Kılıçdaroğlu: Türkiye, Ortadoğu bataklığından 9-10 yılda çıkamaz

Kılıçdaroğlu: Türkiye, Ortadoğu bataklığından 9-10 yılda çıkamaz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye politikasını, “PKK’nın bizim güneyde boydan boya bir hat oluşturmasını engellemek için gittik oraya. İyi de sizin ta aşağılarda ne işiniz var? Rakka’ya gidecekmişiz. Bu şehitlerin hesabını kim verecek? Ortadoğu bataklığının içinde şu anda Türkiye. Türkiye’nin bu bataklıktan çıkmasının süresi en erken 9-10 yıldır” diye eleştirdi.

"Türkiye, OHAL koşulları nedeniyle 12 Eylül dönemine büyük oranda benziyor. Hatta daha ağır" diyen Kılıçdaroğlu, "Bunun neresi demokrasi. OHAL’le referanduma gidilemez" ifadesini kullandı.

"148 gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede basın özgürlüğünden söz edemeyiz" diyen Kılıçdaroğlu, "Bir gazetecinin bile hapse atılmasına karşıyız. Gazetecinin ruhunda muhaliflik vardır. Özgürce haberini, yayınını yapmalıdır. Gazetecilerin üzerindeki baskıya derhal son verilmelidir" çağrısı yaptı.

Önceki akşam aralarında Hürriyet Temsilcisi Hande Fırat ve Cumhuriyet Temsilcisi Erdem Gül'ün de bulunduğu gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:

(Anayasa değişikliği) Bu parlamentoda milletvekillerinin sağduyulu hareket edeceklerini ve kabul etmeyeceklerini düşünüyorum. Anayasa değişikliklerinin bir veya iki partinin tekeline alınıp parlamentoda oy çokluğu ile rejimi değiştirme girişiminde bulunmak demokrasiye ihanettir. Rejim değişikliği, sıradan bir değişiklik değildir. Biz hilafetten Cumhuriyet’e geçerken ağır bedeller ödemiş bir toplumuz. Şimdi el kaldırıp indirerek rejimi değiştirme çabası içine girdik. Rejim değişikliğidir bu. Efendim ‘Cumhuriyet kurulmuş o zaman, şimdi de Cumhuriyet’. İran’da da Kuzey Kore’de de Cumhuriyet var. Adı Cumhuriyet oldu diye rejim değişmiyor mu yani?

 

"Deniz Bey konuşacak"

 

Bu ülkenin demokratları, milliyetçileri, samimi Müslümanları, aydınları, demokrasiden yana olan bütün güçlerinin ortak hareket etmesi lazım. Bu CHP’nin sorunu değil ki, hepimizin ortak sorunu. Demokrasiyi getirirken bedeller ödedik, demokrasi giderken bedeller ödemeyecek miyiz? Demokrasiden yana olanların birlik olması lazım. Anayasa Genel Kurul’a indiği zaman partimiz adına Deniz (Baykal) Bey konuşacak. Deniz Bey de ben de arkadaşlarımız da sivil toplum kuruluşları da diğer partiler de hep birlikte çalışması lazım. Deniz Bey’in siyasete olan katkısı çok fazla, onun birikimlerinden yararlanmak isteriz.

Umarım geri çekerler. Bir ülkenin parlamentosunda demokrasiden vazgeçilen bir anayasa oylanmaz. Bütün dünya bize gülüyor zaten. Demokraside geri adım atıyoruz. Ne ile; oy çokluğuyla.

 

"Bahçeli ile görüşebiliriz"

 

Yani kişi niye anayasaya uymuyor da anayasayı kişiye uyduruyoruz? Bu hukuka inanmamak demektir. Dolayısıyla Sayın Bahçeli’nin hangi gerekçeyle böyle bir karara vardığını ben şahsen bilmiyorum. Kaldı ki Türkiye’nin gündeminde başkanlık da yoktu zaten. Birden bire niçin ortaya atıldı onu da bilmiyorum. Uygun bir ortam olursa (Bahçeli ile) görüşürüz, siyasi parti elbette.

(FETÖ üyeliğiyle suçlanan CHP’liler) Ben Sayın Başbakan’a üç ismi verdim, ikisi PM üyesi; beni ziyarete geldiğinde, ‘bunlara bir bakın’ dedim. Varsa bir şeyi bize açıklayabilir, biz de alırız notumuzu. Ben nereden bileyim, alnında mı yazıyor FETÖ’cü olduğu. Ama mahkeme kararı olmadan, ben bir insanı nasıl suçlayacağım? Versinler mahkemeye, mahkemeden FETÖ’cüdür diye karar çıkarsa zaten bizim bir şey yapmamıza gerek yok. Kendileri istifa ederler.

