Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'ın "Kuzu kuzu Saray'a geldi" sözlerine: Haram diye pasta bile yemedim

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'ın "Kuzu kuzu Saray'a geldi" sözlerine: Haram diye pasta bile yemedim

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisi için “Kuzu kuzu Saray’a geldi” sözlerine, “Erdoğan, beni tanımıyor. Ben yürekli bir insanım. Korkak değilim, Ben Türkiye için oraya gittim, Erdoğan için değil. Darbelere karşı olduğum için oraya gittim. Erdoğan için değil. Erdoğan kendisi için gittiğimi düşünüyorsa yanılıyor. Orada bana ikram edilen pastayı bile yemedim; haram diye" dedi.

Cumhuriyet'ten Erdem Gül'ün haberine göre Kılıçdaroğlu, sözlerine, "O kadar lüks, haram. Ben Ebuzer’in felsefesine inanıyorum. O, Muaviye’nin felsefesinde. Ebuzer, ‘Saray halkın parasıyla yapıldıysa haramdır, kendi paranla yapıldıysa israftır’ diyor. Şatafatı, lüksü, haramı temsil ediyor. Erdoğan’a verilen her oy harama ortak olmak demektir” diye devam etti.

Kılıçdaroğlu, Manisa yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu'nun açıklaması şöyle: 

"Yıldırım hızıyla geçemez"

(Parlamenter sisteme dönüş) Demokratik parlamenter sisteme geçmek için anayasa değişikliği gerekiyor. Anayasa değişikliği için hem Millet İttifakı’nın, hem de şu anda o ittifaka dahil olmayan partilerin, anayasa değişikliğine ‘evet’ demesi gerekiyor. Değişikliğin yıldırım hızıyla parlamentodan geçmesi doğru değil. Toplumsal uzlaşmayla geçmesi gerekir. Darbe hukukundan arınması gerekir. Daha demokratik bir siyasi partiler yasası olması lazım. Parlamentonun iradesine bir başka güç ipotek koymamalı.

Geçiş protokolü

(Akşener rahatsız mı?) Hayır, herhangi bir rahatsızlık falan hissettirmedi. ‘4 partiden uzmanlar bir araya gelsinler, demokratik parlamenter sisteme geçişle ilgili ana ilkeleri belirlesinler, kamuoyuna bir açıklama yapalım’ diye karar aldık. Uzun uzun metinler falan hazırlanmayacak. Demokratik parlamenter sisteme geçişin de bir protokolü hazırlanacak.

"Konuşunca ekonomi bozuluyor’ denmiş"

Erdoğan, ne söyleyeceğini bilmiyor. Türkiye’nin geleceği ile ilgili olarak bir ufku yok. Bitmiş yani. Bütün söylemleri, ‘25 Haziran’dan sonra göreceksiniz’ diyor. Neyi göreceksiniz, o belli değil. Ekonomiden hiç söz etmiyor. Kendisine şu telkin yapılmış, ‘sakın konuşma, sen konuşunca ekonomi bozuluyor.’ İşsizlikle nasıl mücadele edecek, belli değil, dış politikada ne yapacak belli değil, eğitimde ne olacak belli değil. Toplumsal barış nasıl sağlanacak belli değil, çiftçinin durumu belli değil.

"Türkiye’yi Erdoğan yönetmiyor"

Türkiye’yi kendisi yönetmiyor. Egemen güçler yönetiyor ve o güçlerin telkinleriyle politika üretiyor. Dış politikada Suriye’ye girilmesi egemen güçlerin telkiniyle oldu. Devlette liyakat sisteminin bozulması, Gülen cemaatini telkin ediyordu. Üretim ekonomisinden vazgeçip rant ekonomisine geçilmesi, müteahhit çevrelerin telkiniyle oldu. Akılcı politikalar üretemiyor artık Erdoğan.

"Yenilense de kaybedecekler"

(24 Haziran seçimleri yenilenir mi?) Onlar da kaybedeceklerini görüyorlar ve biliyorlar. Parlamentoda millet ittifakı çoğunluğu aldıktan sonra Türkiye sağlıklı bir yola girmiş olacaktır. İstedikleri kadar seçim yapsınlar, dikkat ediniz, her seçimde kaybediyorlar. Artık iniş trendine girmiş vaziyetteler. Millet bıkmış artık. Erdoğan cephesinde, Cumhur İttifakı’nda ise kaybetme telaşı var. Tabanında da büyük bir kırılma, umutsuzluk var. Tabanını konsolide etmek için iflas eden tüccarlar gibi eski defterleri karıştırma tarzı var. Umutsuzluğun beslediği ruh hali.

