-KILIÇDAROĞLU: ÜLKE ÖZGÜR DEĞİL MANİSA (A.A) - 06.09.2010 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğiyle ilgili üniversitelerin konuşamadığını belirterek, ''Ülke özgür değil. Aydınlar özgür değil. Sanatçılar özgür değil. Esnaf, sanatkarlar, çiftçi, sanayici özgür değil. İş adamı özgür değil. Kimse korkudan konuşamıyor. Yırtın o karanlıkları, korku toplumunu delelim, aydınlık Türkiye'yi hep beraber kuralım'' dedi. Kılıçdaroğlu, Manisa Sultan Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, kendilerinin halktan yana, sosyal demokrat bir parti olduklarını belirterek, tütün üreticisinin ve tütünün yolunu açacaklarını kaydetti. Bir dönem afyon ekiminin de yasaklandığını, Bülent Ecevit'in o dönemde ''Ben afyonumu ektiririm'' dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, ''Biz İnönü'lerin, Atatürk'ün, Deniz Baykal'ların, Bülent Ecevit'lerin kültüründen geliyoruz. Biz sözümüzü tutarız'' diye konuştu. Yeni anayasayla bir düzenleme getirileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Tüpraş'ın yüzde 65'lik hissesini 2004'de birine sattılar. 1 milyar 300 milyon dolara. Petrol-İş sendikası itiraz etti. 'Burada kamu yararı yok' dedi. 'Bu ihale iptal edilmelidir' dedi ve bu ihaleyi yargı iptal etti. 1 yıl sonra 2005'de Tüpraş'ın yüzde 51'lik kısmı 4 milyar 100 milyon dolara satıldı. Türkiye'nin 3 milyar dolar karı oldu. 'Artık ihalelerde kamu çıkarı için idari yargıya başvuramazsınız' diyorlar. Bu anayasaya 'evet' diyecek misiniz? İnsanın vicdanı sızlar. 'Sen nasıl kamu menfaati için birinin, bir vatandaşın mahkemeye başvurmasını, anayasayla hangi yüzle, hangi ahlakla yasaklıyorsun' diye sormayacak mıyız? Tek başına benim söylemem yetmez. Hepimiz çalışacağız. Tarlada, fabrikada, kahvede otururken çalışıp anlatacağız. Bunların maskelerini indirerek, halka göstereceğiz. Sen anayasayı, yargıdan kaçmak için getiriyorsun. Vatandaşın elindeki itiraz hakkını alıyorsun. Bu ülkenin bütün sanatçılarına söylüyorum. Bazı sanatçı arkadaşlarımız diyorlar ki, '12 Eylül ürünüydü, biz o nedenle evet diyoruz'. O da 12 Eylül, bu da 12 Eylül, ne fark eder? Sen getiriyorsun. 12 Eylül paşalarından sözde hesap soracakmış. Hesap sorabilirler mi? Hesap soramazlar. Hesap sorsalar, kendilerine muhtıra veren adam var. Çağırsınlar, hesap sorsunlar. Üstün hizmet madalyası verdiler. Altına kurşun geçirmez araba aldılar. Neymiş, hesap soracaklarmış. 'Sen bana muhtıra ver, ben de sana üstün hizmet madalyası vereyim. Darbeyle milleti kandırırız.' Ama artık yok. Millet korkuyu atacak, güçlenecek, halkının hakkını savunacak, gücünü gösterecek. 12 Eylül'de ilk adım, genel seçimde ikinci adım.'' -ALTIN KAPLAMALI MUSLUKLAR- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın evinden de bahseden Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, ''Su sattım, limon sattım, geçindim'' dediğini ileri sürerek, ''Allah aşkına Ramazan ayındayız. Hangi vatandaş, su, limon satarak, simit satarak, altın kaplamalı musluğu olan malikanelerde oturur. Bir Allah'ın kulu çıkıp, 'Evet kardeşim, ben de limon, su sattım, ben de simit sattım, şimdi benim de oturduğum malikanenin musluğu altın kaplamadır' der. Bir tanesi çıksın, Recep Bey'den özür dileyeceğim. Kusura bakma, senin bu kadar yetenekli olduğunu bilemiyordum diyeceğim'' dedi. Türkiye'de üniversiteler olduğunu