Türkiye’de ilk kez kıkırdak tedavisinde “kök hücre” kullanılmaya başlandı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işık Akgün ve ekibi, Türkiye'de ilk kez kıkırdak tedavisinde "kök hücre"yi kullanmaya başladı. Ekip, 1,5 ayda 9 kişiyi sağlığına kavuşturdu. Akgün, yaptığı açıklamada, yanlış yapılan spor ve yaş ilerlemesine bağlı olarak eklem yüzlerini kaplayan kıkırdağın deforme olmaya başladığını belirterek, deforme olan veya zedelenen kıkırdakların yavaş yavaş yok olduğunu ve eklemi iş göremez hale getirdiğini söyledi. Bunun halk arasında "kıkırdak yenilenmedi" şeklinde ifade edildiğini dile getiren Akgün, "Aslında kıkırdak kendini yenileyebiliyor, ancak bu yenilenme çok az miktarda oluşuyor. Eğer kıkırdağınız çok yüksek düzeyde zedelendiyse bu az olan yenilenme de söz konusu olmuyor" dedi. Prof. Dr. Akgün, bugüne kadar çok çeşitli kıkırdak tedavi yöntemlerinin denendiğine işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti: "Tedavi yöntemlerinin hepsi belli düzeyde kıkırdak yaratıcı yöntemler olarak kullanıldı. Ancak sonuçta oluşan kıkırdak, maalesef orijinal kıkırdak gibi olmadı ve bir süre sonra tekrar bozulmaya başladı. Yeni arayışlar içine girildi. Bu arayışlardan bir tanesi de hücre üretimi oldu. 1994'te İsveçli bir doktor tarafından kişilere özel kültürler oluşturuldu. Sağlam kıkırdaktan yarım santimetrelik bir parça alındı, laboratuvarda izole edilen kıkırdak hücreleri, çoğaltılmaya başlandı ve bu hücreler cerrahi girişimle kıkırdağın problemli olan yerine konuldu." Akgün, 1994'ten beri uygulanan yöntemin geliştirildiğini ve dördüncü jenerasyona kadar gelindiğini ancak bu tedavi yönteminin, Türkiye'de hücrelerin çoğaltılacağı laboratuvar olmadığı için uygulanamadığını vurguladı. Türkiye'deki hücresel ürünlerin üretimi için Sağlık Bakanlığından lisans alabilen ilk ve halen tek kuruluş olan ATİ Teknoloji A.Ş. adlı laboratuvarın, Karadeniz Teknik Üniversitesi ve özel sektör işbirliği ile 2 yıl önce kurulduğunu anımsatan Akgün, bu laboratuvar ile hücre üretimi konusunda bazı çalışmalar yapmaya başladıklarını bildirdi. Kök hücre uygulanmaya başladı Prof. Dr. Işık Akgün, ilk olarak İsveç'teki gibi kıkırdak hücresi olan "kondrosit kültür" oluşturulması için çalıştıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: "Ancak bu kondrosit kültürleri yaratmaya üçüncü jenerasyondan başladık. Hastalardan biyopsi ile aldığımız kıkırdakları ATİ'ye gönderdik. Burada yaklaşık 3 ila 5 hafta içinde hücreler üretildi. Bu hücreler özel üç boyutlu, jel kıvamında, istenilen şeklin verileceği yumuşaklıkta bir materyal olan skafolda emdirildi. Ameliyathaneye getirilen skafoldlar, 72 saat içinde hastaya uygulandı. Ameliyathanede hastanın problemli eklemini - ayak bileği, kalça, omuz veya diz olabilir - açıyoruz. Kıkırdağın olmadığı bölgeye, bu skafoldu aynı ebatlarda keserek uyguluyoruz. Bu uygulamada bazen dikiş koyuyoruz, bazen yapıştırıcı kullanıyoruz. Daha sonra 6 ila 8 hafta hareketleri serbest bırakarak, basmama ya da destekli basmayla hastayı izliyoruz. Burada orijinal kıkırdak hücreleri ile vücuttaki orijinal kıkırdağa yakın kıkırdak oluşuyor. Bu yöntem bütün dünyada uygulanıyor. Türkiye'de yeni uygulanmaya başladı. Sonuçlarını hep beraber göreceğiz. Bizim Türkiye'deki şanssızlığımız bu işe çok yeni başlamak. Ama bu başlama da hızlı gideceğimizi gösteriyor." Ameliyatlara 1,5 ay önce başladıklarını belirten Akgün, bunların sonuçlarını vermelerinin bir seneyi bulacağını söyledi. Akgün, yöntemin bugüne kadar 9 hastaya uygulandığını ifade ederek, "kök hücre" yöntemini 15-45 yaş arasındaki kişilere ve 2 santimetrekarelik eksikliklerde uyguladıklarını bildirdi. Etik kurul sonucu beklenen projeler Prof. Dr. Işık Akgün, fakülte