CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yönelik olarak, "İstediğin kadar kumpas kur, yolundan dönen namerttir" dedi. "Şimdi ben bu zata açıkça meydan okuyorum" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Cesaretin varsa, korkak değilsen, vandal değilsen, ödlek değilsen senin havuz medyanda gel birlikte 15 Temmuz'u tartışalım" şeklinde konuştu.
Adalet Yürüyüşü'yle ilgili yapılan eleştirilere tekrar yanıt veren CHP lideri, "Bu yürüyüşü liyakat sistemi tekrar Türkiye’ye gelsin diye yaptık. Bu yürüyüşü soruları çalınan KPSS ve diğer sınav mağdurları için yaptık. Bu yürüyüşü can ve mal güvenliği olmayan iş dünyası için yaptık. Bu yürüyüşü FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıksın diye yaptık. Adalet yürüyüşümüzü açlık grevindeki Nuriye ve Semih kardeşimiz için yaptık" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Bu yürüyüşü bu ülkenin hak arayan huzur arayan bu ülkenin mazlumları içini yaptık. Bu yürüyüşü dosyası kapatılan Muhsin Yazıcıoğlu için yaptık. Bu yürüyüşü emeklilikte yaşa takılanlar için yaptık. Bu yürüyüşü hapisteki milletvekilleri için yaptık. Bu yürüyüşü taşeron işçiler için yaptık" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları özetle şöyle:
Gümüşhane’de doğan Necmettin kardeşimiz Şanlıurfa Siverek’e öğretmen olarak atandı. Henüz genç bir öğretmendi yolun başındaydı. Aşık Veysel der ya uzun ince bir yol… Bu öğretmen kardeşimiz uzun ince bir olun henüz başındaydı. Gittiği köye heyecan götürdü. O sadece öğretmen değil bir kahramandı. Ve o kahramanımız PKK terör örgütü tarafından katledildi.
Tunceli il başkanımız hepimizin duygularına tercüman olan bir konuşma yaptı. Teröre nasıl lanet okumayız. Terörü destekleyenlere nasıl lanet okumayız. O öğretmenin şahsında bütün eğitimci kardeşlerimizin başı sağ olsun. Siz bedel ödüyorsunuz çocuklarımız evlatlarımız için. Babayı aradım konuştum. Evlat acısı yüreğini yakıyor.
Ama sonuçta geldiğimiz nokta şu:
Bu kardeşimiz hepimizin onuru hepimizin gurudur. İnsan üstü çabayla terörle mücadele eden güvenlik güçlerimiz var. Her gün şehitlerimiz geliyor. Terörü lanetliyoruz. Kim yaparsa yapsın PKK’yı da FETÖ’yü de DHKP-C’yi de el Nusra’yı da lanetliyoruz. Kim yaparsa yapsın. Kim terörü destekliyorsa kim Habur’da çadır mahkemeleri kuruyorsa hepsine lanet olsun diyoruz. Kim terör örgütüyle masaya oturuyorsa kim valilere talimat verip bu PKK’lılara dokunmayın diyorsa hepsine lanet okuyoruz.
Dünyanın en barışçıl eylemini gerçekleştirmenin huzuru içindeyim. Katılan herkese teşekkür ederim. Bu yürüyüşü bu ülkenin hak arayan huzur arayan bu ülkenin mazlumları içini yaptık. Bu yürüyüşü dosyası kapatılan Muhsin Yazıcıoğlu için yaptık. Bu yürüyüşü emeklilikte yaşa takılanlar için yaptık. Bu yürüyüşü hapisteki milletvekilleri için yaptık. Bu yürüyüşü taşeron işçiler için yaptık.
Bu yürüyüşü FETÖ’nün darbe girişimine karşı canını veren 249 şehidimiz ve gaziler için yaptık. Bu yürüyüşü şehitler ve gaziler arasında ayrım yapılmasın. Ayrım yapan vatan hainidir demek için yaptık. Bu yürüyüşü gayri meşru ilan ettiğimiz anayasanın dünyaya tanıtılması için yaptık.
