Kılıçdaroğlu: Vatandaş, kendisini zehirleyen iktidara oy veriyor; emekten güçlüsü yok

Kılıçdaroğlu: Vatandaş, kendisini zehirleyen iktidara oy veriyor; emekten güçlüsü yok

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tokat'ın Turhal ilçesindeki temasları sırasında Turhal Şeker Fabrikası'nı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, şeker pancarına kota koyulduğunu hatırlatarak "Nişasta bazlı şekeri nasıl üreteceğim diyor. 80 milyon nüfusu var Türkiye'nin. Nişasta bazlı şekeri sattı mı kanser olmuş, bana ne diyor. Bunu kim yapıyor? Ben mi yapıyorum, hayır iktidar yapıyor. İktidara kim oy veriyor? Kendisini zehirleyen vatandaş oy veriyor. Bunu size diyorum" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Güçlüler, doğru, reklam veriyorlar, doğru, ama benim bildiğim kadarıyla emekten daha güçlü bir şey yok" açıklamasında bulundu.

Habertürk'te yer alan habere göre, işçi sendikası yetkililerinden bilgi alan Kılıçdaroğlu, taşeron işçiler, şeker pancarına konulan kota ve nişasta bazlı şeker konusunda değerlendirmelerde bulundu.

Şeker-İş Sendikası Turhal Şube Başkanı Mehmet Elvan Yılmaz ile bir süre sohbet eden Kılıçdaroğlu, yeni işçi alınmaması konusunun yeni değil, 20-25 yıldır var olduğunu söyledi.

Yılmaz'ın "Biz partiler üstü bir anlayışla hareket ediyoruz" sözünü eleştiren Kılıçdaroğlu, çözümlenmesi için sorunlara çözüm önerileri sunan partinin desteklenmesi gerektiğini ifade etti.

Böyle davranılması halinde fabrikaların da ellerinden gideceğini öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Sizden tek isteğim var. İşçinin hakkını savunan bir sendikasınız. İşçinin hakkını, işçinin emeğini savunacaksınız. 'Bu fabrika burada olmalıdır. Bu fabrikaya yeni işçiler alınmalıdır. Geçici işçilere kadro verilmelidir' diyen siyaset anlayışına sizin destek vermeniz lazım. Bunu çok açık ve net söyleyeceksiniz. 'Arkadaş, kim bunu yaparsa biz onlara destek vereceğiz.' Tokat Sigara Fabrikası için de neler söylediler. 'Efendim meraklanmayın Tokat Sigara Fabrikası yerinde kalacak. Hiç meraklanmayın daha modern hale getireceğiz.' Ne fabrika kaldı ortada ne arsa ne işçi. Burası da bu anlayışla aynı kaderi paylaşır."

Turhal'a gelerek Celal Bayar'ın fabrikaya vurduğu ilk kazmanın yerini gördüğünü dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, "O kazmayı Celal Bayar buraya vururken ruhunda ne heyecanlar vardı. Ne fırtınalar vardı. Düşünün küçücük bir Anadolu kasabası Turhal. Fabrika Turhal'dan daha büyük. Turhal'a fabrika kurmak demek, sıradan şeker üretmek demek değil. Buraya mühendis gelecek, yüzme havuzu gelecek, buraya müzik gelecek, burada hayvancılık gelişecek. Burada şeker üretiminin yanında işçiler çalışacak, tarlada işçiler çalışacak. Köylü üretecek, gelir elde edecek. Ürettiği ürünü satacak. Herkes gelir sahibi olacak. Bu, ülkenin kalkınması, kimseye muhtaç olmaması demek" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhuriyeti kurulduğunda şeker üretimi bile bulunmadığını, ithal edildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Ama Cumhuriyeti kuranlar daha 1926 yılında ilk şeker fabrikasının temelini atıyor. Baktığınız zaman çok olağanüstü bir şey. Bütün işçilerden isteğim, ben sonuna kadar taşeron işçiliğe karşı çıktım. Devlet taşeron işçi çalıştırmaz, çalıştırırsa kadrolu eleman çalıştırır. Niye taşeron işçi çalıştırıyor? Daha az ücret nasıl verebilirim, daha rahat nasıl işten atabilirim" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin en çok düşünmeye ihtiyacı olduğuna, son 20 yılda ülkenin nereden nereye geldiğine bakmak gerektiğine işaret ederek "Emek örgütleri, sendikalar nereden nereye geldi. Sendikacılık bitti, artık o noktaya geldi. Yani o noktaya taşındı aşama aşama. Bunların yeniden oturulup düşünülmesi, sendikaların oturup yeniden düşünmesi gerekiyor. Biz eskiden üretirdik, çalışırdık, mücadele ederdik." diye konuştu.

"Nişasta bazlı şekeri kendi evime almıyorum"

Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin şeker ithal eder hale geldiğini, tatlandırıcı ithal eden şirketlerin çok güçlü olduğunu söyledi.

