"Kim bilir kaç kitaplık kara mizah kitabı oluşmuştur kafasında Musa'nın"

"Kim bilir kaç kitaplık kara mizah kitabı oluşmuştur kafasında Musa'nın"

Feyzi Açıkalın*  (İçeriye mektuplar)

Eskiden, özellikle taşrada zarfın üstüne böyle yazılırdı. Eğer kişinin adresi belirgin değilse ona en yakın, daha bilinen birisi tercih edilirdi; özel ulaklık etsin diye. Benimkinde ise tuhaf bir durum var; adres biliniyor da, kişi meçhul. Ulaştırma işi biraz Musa Kart’ın insafına kalmış…

Oradaki sistem nedir bilmem; doğrusu bilmek de istemem. Cezaevine gelenlerin kimliği konusunda siz, Cezaevi İnfaz Koruma Memurları önceden mi bilgilendirilirsiniz, yoksa gün geçtikçe mi tanışıklık (tek taraflı da olsa!) artar? Herhalde, en azından, tutuklunun suçlandığı konu hakkında fikir sahibisinizdir…

Bir sürü yazar takımı arasında bir de “çizer” olduğunu görmek ne tuhaf gelmiştir, kim bilir size. Yani uyduruk, adam neyim çizip, karalayarak suç işlemek! Öbürleri bari yazarak kafa karıştırıyorlar ya da berraklaştırıyorlar. O ne ki?

Sonra, mesleğinin adı da kötü; bir kere sonu “ist” ile bitiyor. Şöyle, brülörcü, sobacı, tenteci gibi ona da “karikatürcü” denseydi! Ciddi duruşundan, sakinliğinden, kibarlığından hiç yakıştıramamışındır Allah bilir onun “ist” oluşunu. Gerçi pek öyle suçlanmadılar ya!

Sahi, merak ettin mi hiç neler çizmiş diye? Mesela Musa’yı hiç sınadın mı, “Bi çiz de görelim” diye. Tavsiye ederim, bir ara sor; çok eğlenirsiniz.

Bak Ahmet; o karikatürler var ya, nasıl bir emeğin sonunda oluşur bilemezsin. Koca koca yazarların onu nasıl kıskandığına inanamazsın. Bırak el becerisini, yeteneği, zekâyı filan; siyasi karikatür çizmek o günkü gazetenin haber toplamının özetidir, imzasıdır…

Sayfanın bir köşesindeki çiziktirilivermiş anlatım, hem anlık yani güncelin ısrarlı takibinin sonucu hem de yılların getirdiği bir politik ve ahlaki duruşun, eğitimin birikimidir. Sen, biz daha uygar, özgür, mutlu bir dünyada yaşayalım diye düşünür, çizer Musa.

Ne kadar insani ilişki kurmanıza izin verilmektedir bilmem ama ben olsam sömürürüm onu; dostluğundan, insanlığından feyz almaya çalışarak. Eğer sana tam yüzünü dönmeden yalnızca boynunu çevirerek kara bir bakış attıysa, o gün üstüne varma; bir sorun vardır. Seninle bir problemi varsa zaten söyler ve de en önemlisi, sorar.

Sorar, konuşturur derken, kim bilir ne malzeme biriktirmiştir orada. Kaç kitaplık kara mizah kitabı oluşmuştur kafasında. Bu karikatürcü tayfası zulmün suyundan ironi çıkartır. İroniyi “gırgır” diye tarif edeyim istersen.

Onun için Ahmet, ilerde de dost olabilmeyi düşünüyorsan ona iyi bak. Hem belki bilmiyorsun, senin mesleğinin bir anlamı da “korumak”tır, yabancı dillerde. Zaten sen anlarsın gözünden insanı. İnsanın hamurunun iyi karılmışının, mahpusluk çekerken gösterdiği davranışlarıyla ölçüldüğünü benden iyi bilirsin…

Sağlıkla kal…

Bu yazı Cumhuriyet'ten alınmıştır