Bu yürüyüşü liyakat sistemi tekrar Türkiye’ye gelsin diye yaptık. Bu yürüyüşü soruları çalınan KPSS ve diğer sınav mağdurları için yaptık. Bu yürüyüşü can ve mal güvenliği olmayan iş dünyası için yaptık. Bu yürüyüşü FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıksın diye yaptık. Adalet yürüyüşümüzü açlık grevindeki Nuriye ve Semih kardeşimiz için yaptık.
"Sokaklarda demokrasi aranıyor"
Ülkeyi yöneten dedi ki; "Sokaklarda adalet aranmaz". Sokaklarda demokrasi aranıyor. Adalet yoksa, devlet mi olur? İki 15 Temmuz var. Halkın 15 Temmuz'u, sarayın 15 Temmuz'u. Halkın 15 Temmuz'unda onlar mücadele etti. Onların mücadelesi hakkın, insanlığın mücadelesidir, demokrasi mücadelesidir. Halkın 15 Temmuz'u başımızın üzerinde. Bir de sarayın 15 Temmuz'u var. 20 Temmuz'da sivil darbeyi gerçekleştirdiler. İkisini birbirinden ayıracağız.
İbrahim Kaboğlu'nun FETÖ ile ne ilgisi var. Sarayın savcısı Cumhuriyet'in savcısı olamaz. Nasıl bir düzendir bu. Manisa'daki milletvekiline Ankara'da suikast düzenleniyor ve devletin bütün sırları FETÖ terör örgütüne teslim ediliyor. Onlar tek adam rejiminden söz ediyorlar.
TBMM'ye içtüzük getirmişler. İyi hiç konuşmayalım, kapatın muhalefeti. AK Parti'nin bir siyaset akademisi var, dersler veriliyor. 10. dönem ders notlarından; "Ayrıca siyaset sadece demokratik yollardan yapılmaz, kendi politikalarınızı yürütmenize engel olabilecek muhalefeti fiziken ortadan kaldırmak, hapsetmek de siyasi faaliyetin kapsamı içinde görülmektedir."
Bu namuslu savcılar nerelerdedir diye sormak istiyorum. Siyaset akademisinde öğretiliyor. Barışçıl yollarla olmaz diyor. Hapsedeceksin diyor. KHK'larla FETÖ terör örgütü ile mücadele değil. Şimdi hükümetin gündeminde yine ben varım. Referandumda ben vardım, Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu.
15 Temmuz darbe girişimi bütün boyutlarıyla aydınlansın diyorum. O kızıyor, ben yine sakin bir sesle diyorum ki, Meclis'in yetkilerini iade edin, bana yine kızıyor. Kurunun yanında yaş da yanmasın diyorum, nankör diyor. Ben hukuk devletini savunuyorum, o diktayı savunuyor. Oysa ben onun çok korktuğunu biliyorum.
"15 Temmuz davetiyelerini bile 3 sefer değiştirdiler. Kim değiştirdi, TBMM Başkanı. Tek adamın talimatı üzerine değiştirdi. O kişi TBMM'nin başkanı değil, sarayın emir kuludur. Meclis'te konuştum hepsinde şafak attı. Niçin bunları anlatıyorsun diyorlar."
"Bütün konuşmalarını benim üzerime inşa ettiler. İstediğin kadar kumpas kur, yolundan dönen namerttir. Şimdi ben bu zata açıkça meydan okuyorum, cesaretin varsa, korkak değilsen, vandal değilsen, ödlek değilsen senin havuz medyanda gel birlikte 15 Temmuz'u tartışalım. Sarayın esiri olan o zata, sevgili kardeşim, korkak değilsen, ödlek değilsen, vandal değilsen çık karşıma, çık. Kim doğruları söylüyor, kim söylemiyor millet öğrensin."