Müjde Ar farklı kişiliğinin getirdiklerini ve yaptığı programların reyting rekorları kırmasının sebebini açıkladıMüjde Ar her dönem yeni vefarklı bir şeyler yaptı. Şimdilerde NTV’de Önder Açıkbaş’la birlikteyaptığı “Güzel Haberler” adlı yeni programıyla her hafta izleyicilerinişaşırtıyor.Müjde Ar verdiği röportajda sürekli hareketli ve canlı oluşunun, kalıcılığının sırlarını açıkladıUzaklaştınızbir dönem televizyon ekranından. Daha sonra kadınlar kulübü içindekarşımıza çıktınız. Ve yine ekrandasınız. Bu kez bir erkek partnerinizvar. Sizi ne motive etti TV’de program yapmaya?NTV motive etti.Cem Aydın, Ömer Özgüner ve Çiğdem Anad motive etti. Ben uzun zamanekranlardan uzak kaldım. Dizi de yapmadım. Yaptıklarım da hatır gönülişleri oldu çoğunlukla... Buna rağmen kırgınlıklar da yaşadım.* Ne gibi? Diziortamında insan ilişkileri daha süratli, keskin ve kibarlıktan uzak.Ben de pek çok insanı tanımıyorum. Ben zaten bu dizilerin popülerolmaya başladığı ilk dönemde “Aman ben bu olaydan uzak durayım” dedim.NTV ortamı ise ilk girdiğim andan itibaren bana farklı geldi. Cinsel konular tabu, hâlâ töre cinayetleri var * Oyuncu olmanın avantajları var değil mi?Var.Sahneden ve tiyatroculuktan gelen de bir rahatlığım var. 4,3,2,1dendiğinde de müthiş rahatlıyorum, o ışıkların altında değilim de sankievimdeyim. Kendini evindeymiş gibi hissetmezsen program akmaz. *“Türkiye derya, her gün farklı bir olay, her gün ayrı bir hareketlilikvar. Bu açıdan baktığımızda da konu bulmakta zorluk çekmiyoruz” mudersiniz, yoksa “Yıllardır birçok şey de değişmiyor, hep aynı şeylerikonuşuyoruz” mu? 30 senelik sinemacılığım var; 55 yaşındayım,bir tecrübem de var. Toplumda bu işlere dikkat etmeye başladığımdanberi değişmeyen onlarca olay var. Mıh gibi çakılı kalıyor bazı şeyler.Erkeğin kadına bakışı değişmiyor. Cinsel konular hâlâ tabu, hâlâ törecinayetleri var, hâlâ sokakta “Karıma baktın” diye çekip vuruyorlaradamı... Diğer yandan da Türkiye’de konu eksilmiyor. Aç gazetelere bak,rutin işler var, kadınlar hakarete uğruyor, dayak yiyor, resimler çokdeğişmiyor. Ben hayata ironik bakmayı seviyorum. İşin matrak yanınıgörmek istiyorum. Yoksa hayat zaten çekilmez. Okan’ın reyting sırrını bilmem benimki siyaset, cinsellik, para *Geçen hafta bizim ekte Okan Bayülgen’le bir röportaj vardı. Okan Bey oröportajda “Biri seksi, biri çok akıllı, biri saygıdeğer, biri saygıduyulmayan ve biri aptal 5 konuğu karşıma oturtuyorum” demiş. Dalga mıgeçti artık bilmiyorum. Reyting sırrını böyle açıklamış. Var mı sizinde böyle bir sırrınız?Bence böyle bir matematiği yok. İyi birtalk şovcu konuksuz da program yapabilir. Ben herhangi bir obje üzerine2 saat konuşabilirim. Konuklu programlarda izleyici beklentisi oluyor,izleyici “Bugün kimler gelmiş” diyerek konuğa bakıyor. Bazen çok iyibir konukla program iyi olmuyor, bazı isimlerle de beklemediğiniz kadareğlenceli programlar yapıyorsunuz. “Ben iyi bir talk şovcu çıkarizleyiciyi alıp götürür” derim. Burada “Okan kötüdür” asla demiyorum,aksine bu işi en iyi