Şeker pancarına kota konulmasını eleştiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Niye şeker pancarına kota koyuyorlar? Nişasta bazlı şekeri nasıl üreteceğim diyor. 80 milyon nüfusu var Türkiye'nin. Nişasta bazlı şekeri sattı mı kanser olmuş, bana ne diyor. Kendi oğluna yedirmediği sıvı şekeri bizim millete, vatandaşa yediriyor. Kota koyuyor. İyi de arkadaşlar, Avrupa Birliği'nde yüzde 1,5, Türkiye'de yüzde 15 nişasta bazlı şeker kullanımı. Bunu kim yapıyor? Ben mi yapıyorum, hayır iktidar yapıyor. İktidara kim oy veriyor. Kendisini zehirleyen vatandaş oy veriyor. Bunu size diyorum. Uzun vadeli değil, kısa vadeli düşünün. Kendi çocuğunuzun geleceğini düşünüyorsanız. Fransa dünyada şeker üreten beş büyük ülkeden biri. Türkiye de onlardan biri. Bir litre bile nişasta bazlı şekeri vatandaşına vermiyor. Çünkü diyor ki, Fransız çocuklarına zararlı bu, Fransız halkına zararlı, ben yedirmem. Bizde yüzde 15. Kim bastırıyor? Cargill için biz mücadele ettik. Nişasta bazlı şeker için ilk gelen fabrikaydı, biz mücadele ettik, kavgasını biz verdik. Anayasa Mahkemesi'ne biz götürdük. Oyları başka bir parti aldı. Fabrikayı kuran, kurduran parti aldı."

Herkesin oturup düşünmeye ihtiyacı bulunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Şikayet etmek kolay, çözmek de kolay ama çözüm bizden çok sizin elinizde. Emin olun bunu biz yapmış olsaydık kıyamet kopmuştu Türkiye'de ama niye öbür türlü olunca hiçbir şey olmuyor. Bunun sorgulanması lazım. Biz sorguluyoruz. Biz kendi çocuklarımızı, sizin çocuklarınızı düşünüyoruz, vatandaşın çocuğunu düşünüyoruz. Nişasta bazlı şekeri kim üretiyorsa o ürünleri almayacağız. Ben şahsen kendi evime almıyorum ama vatandaşın bilgilenmesi lazım. Ben inanıyorum, bütün bu konuşmalardan nişasta bazlı şeker bölümü makaslanacak. Televizyonlarda öyle yayınlanacak. Güçlüler, doğru, reklam veriyorlar, doğru ama benim bildiğim kadarıyla emekten daha güçlü bir şey yok" açıklamasında bulundu.

"Şeker sanayisi milli bir alan"

İktidarın sorunları çözmek yerine fabrikayı satıp işçileri çıkararak sorunları çözdüğünü iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Tokat Sigara Fabrikası ne oldu? Fabrika kapandı mı? Kapandı. İşçiler atıldı mı? Atıldı. Tütün üretimi bitti mi? Bitti. Sorun kalmadı. 'Ne sorunu var' diyor. Hepimizin yeniden oturup düşünmeye, en azından son 15-20 yılı yeniden sorgulamaya ihtiyacı var. Biz bunu yapmak zorundayız. Bunu yaptığımız zaman hepimiz rahat ederiz. Bu fabrikada çalışan ne yaptı? Emek harcadı. Ne yaptı? Üretime katkıda bulundu. Aylık düzenli gelir elde etti. Ev tuttu, ev satın aldı, kooperatife girdi. Çoluk çocuğunun günlük yiyeceğini, iaşesini sağladı. Ne yaptı? Kimseye muhtaç olmadı. Fabrika devlete vergi verdi. Ne yaptı? Milli gelir arttı. Kişi başı gelir arttı. Şimdi siz tersini yapıyorsunuz. 'Kapatacağız bunu' diyorsunuz, mesele bitmiş olacak. Fabrikalar üretim yapmıyor. Niçin üretim yapmıyor? Niye engelleniyor? Nişasta bazlı şeker satanlar piyasayı ele geçirdiler. Bunları gizli mi yapıyorlar? Hayır. Herkesin gözünün önünde yapıyorlar. Siz de şikayet ediyorsunuz, biz de şikayet ediyoruz. Peki bizim dışımızda kim şikayet ediyor? Ben iktidardan bir şikayet duymadım. Kusura bakmayın, en ufak bir şikayet duymadım."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şeker sanayisinin milli bir alan olduğunun altını çizerek, "Kendimize yetiyoruz. İhraç ediyoruz, dünyanın beş büyük ülkesinden biriyiz. Köylümüz kazanıyor, üreticimiz kazanıyor, herkes kazanıyor. Herkesin kazandığı bir ortamdan herkesin kaybettiği bir ortama doğru şeker sektörü götürülmek isteniyor. Biz buna sahip çıkacağız" dedi.