CHP'ye kurumsal hizmet sağlayan, siyasal iletişimci ve kamuoyu araştırmacısı İbrahim Uslu, gelinen noktada AKP’nin seçime kadar yurttaş memnuniyeti yaratacak şekilde ekonomiyi düzeltme şansının olmadığını, ulusal ve uluslararası ekonomik beklentilerin bu olanağı hemen hemen olanaksızlaştırdığını söyledi. İktidarın “bu çaresizliği” gördüğünü, artık yaptıklarından yola çıkarak yapacaklarını anlatmak yerine, muhalefeti şeytanlaştırarak oy tabanını korumaya çalıştığını belirten Uslu, 2015’ten sonra yaşanan oy kayıplarının artık AKP’yi kaybetme noktasına getirdiğini dile getirdi.
Uslu, başkanlık sistemine yurttaş desteğinin bazı araştırmalarda yüzde 30’lu seviyelere düştüğünü, ABD’de faizlerin artma beklentisinin Türkiye ve benzer ülkeleri ekonomik açıdan çok zorlayacağını kaydetti.
Cumhuriyet’ten Sertaç Eş’in sorularını yanıtlayan Uslu, “Tayyip Erdoğan’ın bir erken seçim kararı alabilecek durumda olup olmadığı ve normal süre içinde ekonomiyi düzeltme şansı var mı?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Ben ikisine de ’hayır’ cevabı veririm elimizdeki verilere bakarak değerlendirdiğimde, ki mütemadiyen bunu da yapıyoruz. Şimdi birincisi, ekonominin yapısal sorunları var. Sayın Cumhurbaşkanı, Berat Albayrak görevden ayrıldıktan sonraki ilk grup toplantısında bir yön haritasından bahsetti. ‘Ekonomide belli sorunlar var, bunun farkındayız, çözüm yollarını da biliyoruz’ demişti ve rasyonel ekonomi yaklaşımlarının parametreleriyle bir yol haritası ortaya koydu: Yatırım güven ortamını iyileştireceğiz, ekonomiyi şeffaflaştıracağız, kurumları güçlendireceğiz. Sadece yapısal reformlarla bu sorunu çözemeyiz, bunun için hukuk devletini güçlendirmemiz gerektiğinin de bilincindeyiz, yabancı yatırımcılara her türlü hukuki güvenceyi vereceğiz. Fakat daha sonra bu reformlardan vazgeçti. Çünkü orada bir paradoksla karşı karşıya kalıyor Erdoğan. O yapısal reformları yaptığında, bu sefer bu yönetim anlayışı içerisinde iktidarını sürdüremiyor. Ya güçsüz kurumların ama güçlü liderin olduğu bir modelle yöneteceksiniz ülkeyi, ya da esas performansın kurumlar üzerinden gerçekleştiği modelle yöneteceksiniz. Bu çelişkiyi aşamadık.
Bir süre sonra bu paradoksla karşı karşıya kaldı ve bildiğimiz modeli tercih etti. Tek başına liderin güçlü olduğu ve bütün gücü kontrol ettiği yönetim modeli içerisinde bu ekonomik sorunların çözülmesine imkân yok. Öyle olunca, nesnel analiz yapan ekonomist Türkiye’nin bu sorunları kısa sürede aşabileceğini düşünmüyor. 2014’ten bu yana Türkiye sürekli küçülüyor, yoksullaşıyor. Sorun yalnızca Türkiye’nin enflasyonu değil, bir de Amerika’nın enflasyonu var.
“Bu yönetim anlayışının toplumsal maliyetini, bedelini ödüyoruz” diyen Uslu, “Erdoğan’ın bu anlayıştan vazgeçeceğini zannetmiyorum. Çünkü kaybetmeyi göze aldım demektir” dedi.
“Ben Türkiye’de anlık fırsatı değerlendirecek bir seçim olacağını öngörmüyorum. Görünen o ki şartlar her gün biraz daha kötüye gidecek” diyen Uslu, şöyle devam etti:
“Erken seçimin tek koşulu var: O da artık koşulların yönetilemez hale gelmesi ve iktidarın ülkeyi yönetemediğini, yönetemeyeceğini görüp, erken seçimi zorunlu hissetmesi. Görünen o ki MHP de şu anki durumdan şikâyetçi değil, çok açık destek veriyor. Öyle olunca da ne siyasal faydacılık ne de ‘Biz ülkeyi kötü yönetiyoruz bu durumda daha fazla yol almamak lazım bu özelde erken seçime gitmek lazım’ şeklinde bir kanaat da oluşmadı, ortaklar arasında. Öyle olunca erken seçim senaryosu benim için yok denecek kadar azaldı. Ekonominin düzelme olasılığı da çok mümkün görünmüyor, çünkü pansuman tedbirlerle gidermeye çalışıyoruz. Bütün partilere zamanında seçim olacakmış gibi hazırlık yapmalarını öneririm.”
“Bugün nesnel araştırmalarda AKP yüzde 30-32 bandında bir oya sahip. Cumhur İttifakı’nın yüzde 40 civarı oyu var. Dolayısıyla AKP’nin 2018’deki hedefi şu an gerçekleşmiyor” diyen Uslu, “AKP iktidarının 20 yıldan sonra ilk kez tamamen kaybedeceğini mi öngörüyorsunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Evet, görünen o. Son 1 yıldır bu netleşti, son 6 aydır da yapısallaştı. AKP, ağustos ayından bu yana hiç yukarıya hareket edemiyor. Maaş zamlarının olumlu etki yapacağına dair bir atmosfer vardı. Fakat Erdoğan’ın daha şimdiden Temmuz ayındaki maaş vaadini dile getirmesi… Mesela asgari ücretle ilgili böyle bir şey demiyorlar çünkü asgari ücrette iyi bir şey yaptıklarını biliyorlar. Fakat memur ve emekli maaş zamlarına da o kadar kendileri de güvenmiyorlar. Seçmende kendilerine oy vermelerine ya da geri dönmelerine neden olacak bir memnuniyet yaratmadığının farkındalar. Ocak ayında daha o zamlı maaşı almamış insanlara ‘Biliyorum bu seni mutlu etmedi ama temmuzda ben seni mutlu etmeyi deneyeceğim’ diyor. Tercümesi bu. Birikmiş çok büyük mutsuzluklar var, bir maaş zammıyla bunu da geri döndüremiyorsunuz. Gidişata bakarsanız daha uzun süreler Türkiye’nin bu enflasyonu tek rakamlı düzeye düşüremeyeceğimiz belli.
ABD’de enflasyonun 1980’lerden bu tarafa rekor kırdı. ABD’nin faizi artırma olasılığı, yılsonunda beklenen şey. Bunlar bizim gibi ülkeleri etkiliyor. Çünkü döviz fiyatları artacak bizde fiyatlar artacak, enflasyonu düşürmek zorlaşacak. Yani iktidarın yönetemeyeceği uluslararası riskler de var. Dolayısıyla AKP’nin vatandaş memnuniyetini yükseltmesini mümkün görmüyorum. AKP’yi yönetenler de bunun farkında, gün geçtikçe dillerini sertleştiriyor, kutuplaşmayı tahrik ederek ve ötekini şeytanlaştırarak karşı tarafa oy hareketliliğniin önüne terörize, din düşmanlığı gibi psikolojik bariyerler kuruyor.”