T24
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP hükümetinin açıkladığı 100 günlük icraat programında yer alan vaatlerin yerine getirilmediğini belirterek, "Millet unutabilir ama Kılıçdaroğlu unutmaz. Söz verdiysen arkasında olacaksın" dedi.
Partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının öne çıkan bölümleri şöyle:
-Gönül ister ki salı toplantılarında güel şeylerden bahsedelim, ülkenin her karışında insanlar mutlu olsun. Gönül ister ki, bütün çocuklar karınlarını doyurarak akşam yatağa yatsınlar, babalar güleryüzle çocuklarına harçlık versinler.
-Hakkari'de 7 askerimiz, Şırnak'ta 2 askerimiz şehit oldu. Tunceli'de iki askerimiz donarak şehit oldu. Hepsine Allah'tan rahmet, ailelerine sabır diliyoruz. Onları saygıyla, hürmetle, dualarla anacağız.
-Türkiye bir ekonomik kriz yaşıyor. Her ne kadar birileri yoktur dese de kriz var. Biz sorumluluğumuzun bilincinde olarak krizin başlangıcında, 11 Ağustos'ta bir basın toplantısı yaptık. Kimseyi suçlamadan, bu ülke hepimizinse bu krizden nasıl çıkabileceğimizin yollarını anlatmaya çalıştık. Türkiye bu krizi aşacaksa, egemen güçlerin etkisine girmeyecekse krizi aşmak zorundadır dedik, 13 maddelik öneri pakedini paylaştık.
-3 Ağustos'ta 100 günlük icraat raporu açıkladılar. 100 gün doldu. Ne oldu? Birincisi şu: 100 günlük programının açılışında, "Yastık altından gelin, dövizlerinizi çıkarın; dolar ve avrolarınızı çıkarın. Yerli ve milli direnişinizi ortaya koyun" dediler. Kimi vatandaşlarımız sahte dolar, 1 dolar alıp meydanlarda yaktı. Vesaire vesaire. Havuz medyasında ve televizyonlarında yayınlandı. 100 günün sonunda bankalarda döviz hesabı arttı, yerliler azaldı. Çünkü bizim insanımız zeki, tasarrufunu saklamak ister. Sana bakıyor, bu lüks şatafat için mi para vereceğim diyor; çoluğunun çocuğunun hakkını düşünüyor.
-Vatandaşlarımızın mesnetsiz ihbarlar nedeniyle suçlanmaması için kapsayıcı ve etkin tedbirler alınarak 'lekelenmeme' hakkının korunması gerçekleştirilecek dediler. Allah aşkına. Bu uygulama için ne yapıldı? Cenk Yiğiter, genç bir akademisyen. KHK ile üniversiteden atıldı, atılması yetmedi dergilerde yazı yazması, toplantılara katılması yasaklandı. Yetmedi, kamuda çalışmak yasak dendi. Yetmedi, vakıfta da çalışmayacaksın dediler. Avukat olmak istiyorum, madem doktora yaptım, hukuk fakültesini bitirdim dedi; onu da yapamazsın dediler. Yeniden sınava gireyim, kazanayım, başka bir alanda çalışayım dedi; girdi kazandı, üniversiteye de almadılar. Bu da yasak dediler. Siz bana her şeyi yasakladınız, bari yurtdışına gidip karnımı doyurayım dedi. Ona da yasak geldi. Osman Kavala, Eren Erdem, Ece Sevim Öztürk aynı şekilde. Hepsi hapiste, bunlara yaşam hakkı verilmiyor. Öğrenciler, avukatlar, akademisyenler, namuslu birçok insan düşündüğü, yazdığı, okuduğu için hapiste. Hiçbiriniz lekeli değilsiniz, lekeli olanlar size bu acıları çektirenlerdir! Onların karşısında dağ gibi durmak da bizim görevimizdir.
-15 Temmuz şehit ve gazilerinin yakınları için 309 milyon lira para toplandı. Ne oldu bu para? Sevigli Erdoğan duyuyor musun? Nereye gitti bu para?
-Özel sektörde cesaret edip de sendikalaşabilen işçilere vallahi helal olsun. Flormar'da işçiler sendikalı oldu, hepsi işten çıkarıldı. Saray sahip mi çıktı? Yok, 100 günlük plana yazıyorlar sadece. Millet unutabilir ama Kılıçdaroğlu unutmaz. Söz verdiysen arkasında olacaksın.
-100 günde israfı önleyecekler.
-Tarım Orman Bakanı da enteresan bir bakan. Tavuk, balık yersek kendimize yeteriz diyor. Fransız Devrimi'nde ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler diyorlar ya. Bunun dünyadan haberi yok. Türkiye'nin gerçeğini öğren.
-Ameliyatlar durdu, ilaç yok piyasada. Doktorlar eldiven alacaklar, eldiven yok. Hasta yakınına eldiven al diyorlar. Valilikler genelge yayınlıyor, hasta sevk etmeyin diye. Piyasada 175 ilaç yok. Ameliyatlar durmuş vaziyette. Bunların dışında hastaneye başvurduğunuzda 14 ayrı ödeme alınıyor. Ne adım atarsanız para ödüyorsunuz ama hiçbir Suriyeli bunu ödemiyor. 35 milyar dolar harcadık diyorlar Suriyelilere yalan. Onlar da sefalet içerisinde yaşıyor.
-İnsanlar geçinemiyorlar, böbreklerini satmaya başladılar. 2 çocuk babası, 29 yaşındaki biri şöyle anlatıyor: İki yıl boyunca iş aradım bulamadım, maddi sıkıntılarım günden güne arttı. Çalıştığım yerlerde de işten çıkarıldım. Çocuklarım ekmek yiyemedikten sonra böbreğimi satacak duruma geldim. Saray'ın bundan haberi var mı, damadın bundan haberi var mı? Her 10 vatandaştan 7'si Türkiye'de kriz var diyor, demeyenler Saray ve çevresi. Dövizle ihale alanlar için kriz yok, vatandaş ise her kuruşun hesabını yapıyor.
-(Kaşıkçı) 2 Ekim'de İstanbul'da cinayet işlendi. Cemal Kaşıkçı eritildi ve yok edildi. Cinayeti işleyenler her türlü hazırlığı yapıp geldiler. Resim görevle geldiler. Cinayeti işlediler ellerini kollarını sallayarak yurt dışına gittiler. Şimdi Saray'da oturan zat "Biz bu ses kayıtlarının hepsini kim istediyse dinlettik. İstihbarat örgütümüz hiçbir şeyi saklamadı. Kayıt gerçekten felaket. Hatta Suudilerin istihbaratçısı 'herhalde eroin aldı" diyor. Bunu gazetecilere anlatıyor. Bu ses kaydını önce sen dinledin, sen cinayeti bildiğin halde neden serbest bıraktın diye sormuyorlar. O ses kayıtlarının TBMM'ye gelmesini isteyeceğiz.
"Konsolosluğun ses kaydını benim istihbarat örgütü aldı, biz sizi de dinliyoruz" diyor. Devletin itibarı bu kadar yerde sürünmez. Devlet adamı olmak çok konuşmak anlamına gelmez.
-(Mısırlıoğlu ziyreti) Resmi kıyafetle gidiyorsan, Diyanet'i temsil ediyorsun. Sen bunu bilmiyorsan o koltuğu derhal terk et.