İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, geçmiş dönemde, İstanbul’da 6 tane tesisin birbiriyle bağlantılı Bilim İnsan Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, Ensar Vakfı gibi vakıflara usulsüz olarak verildiğini belirterek, “Son 1,5-2 yıldır bununla uğraşıyoruz. Teftiş Kurulu'nun bize verdiği talimatla bazı soruşturmalar da başlatmıştık” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Halk TV'de yayınlanan 'Gündem Özel' programında, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 'Projeme çöktü' lafına ilişkin olarak, "Çökme işinden anlamam. Sayın Cumhurbaşkanı çökme lafını çok kullanıyor. Bilen kullanır diye düşünüyorum" dedi. İBB'nin iştirak şirketi olan KİPTAŞ'ın yaptığı binaların, ENSAR gibi vakıflara düşük kira ücretiyle veya bedelsiz olarak yıllarca kiralandığını aktaran İmamoğlu, "Baktıkça içim yanıyor. KİPTAŞ'a bina yaptırıyorsun, ENSAR'a veriyorsun. 6 tane... Geri alacağız, yurt yapacağız. 2008'de ENSAR'a 3 bin 600 liraya kiralamış, şu anda 10 bin lira kira ödüyor. Güncel kirasının 200 bin lira olması gerekiyor" dedi.
İmamoğlu’nun dün yaptığı bu açıklamanın ardından işaret ettiği söz konusu 6 tesisi ve Etiler’deki Polis Okulu arazisi ile ilgili hukuki süreçler hakkında KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, ANKA Haber Ajansı’na konuştu. Kurt’un açıklamaları şöyle:
"İstanbul'da son dönemdeki en büyük sorunlardan biri yurt sorunu. Biz bu kapsamda yurtlar ve bunların kiralamalarıyla ilgili geçmişe dönük bazı araştırmalar yaptık. Son 1,5-2 yıldır bununla uğraşıyoruz. 6 tane tesisin usulsüz şekilde tahsis edildiğini veya kiralandığını tespit ettik. Bununla ilgili Teftiş Kurulu’nun bize verdiği talimatla bazı soruşturmalar da başlatmıştık.
Ancak bu soruşturma dosyalarının bir kısmı İçişleri Bakanlığı müfettişlerince el konuldu. Mülkiye Müfettişleri tarafından şirketimize gelindi. Bazı bilgi belgeler istendi. Onunla ilgili raporlarının sonuçlarını bekliyoruz açıkçası. Hukuki süreç devam ediyor. Bu 6 tesisin 4 tanesi yurt olarak kullanıyor. 2 tanesi özel okul ama bir tanesinin yurda çevrilebilme fonksiyonu var bize göre.
Bu tesisleri bugün yapsak yaklaşık 366 milyonluk bir yatırım değerine sahip ve biz buradan şu anda 1 milyonun üzerinde kira almamız gerekirken yaklaşık 115 bin lira kira alıyoruz. Bazı taşınmazlarımızdan hiç kira alamıyoruz. Şöyle örnek vereyim, 2008 Başakşehir'de bir tane yurt binasını 3 bin TL'ye 49 yıllığına kiralamışız. Bu orası için çok komik bir rakam.
Fakat kiralayan vakıf bununla da yetinmemiş, ‘Biz kamu yararı güden bir vakıfız. Bize bu yeri bedava ver’ demiş. KİPTAŞ'ın geçmiş yönetimi de maalesef bunu kabul ederek, bu yurdu 49 yıllığına bedelsiz olarak tahsis etmiş. Bu net bir şekilde kamu zararına sebebiyet veren ve şirketi zarara sokan bir işlem. Bununla ilgili de Teftiş Kurulu'nun talimatıyla biz bir soruşturma yürütüyoruz.
Ama dediğim gibi müfettişlerin raporları doğrultusunda ancak hareket edebileceğiz. Hukuki süreç devam ediyor. Amacımız bu yurtları gerektiği şekilde, amacına uygun bir şekilde kamu kullanımına açmak için gerekli tüm mücadeleyi yapmak. Dün Başkanımız da bunu söyledi. Hukuku sürecin sıkı takipçisiyiz. Hukuki süreçlerimiz devam ediyor.
Bu binaların 4 tanesi Başakşehir’de 2 tanesi de Pendik ilçesinde mevcut. İnşallah en kısa sürede hukuki sonuçları alacağız. 6 yurtta binin üzerinde öğrenciyi barındırabiliriz diye düşünüyorum. Bu vakıfların içinde hep birbiriyle bağlantılı olan Bilim İnsan Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, Ensar Vakfı gibi vakıflar.
