CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan'a Suriye politikasını eleştirdi. Kılıçdaroğlu, "Ülke iyi yönetilmiyor. Bakın savaşın eşiğine geliyoruz neredeyse. Savaşacaksan kendi çocuklarını gönder, milletin çocuğunu niye gönderiyorsun" dedi.
Kılıçdaroğlu, Balıkesir'in Manyas ilçesine bağlı Salur Belediyesi tarafından yaptırılan Atık Su Arıtma Tesisinin açılışı için Bandırma'ya geldi.
Helikopterle Bandırma 17 Eylül Stadı'na gelen Kılıçdaroğlu'nu partililer karşıladı.
Buradan parti otobüsüyle Bandırma'nın Aksakal beldesine geçen Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç ile bir kahvehanede vatandaşlarla çay içti. Bu sırada Balıkesir İl Genel Meclisi Üyesi İsmet Koçyiğit'in de aralarında bulunduğu bir grup çiftçi, yanlarında getirdikleri bir çuval ayçiçeğini, açıklanan alım fiyatının yetersiz olduğunu gerekçe göstererek Kılıçdaroğlu'nun oturduğu masanın önüne döktü.
Ayçiçeği üreticilerinin sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu, daha sonra parti otobüsünden vatandaşlara hitap etti.
"Ben buraya hükümeti şikayet etmeye gelmedim" diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Ben size bir şey vadetmeye geldim, bu ülkeyi adam gibi yönetmek mümkün. Bu ülkede herkesin karnının doyması mümkün. Bu ülkenin bereketli toprakları var. Bu ülkenin çalışan insanları var. Neden birbirimize kızıyoruz? Neden birimiz diğerini ötekileştiriyor? Kızmadan da barış içerisinde, huzur içinde yaşamamız mümkün. Bu topraklarda ay yıldızlı bayrağımız var. Onu gururla göndere çekiyoruz. Topraklarımız var, güneşimiz var, bereketli tarlalarımız var. Biraz önce arkadaşlar ayçiçeklerini döktü. Geçen sene verilen fiyatın altında fiyat verildi. Mazot mu ucuzladı, gübre mi ucuzladı, elektrik mi ucuzladı? O zaman bir derdimiz var demektir. Sandığa gideceğiz. Sandığa giderken elimizi vicdanımıza koyalım ve oyumuzu öyle kullanalım. Diyelim ki 'ben bu oyu bu ülkenin geleceği için, çocuklarım için, alın terim için kullanıyorum'. Herkesten bunu istiyorum. Hiç kimseyi ötekileştirmek istemiyoruz. Herkesin kimliğine saygılıyız. Bu topraklarda özgürce, bağımsız yaşamak istiyoruz. Sadece kendi ülkemizde barış içerisinde değil komşu ülkelerimizle de barış içinde yaşamak istiyoruz. Huzur varken savaş neden. Barış varken savaş neden."
Kılıçdaroğlu, vatandaşlara hitap ettikten sonra seçim otobüsüyle Manyas'a geldi.
İlçe merkezindeki bir kahvehanede vatandaşlarla çay içip sohbet eden Kılıçdaroğlu, ilçe merkezinde toplananlara parti otobüsü üzerinden seslendi.
Kılıçdaroğlu, ülkede çiftçi ve esnafın kazanamadığını, bunun siyasetçinin kendi cebini düşünmesinden kaynaklandığını savundu.
Hükümete geldikleri takdirde halkın cebini düşüneceklerini, halkın zenginleşmesi için çalışacaklarını anlatan Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar. Beni 9 köyden de kovsalar 10'uncu köye giderim, bu millete yine doğruları söylerim. Önce halk zenginleşecek, halkın cebi para görecek. Halkın cebi para görecek ki bu memlekete huzur gelsin. Neden huzur içinde yaşamayalım? Gençlerimizin çoğu işsiz, neden?" diye konuştu.
Konuşmasının ardından seçim otobüsüyle Manyas'a bağlı Kızıksa beldesine geçen Kılıçdaroğlu, burada da vatandaşlara hitap etti.
Kılıçdaroğlu, siyasetçilerin kul hakkı yememesi gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hayatımın her dönemi Recep Tayyip Erdoğan'ın aldığı maaştan daha fazla maaş aldım, ispat ederim ama onun gemicikleri var, gemileri var. Hiç sormayacak mısınız arkadaş nasıl aldın sen bunların hepsini diye. Sizin sırtınıza binerek aldı. Şimdi siz bunu çekiyorsunuz. Halkın gücü en büyük güçtür.
Demokrasilerde halkın gücünün üstünde başka bir güç yoktur. Ülke iyi yönetilmiyor. Bakın savaşın eşiğine geliyoruz neredeyse. Savaşacaksan kendi çocuklarını gönder, milletin çocuğunu niye gönderiyorsun? Çocuğun askerlik yapmaz, ondan sonra kalkar milletin çocuklarının sırtından savaş ilan etmeye kalkarsın. Arkadaş biz kendi ülkemizde savaş istemiyoruz. Komşularımızda da savaş istemiyoruz. Müslüman, Müslüman'ın kanını dökmesin, istemiyoruz. Kendi ülkemizde komşularımızla barış içerisinde yaşamak istiyoruz. Bu ülkenin sorunu varsa eyvallah yardımcı olalım, çözelim ama onun eline silah verip, sınırı geçirip oraya göndermeyelim.
Şimdi geldiğimiz noktada bir tarafta 'cumhuriyetçiler' var bir tarafta da 'cumhuriyete karşı' olanlar var. Eğer bu ülkeyi babalarımız, dedelerimiz alın teriyle, gözyaşıyla, şehit kanlarıyla kurdularsa, cumhuriyeti kurdularsa o cumhuriyete sadece benim sahip çıkmam doğru olmaz. Hep beraber sahip çıkacağız. O zaman bu ülkeyi biz çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmış oluruz."