yapan kişi Okan... Onun belki kendine ait böylebir yolu var bilemiyorum. Ancak iyi konuk-kötü konuk diye bir şey var. * Türk izleyicisini hangi konular yakalıyor? Dünyanınher yerinde insanlar aşağı yukarı aynı şeyleri konuşuyor. Evlilik,siyaset, cinsellik, para... Şu anda Amerika’da Obama ile ilgili çokprogram var.12 Eylül’den sonra mizah inişe geçti Özal döneminde sertlik geldi * Türkiye’de siyasi figürlere dokunulamıyor. Başbakan mizahtan pek hoşlanmıyor...Türkiye’de12 Eylül sonrasında mizah inişe geçti. Eskiden gazino şovlarındayapılan her şey siyasiydi. Ben Demirel’le ilgili yüzlerce şov izledim.Özal döneminde sertlik geldiğini biliyorum. Belli şeylerle dalgageçilebiliyordu. Bu yaz Amerika’da Obama ile ilgili onlarca şovizledim, yani anlatamayacağım kadar farklı şeyler konuşuluyor. AngelinaJolie’nin evlatlık aldığı çocukları için “S....mış en kötü b..k rengi”diyorlar. Bunları söylüyorlar. Bu ırkçılık. Ben duyunca buz gibi oldum.* Sizce bu aralar neden diziler bu kadar popüler?Tutandizinin reklam geliri aşağı yukarı bir dizinin haftalık maliyetinin 4-5katı. Sektör olarak bakınca bu çok iyi bir gelir. Özel televizyonlarabakınca dönem dönem bazı şeyler moda oluyor. Bir ara yarışmalar vardı.Ben önümüzdeki dönemde eğlence programlarının artacağını düşünüyorum.Dizilerin sayısı çok arttı, kimsenin zamanı yok, bazı iyi işler dearada kaynıyor. Annemin sayesinde farklı ortamlarda büyüdüm, matrak yanım hep vardı *Siz kaç yaşında oyunculukla yoğrulmaya başladınız? Bir röportajınızdaannenizin sizi daha 5 yaşındayken taklit yapmaya teşvik ettiğiniokumuştum. Doğru. Annem gardırobun aynasını açıp bana “Ağla”derdi, ağlamaya başlardım aynaya bakarak. 5 dakika sonra “Kahkahalarlagüleceksin” derdi, gülerdim. Bizim gözyaşlarımıza güvenilmez. * Sizin matrak bir yanınız var. Bu sanırım genlerinizden geliyor...Evet,annem de öyleydi. Ben annemin sayesinde farklı ortamda büyüdüm. Matrakyanım hep vardı. Evimizin müdavimleri Müjdat Gezen, rahmetli SavaşDinçel, Mustafa Alabora, Suna Selen’di. Ben 5-6 yaşlarındayım. İki sobavardı evde, sobaların etrafında gırgır şamata olurdu. Öyle bir ortamiçindeydik. 13 yaşımdayken kaşlarımı almıyordum, bir beden eğitimiöğretmenimiz vardı, tutturdu “Sen kaşlarını alıyorsun” diye. Sabahlarıbeni kapıda büyüteçle beklerdi, kaşlarıma bakardı. Bir gün anneminkoltuk altlarını aldığı şeyle kaşlarımı kazıyıp okula gittim. Böyle birtiptim. Dizi izlemeyi kendi adıma kayıp olarak görüyorum * Siz liseyi birincilikle mi bitirdiniz? Evet,Hacettepe Üniversitesi’ni kazandım ama parasızlıktan üniversiyetegidemedim. Bu arada evde de acayip bir ortam vardı. O sırada annemevli, üvey babam var. Sürekli kavga ediyorlar. Sobanın üzerindenmakarna tenceresi havaya uçuyor, makarnalar benim tarih kitabımayapışıyor filan... Tiyatrocu çocuğuyum, parasızız. Sanırım bir an öncepaçayı kurtarayım isteğiyle dersleri çalışıyordum. * Aşk-ıMemnu dizisi yayınlanmaya başladığında sizden görüş almak istemişler,“İzlemiyorum” demişsiniz. Dizileri izlemiyor musunuz?Diziizlemeyi