Kim demiş Türkiye kitap okumuyor diye?

Kim demiş Türkiye kitap okumuyor diye?

Çok okunan ve “her zaman okunan” Ahmet Ümit’in yeni romanı "Sultanı Öldürmek" Everest Yayınları tarafından 100.000 adet yapılan baskısı 1 haftada tükenerek ikinci baskıya girdi. Kitabın ikinci baskısı ise 50 bin adet yapıldı. Böylece Ahmet Ümit, Türkiye'de kitap okunmuyor klişesini yerle yeksan etti.

 
Ahmet Ümit bir kez daha edebiyat dünyasına damgasını vurdu. "Sultanı Öldürmek" adlı son romanı ile büyük ses getiren Ahmet Ümit okurlar tarafından olduğu kadar edebiyat ve tarih çevreleri tarafından da övgüyle karşılandı.
 

Gün Akşamlıdır Devletlûm!

 
Yıllardır aynı kadını bekleyen bir tarihçinin hikâyesini bulacaksınız bu kitapta. Aynı zamanda şahane bir aşk için harcanmış bir ömrün hikâyesini de... Serhazinlerin son temsilcisi Müştak Serhazin’in başından geçen dört günlük tuhaf serüveni okumaya başlarken Konstantiniyye’yi zapt eden, iki denizin hakimi Fatih Sultan Mehmed’in eşliğinde tarihi yolculuğa çıkmaya hazır olun.
 

Tarih, geçmişte yaşananlar mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı?

 
Ahmet Ümit’in kitabı “Biri, sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız, ama sizi itham eden kişi bizzat kendinizseniz, ne yaparsınız?” sorusuyla başlıyor.
 
Sapında Fatih Sultan Mehmed’in tuğrası bulunan mektup açacağıyla öldürülmüş bir tarih profesörü... Bir aşk cinayeti mi? Yoksa kökleri “Ulu Hakan”ın şüpheli ölümüne uzanan bir entrika mı? Osmanlı devletinin bir imparatorluğa dönüştüğü o zaferler ve ihanetlerle dolu günlere yapılan sıradışı bir yolculuk. Ve bu heyecan verici yolculuk boyunca kulaklardan eksik olmayan o kadim soru: Tarih, geçmişte yaşananlar mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı?
 

Ve değişmez kader...

 
“...Ve Sultan Mehmed Han. Mehmed Han oğlu Murad Han oğlu Fatih Sultan Mehmed Han. İki karanın ve iki denizin hâkimi. Allah’ın yeryüzündeki gölgesi. Kostantiniyye’yi zapt eden padişah. Roma İmparatorluğu’nun doğal varisi, farklı dinlerden, farklı dillerden, farklı ırklardan yepyeni bir millet yaratma aşkıyla yanıp tutuşan kudretli hükümdar. Uçsuz bucaksız ovalarda at koşturan ordular. Kılıç sesleri, savaş naraları, korku çığlıkları. Ardı ardına düşen şehirler, ardı ardına yıkılan devletler, ardı ardına el değiştiren kaleler. Kırk dokuz yaşında dünyaya nam salmış bir hükümdar. Ve değişmez kader. Akşama kavuşan gün. Ecel şerbetini içen insan. Ve Fatih Sultan Mehmed’in şüpheli ölümü. Ve onun iki şehzadesi. İkiye bölünen saray, ikiye bölünen devlet, hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk. Ve iki şehzadenin kanlı boğazlaşması sürerken saray odasında unutulan Fatih Sultan Mehmed Han’ın cansız bedeni...”
 
Ahmet Ümit, kusursuz bir kurguyla ele aldığı bu cinayet-aşk-tarih örgüsünde edebiyat okurlarının gözündeki ayrıcalıklı yerini bir kez daha sağlamlaştırıyor.