ile ATİ'nin, kıkırdak ile ilgili çok daha değişik çalışmaları olduğunu, hastaya daha az zarar veren teknikler üzerinde çalıştıklarını belirterek, hazırlanan projeleri etik kurullara sunduklarını kaydetti. Çalışmaların etik kurullardan onay çıktıktan sonra klinik olarak uygulanacağını ifade eden Akgün, projeleri kadavralar üzerinde uyguladıklarını dile getirdi. Akgün, projeler hakkında da bilgi vererek, şunları anlattı: "Bunlardan bir tanesi, ATİ'de oluşturulan hastaya özel skafold. Bu, şu anda dünyada yok. Bu tamamen Türkiye'de yapılan bir materyal. Hastanın kendisinden üretiyoruz. Hücreleri, bu materyale ekmeye başlayacağız. Sonra da bu jel kıvamındaki materyali parmağımızla sıvazlayarak eksik olan bölüme uygulayacağız. Dolayısıyla eklem içinde istemediğimiz bir kat oluşması, bir girinti oluşması söz konusu olmayacak. Böylece herhangi bir dikiş materyali de kullanmadan sadece yapıştırıcı kullanarak bu materyali uygulayabileceğiz. Bunun bir ilerisi, yapıştırıcı da kullanmadan materyali koyacağız, kendi kendine defekte yapışacak. Bu ciddi bir gelişme olacak ve hastalar açısından da verimi olacak." ‘Mezenkimal kök hücre’ kıkırdakta da devrede Prof. Dr. IŞık Akgün, diğer bir çalışmanın da hücre ile ilgili olduğunu belirterek, kontrositlerin, çok özel hücre olduğu için yavaş yavaş terk edileceğini, asıl önemli olan hücrenin ise "Mezenkimal kök hücre" olduğunu vurguladı. "Mezenkimal hücre"nin, bütün hücrelerin, dokuların ana hücresi olduğuna işaret eden Akgün, "Bu hücreden yeni bir kıkırdak yapabilirsiniz. Bunun için bazı araştırmalara başladık. Bu hücreyi yağ, adale, kemik iliği, eklem içindeki sıvılardan elde etme şansınız var. Buradan alacağınız mezenkimal hücreler laboratuvarda çoğaltılacak. Daha sonra kişiye özel skafold ile eksik olan bölüme uygulayacağız" diye konuştu. Kıkırdak sorununa ameliyatsız tedavi Bunun bir ileri aşamasının, Japonya gibi bazı ülkelerde uygulanan ameliyat etmeden kıkırdakları tedavi etmek olduğunu dile getiren Akgün, şu bilgileri verdi: "Bu nasıl olacak? Kişilerden iğne biyopsisi ile aldığımız mezenkimal hücreler, laboratuvarlarda çoğaltıldıktan sonra sıvı ortamda bir enjektöre yüklenecek. Enjektördeki hücreleri eklem içine vererek, bu hücrelerin defektli noktaya gitmesi sağlanacak. Bunu sağlamak için Japonya'da bir çalışma var. Hücreleri manyetik alanla yönlendiren çalışmalar var. Dışarıdan bir makine koyuyorlar ve manyetik olarak hücreleri oraya doğru yönlendiriyorlar, aslında ona da hiç ihtiyaç yok. Çünkü mezenkimal hücrelerin özelliği şudur, nerede bir problem varsa bu hücreler oraya gider, sağlam dokuya gitmez. Diz içine verdiyseniz, nerede kıkırdak problemi varsa bu hücreler oraya gidecek ve orada yeni kıkırdak yapmaya başlayacak. Bu geleceğin en büyük çalışması olacak. Bu çalışma bir kaç ülke ile Türkiye'de de var. Ne mutlu bunu Türkiye'de başlatmak üzereyiz." Kireçlenme tarihe karışacak Işık Akgün, mezenkimal hücrenin enjeksiyonla verilmesinin çok önemli bir aşama olacağına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Artık diğer yöntemlerle de tedavi edilemez denilen, halk arasında 'kireçlenme' olarak bilinen hastalığı da tedavi edilebileceğiz. Yani sizin dizleriniz tam deforme olmadıysa, 'O' şeklinde açılmadıysa, çok gecikmediyseniz, başlangıç veya orta dönemde, kalçaya veya ayak bileğine mezenkimal hücreler verilerek tedavi edilecek. Yani artık çok ciddi protez ameliyatları ileri dönemde daha az yapılmaya başlanacak, belki yapılmayacak. Ama bu tip çalışmaların sonuçları bizi daha fazla yönlendirecek. Şu andaki düşünceler bile bizi heyecanlandırıyor. Bu işi başarırsak kişiler gelecekte kıkırdak sorunu olmadan sağlıklı yaşayacak ve eklemlerini istedikleri gibi kullanabilecek." (AA)