Kılıçdaroğlu'ndan 'İdlib' açıklaması: Askerlerimizin dahi nasıl şehit düştüğünü Rus kaynaklarından öğreniyoruz

Kılıçdaroğlu'ndan 'İdlib' açıklaması: Askerlerimizin dahi nasıl şehit düştüğünü Rus kaynaklarından öğreniyoruz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İdlib kriziyle ilgili, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tam olarak ne yaşanıyor, bilmiyor. Askerlerimizin dahi nasıl şehit düştüğünü Rus kaynaklarından öğreniyoruz" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin gerçek gündeminin ekonomik kriz olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, darbe tartışmaları hakkında, "Ne darbesi Allah aşkına? Bana kim çıkıp da darbeler bu ülke için yarar getirmiştir diyebilir? Tartışma tamamen AK Parti’nin gündemi saptırmak, yeni bir mağduriyet alanı yaratmak istemesiyle ilgili" dedi.

Cumhuriyet'ten İpek Özbey'e konuşan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın politikalarıyla Türkiye'nin terör örgütlerini himaye eden bir ülke haline geldiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Suriye politikası hakkında şunları söyledi:

"Rejim kendi topraklarından teröristleri ayıklamak istiyor. Bütün dünya da bunların terörist olduğunu kabul ediyor. Türkiye ise Erdoğan’ın politikasıyla adeta, terör örgütlerini himaye eden bir ülke durumuna geldi. Bu güzel ülkeyi, bir terör örgütünün korucusu olma pozisyonuna getirmeyi Erdoğan nasıl hazmedebiliyor? Erdoğan, neredeyse Türkiye’yi HTŞ’nin hamisi durumuna getirdi. Dış politikada egemen güçlerin taşeronluğuna soyunursanız başınız beladan kurtulmaz. Erdoğan, bazen ABD’nin bazen Rusya’nın bölgedeki taşeronluğuna soyundu. Amerika, kendi askerinin ölmesini istemez ama bizim askerlerimiz ölüyor, şehit oluyor. Siyasi iktidarın, Suriye’deki iç savaşın başladığı tarihten günümüze, sürdürdüğü yanlış politikanın sonucu evlatlarımız şehit düşüyor. Acı olan bir başka gerçek ise Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, İdlib’de tam olarak ne yaşanıyor, bilmiyor. Askerlerimizin dahi nasıl şehit düştüğünü Rus kaynaklarından öğreniyoruz. Oysa tek bir Mehmetçiğimizin tırnağı dahi, Suriye’nin tamamından daha değerli.

"Gezi, diktatöre boyun eğdiren bir eylemdir"

Kılıçdaroğlu, Gezi parkı davası ve beraat ettirildikten sonra tekrar tutuklanan iş insanı Osman Kavala'nın durumu hakkında şunları söyledi:

"AK Parti iktidarda 17 yılı bitirdi, 15 Temmuz’dan sonra yapılan Yenikapı toplantısında “Camiye, adliyeye, kışlaya siyaset girmesin” dedim. Bu üç yere siyaset girerse beka sorunu çıkar, gerilim olur. 20 Temmuz darbesinden sonra üç yeri de siyasallaştırdılar, hâlâ devam ediyorlar. AK Parti’nin il, ilçe başkanlarını hatta AK Parti yönetimlerinde görev alan avukatları hâkim diye tayin ettiler. Gezi, Türkiye’nin yetişmiş genç kuşağının kendi ülkesine, doğasına, yaşadığı kente sahip çıkma mücadelesidir. Bir aydınlanma mücadelesidir. Gezi’nin bir başka özelliği de baskıcı rejime, diktatöre boyun eğdiren, diz çöktüren bir eylemdir. Osman Kavala ve benzerleri üzerinden intikam almaya çalışıyorlar. FETÖ’cülerin mağduru olmuş kişileri, bugün FETÖ ile ilişkili göstermek, kendi ayıplarının, yanlışlarının, “siyasi ayak” olma durumlarının üstünü örtmek için suçluyorlar. Fakat bunlar geçecek, Türkiye ilk seçimlerin ardından büyük bir hızla gerçek anlamda yargı bağımsızlığına kavuşacak. Kimse umutsuz olmasın."

Türkiye'de ekonominin perişan halde olduğunu ve mutfakların yangın yerine döndüğünü kaydeden Kılıçdaroğlu, darbe tartışmaları hakkında "İşsizlik almış başını gidiyor, Türkiye’nin gerçek gündemi bu. Darbe falan filan… Ne darbesi Allah aşkına? Bana kim çıkıp da darbeler bu ülke için yarar getirmiştir diyebilir? Tartışma tamamen AK Parti’nin gündemi saptırmak, yeni bir mağduriyet alanı yaratmak istemesiyle ilgili" dedi.

"Eskiden Erdoğan söylerdi biz cevap verirdik, şimdi biz söylüyoruz o cevap veriyor"

CHP lideri, Erdoğan'ın AKP grup toplantılarının gününü değiştirmesi hakkında, "Son iki haftadır Erdoğan’la pozisyonumuz değişti. Eskiden o söylerdi biz cevap verirdik. Şimdi biz söylüyoruz o cevap veriyor. Grup toplantılarını dahi bu yeni gerçekliğe uygun olarak planlıyor. Ancak buna karşın söyleyebileceği yeni bir şey de yok. Sabah akşam 'Acaba Kılıçdaroğlu ne diyecek, ben arkadan ne diyeceğim' diye düşünüyor. Peki, ne söylüyor? Hiçbir şey!" ifadelerini kullandı.

