Hürriyet yazarı Noyan Doğan, "Kanun mu alın, işte yaptık’ havasındayız" tepkisini gösterdi. "Kimse alınmasın, gücenmesin ama ülke olarak şöyle bir huyumuz var; özellikle de ekonomide" diyen Doğan, "Düzenlemeler yapıyoruz; hatta bu düzenlemeleri peşi sıra yapıyoruz, ama sonrasında ne olup bittiğini takip etmiyoruz" ifadesini kullandı.
"Çıkarttıklarımızı uygulatsak, takipçisi olsak, bu kadar konuşup, tartışmayacağız" kanunların takibinin yapılmadığını söyleyen Doğan'ın "Hani ticarette devrimdi, ne oldu?" başlığıyla yayımlanan (17 Kasım 2017) yazısı şöyle:
Kimse alınmasın, gücenmesin ama ülke olarak şöyle bir huyumuz var; özellikle de ekonomide. Başta KOBİ’ler olmak üzere reel sektörü, dolayısıyla da ekonomiyi rahatlatacak önlemler alıp, düzenlemeler yapıyoruz; hatta bu düzenlemeleri peşi sıra yapıyoruz, ama sonrasında ne olup bittiğini takip etmiyoruz. Uygulanıyor mu, uygulanmıyor mu, kim uyguluyor, kim, neden uygulamıyor; umursamıyoruz. ‘Kanun mu alın, işte yaptık’ havasındayız.
Bunlardan biri de sene başında yürürlüğe giren, girmeden önce de ‘ekonomide devrim’ diye nitelendirilen, Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu. Amaç neydi? Küçük ve orta ölçekli işletmelerin, çiftçinin, esnafın finansmana erişim konusunda yıllardır şikayet ettiği teminat sorununun çözülmesiydi.
Bunun için ticarette birçok değerin rehne konu olabilmesi adına 1 Ocak’ta Taşınır Rehni Kanunu’nu çıkarttık. Çıkarttık ki, taşınırların teminat olarak kullanımı yaygınlaşsın; varlıklarının çoğu taşınır olan ve elinde gayrimenkulü olmadığı için bankalardan kredi alamayan küçük ve orta boy işletmeler, finans kuruluşlarından kaynak bulabilsin. Bu uğurda da; ağaçlardan hammaddeye, hayvandan kira gelirlerine, makine-teçhizattan her türlü ekipmana kadar rehne konu olabilecek neredeyse tüm taşınmazları kanunda sıraladık.
Bu açıdan bakıldığında çıkarttığımız kanun, gerçekten de ticarette devrim niteliğindeydi. Peki, ne oldu? 11 ayda, taşınır rehin uygulaması ile hepi topu 100 milyar liralık kredi verilmiş. Uygulamadan da en çok esnaf yararlanmış ve tahsil edecekleri alacaklarını rehin vermiş.
Aynı dönemde bankaların verdiği ticari, kurumsal ve KOBİ kredileri toplamı ise 1,5 trilyona yaklaşmış. Tahmin edeceğiniz gibi bunlar geleneksel yöntemle yani, gayrimenkul ipoteği gibi yöntemlerle verilen krediler. Devrim diye nitelendirdiğimiz uygulamanın toplam krediler içindeki payı yüzde 10’u bile bulmamış. Ve daha da kötüsü, bugün yine KOBİ’ler teminat gösteremiyoruz, kredi bulamıyoruz, finansman sıkıntısı çekiyoruz diye feryat ediyor.
Peki, sorun ne? İşletmeler mi, bu uygulamadan habersiz? Yoo, biliyorlar. Bankalar mı, bihaber? Bal gibi de haberliler ama uygulamıyorlar, uygulamak da istemiyorlar. Tabi tüm bankalar için aynı şeyi söylemiyorum, istisnalar elbette var. Ama istisnalar, sonucu değiştirmediği gibi finansman sorunu çeken işletmelerin derdine de derman olmuyor.
Daha ilginci, bugün halen ne yapsak da, nasıl bir uygulama çıkarsak da KOBİ’lerin finansman sorunun çözsek diye konuşuyor, yeni düzenlemeler peşinde koşuyoruz. Oysa çıkarttıklarımızı uygulatsak, takipçisi olsak, bu kadar konuşup, tartışmayacağız.