kendi adıma kayıp görüyorum. Elimin altında kitaplar var. Odizilerden izleyip de çıkaracağım bir sonuç yok. Dramatik yapılarıbildiğim için sıkılıyorum. Bir dizi çekiyorduk 6’ncı bölümde hâlâ kadınaynı lafı ediyor. “Bu kadın bu lafı neden sürekli ediyor?” diye sordum,“Yeni izlemeye başlayanlar için...” dediler. “Ben bu lafı iki bölümdaha söylersem deliririm” dedim. Ama işin mantığı böyle... Farklıdizilerde de aynı laflar ediliyor. Ben yalnızca Nip Tuck’u izliyorum. Oda bir senaryo şahaseri... Bir de Two and Half Men’i izliyorum. Nurgül Yeşilçay’da star ışığı var, filmi götürecek parlaklıkta *Bu benim yorumum. Sizden sonra Türk sinemasında aklıma tek gelen isimHülya Avşar. Star ışığı taşımak anlamında... Daha sonra çok sayıda gençisim hem dizilerde hem de sinema filmlerinde yol aldı, onlarda starışığı görüyor musunuz?Hülya ile ilgili söylediğin doğru... Birdönem TV yoktu, her şey sinemadaydı. O yüzden de çok farklıydı.Televizyondan star olunmuyor. Amerika’da da olunmuyor. Biz birazkarıştırıyoruz. Bir sinema filmini götürecek parlaklıkta olmak başkabir şeydir. Bu yalnızca bence Nurgül Yeşilçay’da var. Star ışığınasahip olmak başka bir şey. Dizi oyuncularını sinemada izlediğimde sankiekrandan filme misafir gelmişler diye bakıyorum. O peliküle Nurgülgiriyor. * Ya yeni sinema filmleri onları nasıl buluyorsunuz?Filmizlemeye bile vaktim yok. Ancak İki Dil Bir Bavul, Kıskanmak ve BornovaBornova’yı izleyeceğim. Beni heyecanlandıran bir şey olunca izliyorum.Her çıkan filmi izlemek için sinemaya koşmuyorum. Sevişme soruları hep sorulurdu önemli olan bence sonuç * Siz yeni bir filmde oynamayı istemiyor musunuz? Şuanda sinema filmi çekmekle ilgili isteğim de yok. Bir furya var budönemde, gişe yapan film yapma telaşı var herkeste. Hak veriyorumyapımcılara. Şu anda sinema izleyicisi de yönlendiriliyor. İyi bir filmyapsan bile çok nefes tüketmen lazım, bunun iyi film olduğunu anlatmakiçin çok nefes lazım. Birkaç film senaryosu geldi, belki birindeoynayacağım onun da senaryosunu düzeltiyorlar. Eskiden filmçekmediğimde mutsuz olurdum, ama şimdi öyle değilim. Geçen sene 3-4film izledim. Çok sıkıldım. Baygınlıklar gelerek filmin sonunu zorgetirdim. * Siz de çok sevişme sahnesi çektiniz, size de zamanında “Nasıl çektiniz bu sahneleri” diye sorarlar mıydı? Sorarlardı. Bu hep vardı. Burada medyayla bir alışveriş var. Ama bence bunlara takılmamak lazım. * “Takoz, yastık var mıydı” diye soruyorlar mıydı?Hepsorulurdu sevişme soruları. Önemli olan bence sonuç... İşe benzer birşey çıkıyor mu çıkmıyor mu? Ben son yıllarda neredeyse her İran filminibüyük hayranlıkla izliyorum. Güney Kore filmlerini de... Bunlarda birdil var ve insanı içine çekiyor. Bence Türk sinemasında da bu olacak.