Kılıçdaroğlu: Schröder olmasa Büyükada'da toplantı yapanlar serbest bırakılmayacaktı

Kılıçdaroğlu: Schröder olmasa Büyükada'da toplantı yapanlar serbest bırakılmayacaktı

Büyükada davasındaki tahliyelerin sebebinin eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'gizli görüşme'si olduğunun öne sürülmesinin ardından açıklama yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Schröder olmasa Büyükada’da toplantı yapanlar serbest bırakılmayacaktı” dedi.

Türkiye'de tutuklanan aralarında Alman vatandaşı Peter Steudtner'in de bulunduğu Büyükada davasındaki tahliyelerde, Schröder'in Erdoğan ile görüşmesi sonucu tahliye edildiği öne sürülmüştü. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, bu iddiaları yalanlamış, "Türk yargısı bağımsız ve tarafsızdır. 'Şu şekilde oldu, bu şekilde oldu, tahliyeler böyle gerçekleşti' diye iddiaların kabulü asla mümkün değildir, doğru değildir. Türk yargısı dosya kapsamındaki delillere göre karar verir. Türkiye hukuk devletidir. Hâkimlerimiz de bağımsız, tarafsız bir şekilde vicdani kanaatlerine, dosyadaki durumlara göre karar verirler. Türk yargısının hukuk çerçevesinde vermiş olduğu bir karardır" ifadesini kullanmıştı.

TIKLAYIN - Adalet Bakanı'ndan Büyükada davası açıklaması: Türk yargısı bağımsızdır

CHP Lideri, dün Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı’nın (TÜSES) ‘Prof. Dr. Erdal İnönü İzinde Siyasette Uzlaşma Kültürü’ başlıklı anma programına katıldı. Hürriyet'ten Ayşegül Usta'nın haberine göre Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne davet edildiğini hatırlatarak konuşmasında şunları söyledi:

"Uzlaşma değil dayatma kültürü"

“Türkiye, çok derin bir travma yaşıyordu ve bu travmadan Türkiye’nin kurtulması gerekiyordu. Gittik, söylenmesi gereken her şeyi söyledik. Uzlaşma kültürünün, devlette liyakatın, yargı bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu ifade ettim. Katılanların tamamı hak verdi. ‘Yargı bağımsızlığından başlayalım. Oturalım, uzlaşalım ve yargı bağımsızlığını sağlayalım’ dediler. Sadece 2 toplantı yapıldı, sonra hiç kimse gelmedi. Niçin? Yargı zaten ellerindeydi, daha da bağımlı hale getirme düşüncesi vardı ve o düşünceyi daha sonra hayata geçirdiler. Bugün yaşadığımız olay bir uzlaşma kültürü değil, uzlaşma kültüründen uzaklaşıp, bir dayatma kültürünü toplumun önüne koymaktır. Gelinen nokta maalesef budur.

"Yargıya bakın ne durumda"

Bugün geldiğimiz tabloya bakın. Erdal Bey bugünkü tabloyu görmedi, bilmiyor da. Yargıya bakın ne durumda. Schröder (Eski Almanya Başbakanı) olmasa Büyükada’da toplantı yapanlar serbest bırakılmayacaktı. Adımız gibi eminiz. O devreye giriyor çünkü ortada yargı yok. Hangi yargıdan söz ediyoruz? Kuşatılmış bir yargı. Medya, hangi medyadan söz ediyoruz? Kuşatılmış bir medya. Üniversiteler, hangi üniversitelerden söz ediyoruz? OHAL uygulamalarıyla darmadağın edilen üniversiteler. Bilime saygıdan söz ediyoruz. Hangi bilime saygı? Konuşan, üreten kişinin bir bakıma dışlandığı, bulunduğu alandan dışlandığı bir süreci yaşıyoruz.

Şantajla istifa

Asla ve asla karamsar olmaya hakkımız yok. Bu ülkeyi kuranlar çok zor koşullarda kurdular. Olmazı başardılar. Biz o günün koşullarına göre daha iyiyiz. Sorun cesur olmakta. Daha cesur olacağız, daha kararlı olacağız, daha inatçı olacağız. Çünkü biz haklıyız. Bu ülkeye demokrasiyi getirmek istiyoruz. Düşünebiliyor musunuz, belediye başkanları ya görevden alınıyor veya istifaya zorlanıyor. Kentlerde görevden alınan, atanan veya istifa eden belediye başkanlarının görev yaptığı kentlerde nüfusun aşağı yukarı yüzde 50'si oturuyor. Ya kararname ile görevden alıyorsunuz veya tehdit ediyorsunuz, şantajla ‘İstifa edeceksin’ diyorlar.”

Kemal Kılıçdaroğlu, kişilikleri, eserleri, söylemleriyle öne çıkan bazı kişilerin, bir süre sonra toplum tarafından aydın kabul edildiğini Erdal İnönü’nün de böyle bir aydın olduğunu söyledi.