Almanya'ya bir ziyaret gerçekleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesi için "Türkiye'deki demokratlar yalnız bırakılmamalılar" başlıklı bir köşe yazısı kaleme aldı.
Türkiye'nin Avrupalı müttefikleri ve AB ile ilişkilerinin son zamanlarda önemli bir dönemeçten geçtiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, Avrupa Parlamentosunun Türkiye Raportörü Kati Piri'nin, taslak raporunda "Türkiye ile Avrupa Birliği arasında süren üyelik görüşmelerinin artık hiçbir anlam ifade etmediğini" belirtilerek "görüşmelerin durdurulması" önerisinde bulunulduğunu hatırlattı. Bu önerinin, Avrupa Parlamentosu tarafından desteklenmesinin ve bunun Avrupa Birliği Konseyi tarafından benimsenmesinin Türkiye'yi Avrupa'dan tamamen koparacak bir gelişme olacağı uyarısında bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Hepimizin görevi, Avrupa ile Türkiye arasında yıllardan beri uzun çabalar sonucunda geliştirilmiş olan ilişkileri koparmamak, aksine Türkiye'nin Avrupa ile olan bağlarının daha da güçlendirilmesine katkı sağlamak olmalıdır. Türkiye önemli dönüşümler geçirdi. Ancak, üzülerek belirtmeliyim ki Türkiye'nin son 15 yılda kaydettiği gelişmeler, Cumhuriyeti kuran Atatürk'ün yurttaşlarımıza kazandırdığı temel değerlerden, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkelerinden, parlamenter demokrasiden uzaklaşan bir şekilde oldu. Düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda artan kısıtlamalar ve yasaklar, insan hakları savunucularının, gazetecilerin, parlamenterlerin haklarında herhangi bir iddianame bulunmadan ya da suni gerekçelerle hapse atılmaları bu uzaklaşmayı hızlandırdı.
Bu gelişmelerden Almanya vatandaşları da nasibini aldı. Deniz Yücel örneği hala hafızalardadır. Deniz Yücel serbest kalmıştır ama hala Türkiye'de tutuklu bulunan Almanya kökenli insanlar mevcuttur."
Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilmek istenen darbe girişiminin Türkiye'nin tarihinde kara bir leke olarak yerini aldığını vurgulayarak halkın demokratik tepkisiyle önlenebilen bu girişimin 20 Temmuz tarihinde gerçekleştirilen sivil darbe ile Türkiye'yi karanlığa boğan sürecin de başlangıcı olduğunu belirtti.
Demokrasi, adalet, insan hakları ve temel özgürlüklere inanan ilerici halk kitlelerinin Türkiye'yi yeniden aydınlığa çıkarmak için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, Türkiye ile AB arasındaki gündem maddelerinden birinin Suriyeli sığınmacılar olduğunu, bu konuda evrensel değerlere uygun bir göçmen politikası belirlenmesi için Türkiye ile birlikte çalışılması gerektiğine işaret etti.
Kılıçdaroğlu, Suriyeli sığınmacılar sorunu ile ilgili gelişen iş birliğinin, Türkiye ile Almanya'nın gelecek dönemde başka konularda da birlikte çalışmalarına yardımcı olabileceğine dikkati çekerek, "Kısa vadede Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde önemli bir gelişme beklemek gerçekçi olmayacaktır. Türkiye'nin atması gereken adımlar olduğu, Kopenhag kriterlerine uyum, hukukun üstünlüğüne saygı ve temel hak ve özgürlüklerde önemli gelişmelerin sağlanması gibi alanlarda Türkiye'nin ev ödevini yapması gerektiği bellidir" ifadelerini kullandı. Bununla beraber, Türkiye'de bu adımları desteklemeye hazır halk kitlelerinin cesaretlendirilmesi için Almanya'nın Türkiye-AB ilişkilerinde de bazı hareketlenmelere yardımcı olmasının beklendiğini aktaran Kılıçdaroğlu, Gümrük Birliği alanında köklü bir reforma ihtiyaç olduğunu ancak Almanya'nın bu konuda yeşil ışık yakmadığını belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu, kapsamlı olmasa da Gümrük Birliği'nin işlemeyen unsurlarından başlanarak küçük adımlarla Türkiye'nin önünü açmanın, demokrasiye gönül veren kitleleri de ümitlendireceğini ve Avrupa tarafından yalnız bırakılmadıklarını anlamalarına yardımcı olacağını vurguladı. Almanya'nın, Türkiye'nin teröre karşı verdiği mücadeledeki duyarlılıklarını gözeten ve bu mücadelesini destekleyen bir tutum izlemesinin bu ümide daha da pekiştireceğini kaydeden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu: "CHP, Türkiye'nin Avrupa değerlerine olan taahhütlerini güçlü şekilde savunmaya devam edecektir. Gerek güvenlik ilişkileri bakımından NATO üyesi olarak Almanya ile sürdürdüğümüz müttefiklik ilişkilerini gerek Avrupa Birliği ile ilişkilerin koparılmasını engelleyecek ve Türkiye'nin demokratikleşmesini güçlendirecek adımların atılmasını güvence altına almak bize Atatürk'ten kalan bir mirasın gereğidir. Bu mirası koruyacak ve çağdaşlaşma yolunda güçlü adımları atacak bir siyasi partinin başkanı olarak Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkileri önemsiyorum. İki ülke arasında karşılıklı olarak gelişen insani bağın da bu ilişkilerin en güçlü güvencesi olduğuna inanıyorum."