ancak anayasa değişikliğine ilişkin konuşamadıklarını bildiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Allah aşkına, 'Demokrasi diyorlar, özgürlük' diyorlar. Ya bir ülkede demokrasi ve özgürlük olursa, anayasa değişikliğinde üniversiteler konuşmayacak da ne zaman konuşacaklar? Balık ne zaman avlanır, onun için mi konuşacaklar? Ülke özgür değil. Aydınlar özgür değil. Sanatçılar özgür değil. Esnaf, sanatkar, çiftçi, sanayici özgür değil. İş adamı özgür değil. Kimse korkudan konuşamıyor. Yırtın o karanlıkları, korku toplumunu delelim, aydınlık Türkiye'yi hep beraber kuralım. Ve size bir şey daha. 'Üzümden bahsedin' diyorsunuz. Recep Bey'e üzüm gönderdiniz mi? Recep Bey Türkiye'de üretilen üzümü yemez. Dışardan gelen üzümü yer. Recep Bey Türkiye'de üretilen çileği yemez, ithalini yer. Sizin derdinizden anlamaz. Sizin derdinizden anlayacak adamın, damdan düşmesi lazım. O damdan düştü ama villanın havuzuna düştü. Yere düşmedi ki. Üzüm üreticisinin derdini de biliyoruz. Bakınız burası tarım açısından büyük bir ilimiz. Güçlü bir ilimiz. Ne diyordu çiftçiye Recep Bey, 'Ananı da al git' diyordu. Recep Bey'e dün Ankara'da sordum, şimdi Manisa'da soruyorum. Sen bir çiftçinin annesine, 'Ananı da al git' derken, bütün analara hakaret ettin, çık adam gibi adamsan, bütün analardan özür dile diyorum. Recep Bey özür diler mi? Çünkü bir insanın hatası ve kabahatinden dolayı özür dilemesi için adam olması lazım. Kimse sana başbakan olamazsın demedi, adam olmak lazım, adam. Adam olmanın yolu nedir? Millete yalan söylemeyeceksin, milleti seveceksin. Adam olmanın yolu, millete 'Al ananı da git' demeyeceksin. Ülkenin çıkarlarını savunacaksın. Ülke için çalışacaksın, halk için çalışacaksın. Adam olmanın yolu budur.'' -SANDIKLARA SAHİP ÇIKACAĞIZ- Anayasa değişikliğiyle bütün yetkilerin Başbakan Erdoğan'da toplanacağını savunan Kılıçdaroğlu, diktatörlüğü giden yola halkın izin vermemesini istedi. ''Haramilerin iktidarını yıkıp, halkın iktidarını kuracağız'' diyen Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti: ''O zaman bir görevimiz daha var. Biliyorsunuz milleti soyan seçim sandığını da soyar. Sandıklara sahip çıkacağız. Yolsuzluk yapanların künyesini benden daha iyi biliyorsunuz. Aramızda çok sayıda genç var. 12 Eylül'ün numaralarından biri de gençleri siyasetten uzak tutmaktı. Yeni akım, güçlü akım, halk akımı geliyor. Halkın devrimi geliyor. Gençler en ön safta. Gençlerle yola çıkacağız. Gençlerin siyasete daha fazla girmesini istiyorum. Size her türlü desteği vermek benim boynumun borcu. Kadınlarımız da var. Onlar da artık siyasete giriyorlar. Onlar da en ön saftalar. Recep Bey kadın, erkek eşitliğine inanıyor mu? Zaten kendisi de söyledi. 'Kadın, erkek eşit değildir' dedi. O yüzden bütün kardeşlerime sesleniyorum, sizin oy kullanmanız, çalışmanız, üretmeniz, alın teri dökmeniz, eşinizin yanında onurla, dimdik durmanız, size erkekten ayrı tutmaz. Siz de insansınız, erkek de insandır. Güçlü olacağız, beraber olacağız. Dayanışma içinde olacağız. Kadın ve erkek hep birlikte 12 Eylül'de sandığa gömeceğiz. Eskiden bunlar 2 lafın arasına, 'Hemen inşallah hayırlara vesile olur' lafını sokuştururlardı. Şimdi bunu söylüyorlar mı? Hayırdan niye korkuyorlar. Halkın gücüne bakın. Şu takdiri ilahiye bakın. Hayırlara vesile olmaktan AKP korkar hale geldi.''