Fetullah Gülen ile herhalde tek görüşmeyen lider benim. Şimdi bunları yapan insanların hesap vermesi gerekirken başkalarına hesap soruyor. Dolayısıyla bizim iklimimiz Gülen cemaatinin, FETÖ’nün yeşereceği bir iklim değildir.

 

Yakıldı mı vuruldu mu?

 

(DEAŞ’ın yayınladığı görüntüler) Uşak’taydım görüntüleri izlerken. İzleyemiyorsunuz yani içiniz acıyor. Hele Türk bayrağının, IŞİD’linin ayağındaki asker postalı ile ezilmesi ağrıma gidiyor. Ee bu işin sorumlusu kim? Hükümetten cevap bekliyoruz dedik, 7 gün olacak cevap yok. Yahu bu nasıl bir devlet, böyle bir devlet olabilir mi? Orada askerimiz var, sizi uçakla vuruyorlar, kimin vurduğunu bilmiyorsunuz. Askerleriniz esir alınmış; öldürüldü mü yakıldı mı onu da bilmiyorsunuz.

Efendim PKK’nın bizim güneyde boydan boya bir hat oluşturmasını engellemek için gittik oraya. İyi de sizin ta aşağılarda ne işiniz var? Rakka’ya gidecekmişiz. Bu şehitlerin hesabını kim verecek? Ortadoğu bataklığının içinde şu anda Türkiye. Türkiye’nin bu bataklıktan çıkmasının süresi en erken 9-10 yıldır.”

Rusya’ya gidip anlaşma imzaladılar. IŞİD var, El Nusra var ki El Nusra’yı bu hükümet terör örgütü kabul etmiyordu. PYD niye yazılmıyor?

Rusya’ya gittik, anlaşmayı imzaladık. Peki kardeşim imza attın, benim askerim orada, senin askerin nerede? Niye Türkiye’yi yalnız bırakıyorlar? Kara gücü şu anda bizde. Hava gücüyle destek ver, o da yok. Hem gidip anlaşmayı imzalıyorsun, hem yalnız kalıyorsun. Suriye demek Rusya demektir, ABD demektir. Eğer destek alabilirseniz az kayıp verirsiniz veya hiç kayıp vermezsiniz. Ama hayır derseniz her gün şehitler gelir.

Türkiye süratle Suriye’nin toprak bütünlüğüne taahhütte bulundu. Suriye ile de masaya oturacak Türkiye, Rusya’nın gözetiminde. Esad ile oturacaklar pazarlık yapacaklar, tokalaşacaklar. Esad’dan Türkiye rica edecek; ‘El Bab için de Halep için de Rakka için de bize destek verin’ diyecek. Türkiye bütün tezleri çöken bir ülke olarak Moskova’daki anlaşmanın altına imza attı. Göreceksiniz Kazakistan’daki anlaşmanın altına da tıpış tıpış imzasını atacak. Söz sahibi Rusya olacak bu bölgede.

Daha önce yapılan anayasa değişiklikleri gibi bu da bir dayatma kültürünün eseri. Bir kişinin arzusu üzerine anayasa değişmez. ‘Toplumsal uzlaşma belgesidir’ diyoruz anayasaya. Var mı toplumsal uzlaşma, hayır yok. Anayasa değişikliği gerekiyor muydu? Elbette gerekiyordu, biz bunu daha önce de söylüyorduk zaten. Ama sadece anayasayı değiştirmekle Türkiye’de demokrasi güçlenmiyor ki. Yasaları da darbe hukukundan arındıracaksınız ki Türkiye’de sağlıklı işleyen bir demokrasi olsun. Şimdi iki partinin mutfağında hazırlandı, parlamentoya geldi. Daha ayıp olanı ise metni hiç görmeden imzalayan bir parlamento grubu var. Bundan daha büyük bir demokrasi ayıbı olamaz. Demokratik açıdan, siyasi teamüller açısından, ahlaki açıdan doğru değil.”

 

"Devletin sigortası yok oluyor"

 

Referanduma silahlar eşit koşullarda giriyor muyuz? Özgürce bir ülkede anayasa değişikliği tartışılıyor mu? 12 Eylül dönemi ile hiçbir fark yok. Halkın üzerinde büyük bir baskı var. Devlet bütün kurumlarıyla sahaya inecek, ondan sonra eşit koşullarda referandum yapacağız. Eşit koşullarda olmuyor ki. Sayın Cumhurbaşkanı bizimle birlikte seçim meydanlarına çıkacak. Aleyhimize bir sürü şey söyleyecek, biz de onun aleyhine söyleyeceğiz. Sonra gelecek, parlamentoda tarafsızlık yemini edecek. Ya kargalar bile buna güler... Zaten bu sistemde işin doğasında tarafsız olmamak yatıyor. Yani devletin sigortası yok oluyor.”