“Biz film yaparız bundan da dünyanın haberi olmaz” düşüncesi de benihiç ilgilendirmiyor. “Kilo aldım iyi sevişemiyorum” desem... *TV programınızda yaptığınız şakalar anlaşılıyor mu? Bir programınızda“Kasiyer memelerimi beğendi, çıkardım gösterdim” demişsiniz. Artıkher hafta söylüyorum “Bunlar şaka” diye. Daha ne diyeyim? Kendim içinde Nataşa dedim. “Siz bunlara Nataşa diyorsunuz ama bunların çoğueğitimli... Mühendisler, mimarlar, doktorlar... Bunlara bundan sonraNataşa değil Müjde deyin” dedim. Her programın bir algılanma süresivar. Program izleniyor, içinden haber çıkarmak isteyenler oluyor,anlaşılmaz bir şekilde bunun içinden ciddi haber çıkarmayaçalışıyorlar. “Kocamın üç tüy saçını yolacağım” derken bunu ciddisöylemiyorum. Bak Elifcim bu hafta da “Zayıf kadınlar iyi sevişir, kiloalınca yatakta insanın performansı düşebilir, benimki düşer” desem, bakneler olacak? * Sezen Aksu ve Ajda Pekkan ilgili söyledikleriniz onlarla aranızı bozdu mu? Hiçalakası yok. Onlar bunları ciddiye alacak insanlar mı? İnanılır gibideğil. “Konuttan Kevin Costner çıktı” diyorum. Bunu ciddiye alıyorlar,bu da şaka gibi... Tek kişilik kanal olmak istiyorum *Yıllar önce “Chatleşiyorum” demiştiniz bana. O dönemde Sabah Gazetesi’ndeydim. Bizim gazetenin teknik olanakları içinde bu yoktu. Bu aradadiğer gazetelerde de yoktu internet bağlantısı. Siz teknolojiyi hepyakından takip ediyorsunuz değil mi? Evet. O yıllarda benbunun için gittim, İngilizce öğrendim. Amerika üzerinden bağlanıyorduminternete. Ben gidip bunu Ercan Arıklı’ya söyledim. “Gel internetüzerinden yayın yapalım” dedim, bana “Yavrucum hep bu acayip şeylerisen bulursun, bırak bu işleri” dedi. Hatta bir gün gazeteye yanınagittim, “Bak ileride herkes bankacılık işlerini bile internettenyapacak diyorlar” dedim, “Türkiye o noktaya 2050’de gelir” dedi. ErcanBey’i çok severdim, Ercan Bey’in teknolojiyle arası hiç yoktu. Bu aradaben o dönemde Atilla Özdemiroğlu’yla birlikteydim. Anadolu Net diye biriş kurduk ve battık. Hep bir işi ilk yapanlar batar ya, çok erkendavranmışız. * Ya şimdi var mı internet üzerinden bir planınız? Doğrusuiçimden hep şu geçiyor. Tek kişilik kanal olmak istiyorum. Evde geçeyimkameranın karşısına, gelen giden olsun. Bugün sen geldin seninle sohbetedelim, isteyen izlesin. Teknolojiye çok düşkünüm, daha doğrusuyeniliklere düşkünüm, meraklıyım. Yoksa hayat çok çekilmez olurdu. Hepdünyada ne oluyor diye bakmak, bilmek istiyorum. İfademi değiştiren müdahaleye izin vermedim*Yıllar önce sizinle röportaj yaptığımda “Estetik ameliyat olurmusunuz?” diye sormuştum. Bana “Asla gözümle kaşımla oynatmam”demiştiniz. Bir operasyon geçirdiniz, ne yaptırdınız? Gerçektende gözümün çevresini, kaşlarımı elletmedim. Benim ameliyatın burnumunaltında... Küçük izler var kulak altımda. İfademi değiştirecek müdahaleyaptırmam. Şanslıyım gözümün altı torba olmuyor, yüzüm yağlı. * Alnınız yapılmış gibi...Yokyaptırmadım. Şanslıyım yağlı cildim olduğu için orada kırışıklığım yok.Ameliyatım yarım oldu. Çene altını ve gıdıyı toparlattığınızda yüzünüzgençleşiyor. Dolgu maddeleri kötü yapıyor suratı, ifadesi hoşumagitmiyor. Botoks da yanlış biliniyor. Bir madde var kırışıklıklarıgidermek için her yere sıktırıyorlar. Dudağa sıktırdıkları şey dedudakları öne çıkarıyor, uzuyor dudaklar. İyi bir boyun ve çeneameliyatı