Almanya'nın Köln kentinde partililerle buluşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Size samimi düşüncemi söyleyeyim. Din görevlilerinin sandıkların başında olması seçim güvenliği için aslında çok önemli. Yani seçim güvenliğinin bir anlamda garantisi. Çünkü din adamları yalan söylemezler, din adamları sahtekarlık yapmazlar, din adamları herkese eşit davranırlar" dedi.
Radikal'de yer alan habere göre, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Hollanda'daki toplantının ardından Almanya'nın Köln kentinde partililerle buluştu. Sartory adlı salonda basına kapalı yapılan toplantıda Kılıçdaroğlu yüzlerce partiliye hitap etti. Daha sonra aynı binadaki başka bir salonda basın toplantısı yapıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, basın toplantısındaki konuşmasına bayramda gelen şehit haberlerinden duyduğu üzüntüyü ifade ederek başladı.
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
“En azından bayramda bir çatışmanın olmaması dileğimizdi ama maalesef terör her zaman olduğu gibi kan ve gözyaşı demek. İnşallah önümüzdeki süreç içinde, 1 Kasım'dan sonra Türkiye'de yeni bir atmosfer oluşur ve demokrasi kazanır; terör belasından hep beraber kurtulmuş oluruz. Türkiye bu sorunu aşamadığı sürece kendi içindeki dirliğini sağlayamaz, kuramaz. O nedenle bizim öncelikle terör sorununu aşmamız gerekiyor. Bu konuda yeni projelerle ve yeni bir anlayışı egemen kılarak aşmamız gerekiyor.”
Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu'na geçtiğimiz seçimde Frankfurt'ta sandık başkanı bir din görevlisinin yaptığı seçim hilesi ve bu seçimde de yurt dışında yine din görevlilerinin sandık başkanı olacağı hatırlatıldı. Yurt dışındaki sandıkların güvenliği konusunda endişesi olup olmadığı sorulan Kılıçdaroğlu şu cevabı verdi: “Size samimi düşüncemi söyleyeyim. Din görevlilerinin sandıkların başında olması seçim güvenliği için aslında çok önemli. Yani seçim güvenliğinin bir anlamda garantisi. Çünkü din adamları yalan söylemezler, din adamları sahtekarlık yapmazlar, din adamları herkese eşit davranırlar. Çünkü onlar kutsal bir dinin, bir inancın bir anlamda söylemini, inancını dile getiren kişiler demektir. Eğer bir din görevlisi bir partiden yana tavır alıyor ve o partinin kazanması için yasa dışı yollara başvuruyorsa ona din adamı demek bana göre yanlıştır. O farklı bir kimliktir. Bilmiyorum alındı mı? O kişinin derhal Ankara'ya çekilmesi ve din adamı kimliğinden onun uzaklaştırılması lâzım. İnançlar farklıdır ama bütün dinlerin ortak bir hedefi vardır, ahlak temeli bütün inançlarda çok önemlidir. Açıklık, berraklık bütün inançlarda çok önemlidir. İnsanların haklarını korumak bütün inançlarda çok önemlidir. Dolayısıyla din adamları sandık başında görevliyse ben şahsen ve partimiz de buna karşı değil, yeter ki din adamları gerçek anlamda görevlerini yapsınlar.”
Kemal Kılıçdaroğlu bir başka soru üzerine yurtdışı seçim bölgesinin oluşturulmasından yana olduklarını ve yurt dışı seçim bölgesi için 10 milletvekili kontenjanı arzu ettiklerini söyledi. Avrupalı seçmenlerin desteğini isteyen Kılıçdaroğlu, “Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın çok sorunları var. Askerlikten tutun vizelere kadar, harçlardan tutun Türkiye'ye giriş ve çıkışlarda yaşadıkları sorunlara kadar. Bunların büyük kısmı aşılabilir. Ama bugün geldiğimiz noktada Türkiye, cumhuriyet tarihinin en derin krizini yaşıyor. İç politikada yaşıyor, dış politikada yaşıyor, ekonomide yaşıyor. Hayatın hemen hemen her alanında ciddi bir sorunumuz var. Türkiye bu sorunları aşmak zorunda. Geldiğimiz noktada bütün vatandaşlar, yurt içinde, yurt dışında öncelikle sandığa gitmeliler. Demokrasinin kazanması için, sorunları aşmak için, düşüncelerini açıklayan, önerilerini getiren, projelerini açıklayan partilere destek versinler. En büyük arzum budur. Eğer biz bunu yapabilirsek içeride ve dışarıda yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, Türkiye'de demokrasi kazanır. Ya demokrasiden yana oy kullanacağız ya da baskıcı bir yönetimin sürdürülmesinden yana. Avrupa'da yaşayan kardeşlerime şunu söylemek isterim. Özgür bir ülkede yaşıyorsunuz, Almanya'da, Fransa'da, Hollanda'da, İngiltere'de. Rahat bir atmosferde yaşıyorsunuz, düşüncelerinizi rahatlıkla ifade edebiliyorsunuz ama Türkiye'de bu atmosfer yok. Avrupa'daki vatandaşların, neden Türkiye'de böyle bir atmosfer olmasın? Böyle bir atmosferi önleyen bir partiye oy vermiyoruz demelerini bekliyorum” diye konuştu.