CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın tezkereyle ilgili kararına tepki gösterdi. Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, ''Neymiş efendim, tezkereyi çıkarıp, beyefendi Şam fatihi olacak. İyi de Şam fatihi olacaksan önce şu çocuklarını bir askere gönder bakalım. Çocuklarını göndermeyeceksin, AKP milletvekillerinin çocukları da gitmeyecekler, onları iyi yerlere göndereceksiniz, bu milletin fakir fukara çocuklarını alacaksın, 'Hadi bakalım cepheye.' Neden? Beyefendi Şam fatihi olacakmış. Kusura bakma ama bu kafayla gidersen olsa olsa sen Şam babası olursun'' dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis'te partisinin grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Kılıçdaroğlu, "Bu ülkeyi savaşa götürecek hiçbir belgenin altına hiçbir CHP'li imza atmaz. Her türlü yolu gösterdik ama ben biliyorum dedi. Türkiye savaşın eşğine geldi. Bir Allah'ın kulu çıkıp desin ki "biz şu yüzden Suriye ile şu nedenden savaşmak zorundayız..''
Meclis koltuğunda oturmak güzel olabilir ama bu ülkenin anayasası var. Yabancı bir ülkenin askerinin konuşlanması Meclis'in kararına bağlı. İzin almadılar. Bu vatana ihanettir. Apaydın kampına gitmesek öğrenemeyecektik. Orada Özgür Suriye Ordusu’nun konuşlandığını bilmeyecektik. Sayın Cemil Çiçek milletvekillerinin giremediği kampın hesabını sordu mu? O da bunun hesabını versin.
Türkiye'nin yanında kim var? Hamas var, Barzani var, Katar var, Suudi Arabistan var. Denklemin diğer tarafına dönüyorum. Suriye'nin yanında, İran, Rusya, Çin, Brezilya var. Türkiye'yi böyle bir denklemin içine sokmak stratejik derinlik midir? körlük müdür?
Böyle bir anlamsız dengenin içine Türkiye’yi sokan bir süreci bizim başımıza bela eden, çapsızlığı dünyada bilinen, bir Dışişleri Bakanı’yla yola çıkılırsa Türkiye’nin geldiği nokta budur. Bunun için engin bilgiye gerek yok. Bunu yapmak için ileri derecede geri zekalı olmak lazım.
Ulusal çıkarlardan bahsediyorlar. Ulusalcılıkla ilgili ders vereceğiniz son parti CHP'dir. Birçok tezkere geldi "evet" dedik ama buna "evet" demiyoruz. Biz savaş istemiyoruz.
Türkiye'yi güçlü kılan tezkere değildir, Türkiye'nin demokrasisidir. Bizi güçlü kılan bu ülkenin çoğulculuk anlayışıdır.
Esad'la Erdoğan arasında ne fark var. Sen dön kendi ülkene bak. Esad kanla, sen biber gazıyla susturuyorsun. Senin ülkende demokrasi var mı? Gazetecilere özgürlük var mı? Yok. 12 Eylül'de Kenan Evren bile buna cesaret etmedi, sen kalkıp demokrasi dersi veriyorsun.
İktidarın Suriye politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, ''Suriye konusunda yalnız kaldık ama çok da yalnız değiliz. Hamas, Barzani, Katar, Suudi Arabistan var. Dönüyorum denklemin diğer tarafına; İran, Rusya, Çin, Brezilya, Hindistan var. Dünyanın nüfusundan yarısından fazlası, denklemin diğer tarafında'' dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Bu duruma bizi mahkum eden politikaya ne denir Bu, stratejik derinlik mi yoksa stratejik körlük müdür Bu anlamsız dengenin içine Türkiye'yi sokan bir süreci bizim başımıza bela eden, alay konusu olan bir Dışişleri Bakanı ile yola çıkılırsa, Türkiye'nin geldiği nokta bu olur. Bunu yapmak için ileri derecede geri zekalı olmak lazım. Ulusal çıkarlardan söz ediyorlar. Sizin ulusalcılıkla uzaktan yakında ilişkiniz yok. Hele hele en son söz söyleyeceğiniz parti CHP'dir.
Biz yönümüzü Batıya, uygarlığa çevirmiş toplumuz. Ortadoğu bataklığı nereden çıktı Tezkere çıkarıp Türkiye'yi savaşa sokacaksınız, CHP 'hayır' diyecek, utanmadan CHP'yi suçlayacaksınız. CHP bu ülkenin bekası için varlığını her zaman ortaya koyan parti. Pek çok tezkereye 'evet' dedik, ama buna demeyiz. Biz savaş istemiyoruz. Çocuklarımızın kanlarının Arap çöllerinde dökülmesini istemiyoruz.
Uluslararası sularda 9 Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı şehit edildi, tezkere geldi mi gelmedi. Kuzey Irak'ta askerlerimizin başına çuval geçirildi, tezkere geldi mi 1,5 milyon Iraklı Müslüman hayatını kaybetti, binlerce Müslüman kadına tecavüz edildi, Başbakan, 'Amerikan askerlerine başarılar diliyorum' dedi. Bize ders vermeye kalkıyor. Sen hiçbir şeyden anlayamazsın. Türkiye'yi güçlü kılan tezkere değil güçlü kılan demokrasidir, batıya dönük yüzüdür. Bu ülkeyi güçlü kılan, bu ülkenin iradesinin tek olmamasıdır. 1990'da Saddam, Kuveyt'i işgal etti. BM karar aldı, Amerikalılar asker göndermek için harekete geçti. Temsilciler Meclisi'nde 250 kabul 183 ret oyla kabul edildi. Senato'da ise 52 kabul 47 ret ile çıktı. Hiç kimse ret oyu verenleri 'Saddamcı' diye suçlamadı. Biz 'red' dedik, olduk Baas'çı.''
Tezkereye halkın da ''doğru değil'' dediğini savunan Kılıçdaroğlu, bunun üzerine iktidarın, ''Tezkere çıkardık ama savaşmak istemiyoruz'' dediğini söyledi. Blöf üzerine dış politika oluşturulamayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Size kim güvenir şimdi Dünyada yalnız kaldınız zaten'' dedi.
Demokrasinin, halkın çıkarlarının korunduğu bir rejim olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Esad ile Erdoğan arasında ne fark var Suriye'de demokrasi yokmuş, onun için gitmemiz gerekiyormuş. Sen dön kendi ülkene bak. Senin ülkende demokrasi var mı Türk-İş'ten işçiler Meclis'e gelmek istemişler, biber gazı ile engellenmiş. Esad kanla susturuyor, sen de biber gazıyla. Aranızdaki fark bu'' diye konuştu.
Tezkereye 'hayır' diyerek doğru bir karar verdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, annelerin, babaların umudunun CHP olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin ülkenin geleceği açısından risk taşıyan, otoriteleşen bir parti olduğunu, tek kişinin konuştuğunu, diğerlerinin sesini kestiğini, bunun demokrasi olamayacağını söyledi.