insanı gençleştirmeye yetiyor. Şeker hastası olduğum içinkendime çok dikkat ediyorum. Uzun zamandır güneşe de çıkmıyorum.Kızarmış şey yemiyorum. Ama inan her şeyden öte insanın içini iyitutması lazım. Bu insanın yüzüne yansıyor. * Hayatınıza giren erkeklerle sizi Sezen Aksu mu tanıştırdı?Heppayı vardır. Bir gün evde oturuyorum, sabahın kör vakti Sezentelefonda, “Hemen bana gel” diyor. Atilla Özdemiroğlu o sıradaayrılmış, Sezen’le dertleşmeye gelmiş, sabahlamışlar. Sezen de ona“Tamam sana birini buldum” demiş, telefona sarılmış. Sabah 07.00gibi... Kalktım gittim, bunlar hiç uyumamış. Orada tanıştık. Yineyıllar sonra Ankara’dayız. Program yapıyoruz. Ercan (Karakaş) daizlemeye gelmiş bizi. Sezen inanılmaz iyi bir gözlemcidir, hiçbir şeyikaçırmaz. Ercan (Karakaş) için “Bu adam seni izlerken su bile içmedi,sana sırılsıklam aşık” dedi. O günlerde tanıştık Ercan’la da... Benbaşta politikacı diye hiç istemedim. Hayata bakışım değişti Ercan’la,evlendik. 14 yıl oldu* Nasıl değişti? Benim kendimitaze tutmam Ercan’la ilgili... Hiç umudunu kaybetmeyen, her şeye güleryüzle ve umutla bakabilen biri Ercan. Ben tanıştığımızda öyle değildim.Pesimisttim. Birlikte olduğun insan çok önemli... Ercan hiçbir koşuldamoralini bozmayan biri... Benim son 10 gündür çok ciddi sağlıksorunlarım var. Ben herhalde evde tek başına olsam sokağa çıkamam, son15 gündür sürekli hastanedeyim. Tansiyonum 20’ye 12. Ercan’la hastaneyegidiyoruz geliyoruz. Sabah bakıyorum Ercan sanki eczaneye ilaç almaya gitmişiz gibi... Bu beni çok rahatlatıyor.İktidar Kürt Açılımı’na hazırlanmadı *Siz zamanında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne gittiniz gezdiniz, Batman’dakütüphane açtınız. Şimdilerde Demokratik Açılım konuşuluyor. Bir andamakasla kesilir gibi durduruldu. Ne düşünüyorsunuz?30 yıl sürensavaş dağdan 40 kişi gelince bitecek değil. Şimdi benim ilgimi çekenkonulardan biri şu: Niye siyasi partilerin psikoloji danışma kurullarıyok? Hepsinin ihtiyacı var. Namık Volkan’ın kitabını okuyorum(NamıkVolkan Amerika’da yaşayan ünlü bir psikanalist). Kitabın adı “KimlikAdına Öldürmek.” Bu konularda araştırma yapanlar, bu konulara kafayoranlar, işin uzmanları var. Neden bu insanlardan yararlanılmaz? Busüreç nasıl tıkanır? Ben görebiliyorum. Birçok insan da görebiliyor.Analitik düşünen bir toplum da olmadığımız için hızla karşı karşıyageliyoruz. Her meselede olduğu gibi çok geniş düşünmediğimiz için buişlere emek vermiş insanları dahil etmeden yol almaya çalıştığımız içintıkanıyoruz. Hep günlük siyaset yapılıyor. Bu çok yanlış... Neticede buiş mutlaka çözülmeli. Çok geç bile kalındı. “Kimlik Adına Öldürmek” çokgüzel kitap... “Niye dağdan öyle inilmiyor, neden böyle konuşuluyor?”İnan bu kitapta var. Ayrıca bu tip konularda olası olayları sürecinnasıl işleyebileceğini öngören bir bilim var. Bu mesele yalnız bizimmeselemiz değil. Ben yeterince hazırlanmadıklarını düşünüyorum. Mademkiiktidar buna talip oldu, o zaman hazırlanmalıydı. “Başladım yarındururum” tazrıyla sorunlar çözülemez. |