"OHAL’in bir ay içinde kaldıracağız"

Erdoğan, OHAL’i kaldırabiliriz, diyor. Sayın Muharrem İnce’nin seçilince yapacağı ilk iş OHAL’i kaldırmak. Bir ay içinde kaldıracağız. En geç bir ay içinde karar verilecek. Batı’ya bu güvenceyi vereceğiz.

"Dinleme yüzde yüz"

(Telefon dinleme iddiası) Adalet Yürüyüşü sırasında ortaya çıktı. Alman yazılım firmasından telefon dinleme ilgili geliştirdiği bir yazılımı Türkiye’ye satıyor. Kim alıyor? Bütün gerçekleri ortaya koyan Alman medyası. Biz de bunun üzerine hem Bakanlığa hem Almanya Büyükelçiliği’ne dilekçe verdik. Dedik ki, ‘bu yazılımı Alman hükümetinin izni olmadan başka bir ülkeye satamaz firma.’ ‘Satışını yapan firma, kurum hangisi, bildirin’ dedik. Cevabını bekliyoruz. Dinleme yüzde yüz, kaç kişinin dinlendiği yüzde yüz. Bütün bu yazışmalar var. Listede Kemal Kılıçdaroğlu da var, bizim milletvekilleri, vatandaşlar da var. Alman hükümeti izin verdiğine göre bir şirkete satmıyor. İki devlet arasında satış oluyor.

Hâkimin peşini bırakmayacak

(197 bin liralık tazminat) “Hâkimler dava devam ederken değiştirildi. Avukatım, ‘delilleri toplayın’ demesine rağmen, hâkim delilleri toplamadı. Önce reddi hâkim talebinde bulundu, usule aykırı olarak reddedildi. Talimat almış, talimatın gereğini yerine getirdi. İspat hakkına dahi izin verilmiyor. Kazanacağım ben o davayı zaten. O davayı kaybetme şansım sıfır. Mahkeme, delilsiz karar veriyor. Kampanya açar, öderiz. Dünür var mı var, enişte var mı var? Halk Bankası var mı var? Dekontlar doğru mu, doğru. Neye itiraz ediyorsun? Sadece hangi şirketi sattığı yok. Hakim talimat üzerine karar verdiği için, seçim öncesi Kılıçdaroğlu mahkûm oldu algısını yaratmak istediler. HSK’ye şikâyet edeceğiz. Tazminatın zenginleşmeye yol açmaması lazım. Yargıtay’ın içtihatları var. Erdoğan çok fakir olduğu için böyle bir tazminat çıktı! Hâkim hakkında da tazminat davası açacağz. Yanlış, ön yargıyla karar verdi, reddi hâkim talebine rağmen davadan çekilmedi, tarafsızlığını kaybettiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunacağız.

"Erdoğan yenildi, kaybeden halk’"

“(Yükselen döviz karşısında faiz artışı) Sonunda Erdoğan yenildi, tefeciler kazandı. ‘Biz artırmayacağız’ diyordu, ‘tefecilere, lobilere teslim etmeyeceğiz’ diyordu. Lobilerin, tefecilerin kucağına oturdu. İçeride direniyormuş gibi yaptı. Londra’ya gitti, yalvardı yakardı. Sonunda faiz artırdı. Erdoğan kaybetmedi, kaybeden halk. Erdoğan ne olacak, Sarayı’nda oturuyor, onun hayatında değişen bir şey yok.”

"Elin parasıyla gerdeğe girilmez"

“Erdoğan, bir yıl içinde 240 milyar doları nereden bulacağını kamuoyuna açıklamak zorundadır. 240 milyar dolarlık borçlanma karşılığında ne yaptığını bu millete anlatmalıdır. Vatandaşın borcundan söz etmiyorum, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin borcundan söz ediyorum. Elin parasıyla gerdeğe girilmez. Elin parasıyla düğün, bayram yapılmaz.”