CHP Genel Başkanı Kemal kılıçdaroğlu, Birleşik Arap Emirliği (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed'in Osmanlı paşası Fahreddin Türkkan'yı 'hırsız' olarak niteleyen paylaşımı ile ilgili olarak, "Tam bir densizlik. Türkiye, büyükelçisini derhal çekmeli. İlişkileri minumum düzeye indirmeli bakan özür dileyinceye kadar. Bu, sözle yanıt verme ve sözle eleştirmenin ötesinde eyleme dönüşmeli ve büyükelçi Türkiye’ye geri çağrılmalı" dedi.
Hürriyet'ten Rifat Başaran'ın haberine göre, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında da konuşan Kılıçdaroğlu "Bize gelmek istiyor herhalde, AKP’ye de aynı şeyleri yapmıştı. Ama bizim kapımız kapalı" ifadelerini kullandı.
Gazetelerin CHP muhabirleriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yapılan tüm eleştirilerin hakaret olarak görüldüğünü ve savcılar tarafından dava açıldığını belirterek, "Oysa ortada Cumhurbaşkanı yok ki. Ortada AKP’nin Genel Başkanı var. Yapılan işlemlerin tamamı Anayasa’ya aykırı. Çünkü tarafsızlık ilkesine uymuyor. Bir partinin il, ilçe başkanlığında konuşma yapıp ana muhalefet partisini en sert sözlerle eleştirecek, biz eleştirince de ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ olacak. O zaman Anayasa’yı değiştirsinler, ‘Hiç kimse cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişiyi eleştiremez, o ne derse desin herkes susmak zorunda’ diye bir düzenleme yapsınlar" dedi.
BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed'in Osmanlı Paşası Fahreddin Türkkan'ı 'hırsız' olarak niteleyen paylaşımı ile ilgili olarak "tam bir densizlik" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye, Büyükelçisini derhal çekmeli. İlişkileri minumum düzeye indirmeli bakan özür dileyinceye kadar. Bu, sözle yanıt verme ve sözle eleştirmenin ötesinde eyleme dönüşmeli ve büyükelçi Türkiye’ye geri çağrılmalı. Özür dileyinceye kadar onlarla her türlü ilişkiyi kesmeliyiz. Beni endişelendiren, tabii Erdoğan içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmak için her fırsatı kendi penceresinden değerlendiriyor. Osmanlı’nın hiçbir eserini o topraklarda barındırmak istemiyorlar. Onlar Medine’nin kurtuluşunda da, Ortadoğu’da bizim askerlerin olduğu dönemlerde bizi arkadan vurgular. İhanet ettiler bize. Tarih bu gerçekleri biliyor. Umarız Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat da bu tarihi gerçeklerden ders çıkarır. Bölge ile ilişkilerini yenidan gözden geçirir."
"Bize gelmek istiyor herhalde, ama bizim kapımız kapalı"
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yakınlarının, vergi cenneti olarak bilinen Man Adası'nda kurulan bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiği iddiasında bulunmasının ardından gerginlik yaşadığı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında da konuştu.
"Süleyman Soylu ne iş yapıyor, İçişleri Bakanı mı? Ben İçişleri Bakanı olduğundan emin değilim" diyen Kılıçdaroğlu "Beni tehdit ediyor. Sen değil, kim olursa olsun hiçbir tehdide pabuç bırakmayız. Sadece ve sadece Saray’a yaranmak için bütün bunları yapıyor. Ayrıca kişiliği zaafa uğramış insanların bakanlık koltuğuna oturmaları da doğru değil" dedi.
Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Soylu hakkında şöyle konuştu: "İktidar partisine en sert söylemlerle karşı çıkan birisinin, en sert söylemleri sergilediği partinin göbeğine gelip oturması da hazin bir tablodur. Bize gelmek istiyor herhalde, AKP’ye de aynı şeyleri yapmıştı. Ama bizim kapımız kapalı. Biz öyle yanar döner insanları kendi bünyemizde tutmayız."
MİT TIR'ları davası kapsamında tutuklu bulunan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında verilen mütalaa ile ilgili konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"O davalar siyasi davalar. Zaten daha dosyada deliller tam toplanmadan savcının hemen ceza istemesi de bunu açıkça gösteriyor. ‘Bir an önce cezalandıralım, bir an önce karar verelim’ diye bir anlayış içindeler. Hangi devlet sırrından söz ediyorsunuz? Bir kişinin sırrı bu. Şimdi cezalandırmak istiyor. Savcıyı, hakimi buldu, ona göre karar verecekler, cezalandıracaklar. Tamamen siyasi, birkişinin intikam almak duygusuyla devletin hakim savcısını kullanmasıdır, başka bir şey değildir."
Hakkında kaç dava bulunduğunu bilmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Dava açıldı diye söylediklerimden vaz mı geçeceğiz, geçmeyeceğiz. Onlar dava ile bizi susturmak istiyorlar ama susmayacağız. Bizim dışımızda hükümeti eleştiren ikinci bir parti kalmadı. Bizim varlığımız için oturup dua etsinler. En azından eleştiriyoruz, gidip Batı’da diyorlar ki, ‘Bakın muhalefet bizi eleştiriyor, bizim ülkemizde demokrasi var...’ Bizim sırtımızdan ülkede demokrasi olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Biz inandığımız şeyleri her koşulda söylemeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
"Erken seçim kararını alacak yer yasal olarak Parlamento’dur. Ama fiili durumda erken seçim kararını bir kişi alır, kendi partisinin milletvekileri de bunu Parlamento’dan geçirerek, ‘Erken seçime gidiyoruz’ diyecekler" diyen Kılıçdarolu, "Bu gerçeği bildiğimiz için erken seçime hazırız. Tüm çalışmalarımız erken seçime odaklı olarak sürüyor. Kendi iç hazırlıklarımızı yapıyoruz. Özel bir ittifak arayışımız yok. Cumhurbaşkanlığı seçimi, Türkiye’de ilk kez gerçekleşecek. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı seçimi, bir parti seçimi değil, demokrasiden yana olanlar ve olmayanlar seçimidir. O nedenle diyoruz ki biz, 2019’da bu seçimleri kesinlikle alacağız. Ama nasıl alacağız? Bizim amacımız 50 artı 1 değil, en az yüzde 60. Çünkü Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmamızın yolu en az yüzde 60 ile gelip, halkın desteği ile demokrasiyi sıfırdan yeniden inşa etmektir" dedi.