"Hiçbir delegeye 'gel şöyle oy kullan' demedim"

Kılıçdaroğlu yaklaşan kurultay ve delege tartışmaları hakkında da konuştu. Genel Başkan olarak bugüne kadar örgütlere yeterli zaman ayıramadığını belirten CHP lideri, "'Şu kişi şu görevi üstlensin, şunlar delege olsun, şunlar kurultay delegesi olsun' diye de bir çalışmam olmadı. Hiçbir delegeye de telefon açıp, 'Ya arkadaş kurultay var, gel şöyle oy kullan' demedim. Elbette “Her şeyimiz mükemmel” demiyorum. Eksiğimiz, yanlışımız, kusurlarımız olabilir ama mümkün olduğu kadar en iyi şekilde örgütlerin seçim yapmasını istiyoruz.

"Çöpten beslenen on binlerin yüzde 90’ı geçmişte AK Parti’ye oy verenler"

Kılıçdaroğlu, oy oranlarının arttığını ancak bunun zor olduğunu dile getirdi. Toplumun sağ-sol yerine demokrasiyi savunanlar ve savunmayanlar olarak ayrıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Demokrasiyi savunuyorsak o zaman tek adam rejiminin doğru olmadığını, bu rejimin Türkiye’ye yarar getirmediğini, tam tersine kaos getirdiğini görmeliyiz. Ekonomide ciddi sorunlar var, dış politikada açmazlarla karşı karşıyayız, eğitim iflas etti, üniversiteler bilgi üretemez noktaya geldi. Yurttaş, bunun faturasının doğrudan doğruya kendisine yansıdığını da gördü. Yoksulluğu, işsizliği gördü. Bir sürü laf ediyorlar, “İşsizliği önleyeceğiz” diye ahkâm kesiyorlar ama yok. Çöp konteynırlarından beslenen on binlerce aile var ve bunların yüzde 90’ı geçmişte AK Parti’ye oy verenler" dedi.

"Bir kuşağı heba ettik"

AKP seçmeni dahil kimsenin eğitim sisteminden memnun olmadığını ve bu eğitim sistemiyle Türkiye'nin çağı yakalamasının mümkün olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Eğitim sistemimiz 4+4+4 ile bir facianın içine sokuldu. Bakın bu sistem Milli Eğitim Bakanı ile görüşülmedi, eğitim şûrasında görüşülmedi, kalkınma planlarında yoktu. Bakanlar Kurulu’nda görüşülmedi. Beş AKP milletvekili bu teklifi verdi, hiçbiri eğitimci değildi. Eğitim politikasının nasıl bir felakete sürüklendiğini bununla gördük. Bir kuşağı heba ettik." ifadelerini kullandı.

"Demokrasi için kurduğumuz ittifakın büyüyeceği kanısındayım"

Kemal Kılıldaroğlu, üçüncü blok tartışmaları hakkında da, "Ben zaman içinde demokrasi için kurduğumuz ittifakın büyüyeceği kanısındayım. Sağ-sol ayırımının çok daha ötesinde öncelikle demokrasiyi hep birlikte inşa etmeliyiz, bu ortak payda üzerinde açacağımız yoldan bu ülkenin tüm demokratları yürümeli. Çok sık tekrarlıyorum. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmalıyız… Erdoğan’ın temel stratejisi Millet İttifakı’nı bölmek, ittifakın daha da büyümesini engellemek. Ama demokrasi gibi insanımızın vazgeçemeyeceği bir çimento, ittifakın gün geçtikçe güçlenmesini sağlıyor. Bu da bir başka siyasal gerçek. Çünkü Millet İttifakı’nı oluşturanlar demokrasiyi savunuyorlar" ifadelerini kullandı.

"Bahçeliye cevap vermeyi doğru bulmuyorum, muhatabımız Erdoğan"

Kılıçdaroğlu erken seçim beklemediğini belirterek, "Çünkü erken seçime karar verecek tek bir kişi var. O da Erdoğan… “Parlamento oturacak, erken seçim kararı alacak” hayır, hayal bu. Parlamentoda AKP ve MHP çoğunluğu var, onlar Erdoğan ne derse “evet” diyorlar. Dolayısıyla Erdoğan erken seçime gidelim dediği zaman parlamentodan erken seçim kararı çıkar. Parlamento tek adam rejimiyle beraber gücünü büyük ölçüde yitirmiş bir kuruma dönüşmüştür" dedi.

Kılıçdaroğlu kendisini sıkça hedef alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle tartışmaya girmek istemediğini belirterek, "Sayın Bahçeli Erdoğan’ı dinliyor, Erdoğan’ın söylediklerini dile getiriyor. Dolayısıyla ayrıca Sayın Bahçeli’ye cevap vermeyi çok doğru bulmuyorum. Bizim muhatabımız Erdoğan" dedi.

"CNN Türk, CHP'ye kumpas kuruyor"

CNN Türk Boykotu ve yayına çıkan partililerin ihraç istemi hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, "Biz CNN Türk’ün yayın politikasına müdahale etmiyoruz. İstedikleri gibi yayın yapabilirler. Biz çıkmama kararı aldık. Çünkü yayın politikası ile CHP’ye kumpas kurulduğu kanısındayız. Biz bunu uygun görmedik, dolayısıyla çıkmama kararı aldık, yoksa CNN Türk istediği gibi yayın yapabilir. A Haber’e de çıkmıyoruz. A Haber istediği gibi yayın yapıyor. Arkadaşlarımızın çıkmasıyla ilgili ihraç istemimizin arkasında, CNN ile ilgili kararımızın MYK kararı oluşu var. Eğer bir partilimiz “Ben MYK kararını tanımıyorum” diyorsa o partili değildir, o zaman partiden ayrılması lazım. Partiden ayrılıp istediği televizyon programına ya da kanalına çıkabilir" dedi.