Polis Okulu arazisi konusunu da dün Başkanımız çok güzel özetledi. Polis Okulu'nun iki tane süreci var. Bir; buradaki ihaleyle ilgili idari süreç var. Onu biz yürütüyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle beraber. Çünkü bir sözleşme var ortada. Büyükşehir KİPTAŞ ve kamuoyunda adı geçen yüklenici firma. Bir de işin planlarıyla ilgili şu anda kamuoyuna yansımış bir süreci var. Onunla ilgili Büyükşehir Belediyemiz zaten şu anda oradaki imalatı mevcut planlarla uyuşumlu olmadığı için ruhsat iptalini gerçekleştirdi. Daha sonra yüklenici firma şu anki mülk sahibi olduğu için yeni bir plan teklifi sundu. Bu plan teklifi de öncekine göre imar artışına sebebiyet verdiği için plana da itiraz etti. Orayla ilgili büyükşehir zaten süreci yönetiyor. Bundan önce aslında bu işi konu edilen tabiri caizse biraz magazine konu edilen kısmı idari kısım.
Biz bu işi göreve geldiğimizde, teslim aldığımızda zaten elimizde bir enkaz vardı. Sahada fiziki bir ilerleme var, bir çukur var. Üniversite raporlarıyla sabit, bölgedeki oturan insanların da şikayetleri var. Bölgede bir deformasyon vardı. Biz burayı hızlı çözmek için yüklenici firmaya projeyi revize etmesini, bize iade etmesi gibi tekliflerde bulunduk. Fakat buna yanaşmadı ve biz bu işi yani göreve geldiğimizde harcanan para yaklaşık 1,9 milyar TL'ydi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi burada satışa geçemediği için seçim öncesinde 2018’in İmar AŞ şirketimizden 932 milyon lira nakit parayı seçime kadar yani o üç aylık süreçte zaten transferini gerçekleştirmiş. Öyle bir gider vardı. Sahada yapılmış yaklaşık 150 milyon TL'lik bir imalat ve çok enteresandır. Başkanımız 27 Haziran'da mazbatayı aldı. Mazbatayı aldığı gün müteahhit ile hak ediş ödemesi imzalanmış. Bu da yaklaşık 145 milyon TL'ydi. Yani yeni bir büyükşehir belediye başkanı geliyor. KİPTAŞ yönetimi eski bir yönetimdi. Ben de daha atanmamıştım. Geldiği gün böyle bir şey vardı.
Ayrıca bu arsa edinimiyle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü'ne 700 milyona yakın ki güncellenmemiş rakamlar. Anadolu'nun muhtelif yerlerinde tesisler yapılmıştı. Yani bizim yaklaşık güncellenmemiş rakamla 1,9 milyon liralık harcanan para artı sahanın o halini kabul edip burayı almamız gerekiyordu ki öyle bir finans gücü yoktu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin. Artı yüklenici firma sözleşmeden geri adım atmadığı için bir de nereye gideceği belli olmayan bir kar mağlubiyeti davasıyla karşı karşıya kalabildik. Biz bu krizi yönetebilmek adına İstanbul Büyükşehir Belediyesini en karlı nasıl çıkartırız diye bu sözleşmenin tasfiyesi yönüne gittik. Bu arada ihalede yüzde 53’ü İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nindi. Yüzde 53’e tekabül eden yeri yaklaşık 1,4 milyar garanti hasılat varken, biz bu rakamı 2 milyar 80 milyon TL'ye çıkardık. Yani yüzde 47'lik bir artışla ileriye de ciddi bir kaynak ürettik.
Hem bu kaynağı İBB'ye aktarmış olduk. Hem de ki orada hukuki bir idari süreçlerin tasfiyesini yaptık. Tabii ki gönül isterdi ki o arsayı tamamen edinelim ve kamunun kullanımına açalım ama hem fiziki imkansızlık hem de maddi imkansızlıklar vardı. Zaten Başkanımız da dün çok güzel özetledi. Bunun geçmişteki 9 yılına bakmak lazım. Basit bir süreç yok. Emniyet Genel Müdürü'nden bir protokolle aldığımız muhtelif tesisler yaptığımız, diğer başka bir şirketimizin sürece paydaş edilip paraların harcanması paraların nereye gittiği de belli değil. Onlarla ilgili de ayrı hukuki süreçler veriyor.
Biz yani idari kısımda hukuki anlamda sıkıntıya sebep olmayacak bir şekilde süreci yönettik. İBB açısından da en karlı şekilde olacak şekilde ticari kısmı da yönettiğimizi düşünüyoruz. Orada bir sorun yok. Bununla ilgili ‘niye geç açıklama yaptınız’ diye eleştiriler var. Bize ne zaman soru sorulursa bugün olduğu gibi dün olduğu gibi biz bununla ilgili cevapları verdik." (ANKA)