Ziyafetlerden, kutlamalardan eksik olmayan geleneksel içkimiz rakı, şimdi de farklı bir biçimde sofralardaki yerini alıyor. İnce tasarımıyla dikkat çeken Aheste adlı koleksiyonda rakı kadehine zarif bir su bardağı eşlik ediyor. Aheste’nin tasarımcısı ve Koleksiyon Tasarım Mobilya’nın kurucusu Faruk Malhan “Rakı bizim toplumumuzdaki insanları bir araya getirir, tek başına rakı içen insan azdır mesela. Bu çok önemli öğeyi, rakı bardağını yeni bir şekilde tasarlamak, sunmak istedim” diyor. Bu koleksiyonun adı neden “Aheste”? Çok hızlı bir yaşam içindeyiz. Rakı sofraları ise aslında hayatın yavaşladığı yerler. Rakının en önemli mezesi ise sohbet. Bu sofralarda hayat yavaşlar, rakı aheste bir şekilde içilir. Bu nedenle tasarladığımız koleksiyona da bu adı verdik. Tasarımı yaparken neleri göz önünde bulundurdunuz? Coğrafyamızın ortak hafızasında, ortak yaşamında çok paylaşılan şeylere el atmaya başladık biz Koleksiyon olarak. Daha önce tasarladığımız çay bardağımız da, şimdi yeni çıkardığımız rakı bardağı da bu nedenle ortaya çıktı. Rakı içmenin, rakı ritüelinin kendisi çalışıldı. Her içkinin her toplumda özel bir yeri vardır. Rakı mesala suyla içilir, su rakıya her zaman eşlik eder. Suyu rakıya karıştırırsınız ya da karıştırmadan, ayrı bardaklardan bir rakı, bir su içersiniz. Dolayısıyla rakı bardağıyla su bardağı hep beraberdir. Burada da biz aslında rakı bardağıyla su bardağının “beraberliğini” tasarladık. İki bardak yan yana durduğunda iç içe giriyorlar sanki... Evet. Bu bir takım. İnsanlar rakı bardağıyla su bardağını birbirine karıştırabiliyor. Karışmasın diye su bardağının tasarımını farklı yaptık. Rakı bardağına yukarı doğru incelen biraz daha erkeksi, su bardağına ise yuvarlak hatlarla daha kadınsı bir duruş verdik. Kadın-erkek gibi bu iki bardak da birbirini tamamlıyor adeta. Eski rakı bardaklarının nesini beğenmediniz? Bu inceliğe ulaşmış bardak sayısı çok az. Rakı içmek için genellikle soda bardakları kullanılır. Biz malzemeyi ve teknolojiyi bir yere çekerek masanın üstüne kaliteyi koyduk. Ayrıca alışılan formların dışında bir formla geldik. Bu bardaklarla masanın üstünde estetik bir görüntü var artık. Tasarımı yaparken nelerden ilham aldınız ya da etkilendiniz? Rakı sofralarındaki ahestelik beni çok etkiledi. Bunun da sembolü kaldırılan kadehler ve kadehin birbirine vurulan dibi. Bardağın kalitesi ise her şeyin önünde. Bu bardakları Paşabahçe’den Denizli’ye giden cam ustaları üflüyor. Bence kaliteli bardaklar, kaliteli mezeyi de getirir. Küresel süreçte bütün toplumlar kendi yörelerinin, tarihlerinin özelliklerinden bir şeyler yitiriyor. Ama yeme-içme kültürü en zor yitirilen şeylerden biri. Türk mutfağı için de bu geçerli. Buradaki önemli karakterlerden biri de rakı. Bu kadar günlük hayatımıza giren bir şey olmasına rağmen rakı günümüzde limonata bardaklarında içiliyor. Ben toplumumuza has bir şey olan rakının altını çizmek, ona özen göstermek istedim. Bir rakı ve su bardağının birlikte fiyatı 14,90 YTL. Setler büyüyüp çeşitlendikçe fiyatlar da artıyor. Bu bardakları tasarlarken özellikle dikkat ettiğiniz birtakım detaylar var mı? Var. Rakı bardağının ince ve parlak bir camdan olmasına özen gösterdik. Rakının beyazlığı pırıl pırıl görülmeli. Ayrıca bardaklarımız kristal. İncecik bir malzemeden üretmiş olmamız da kişinin parmaklarıyla rakıya daha yakın olmasını sağlıyor. Rakı içerken zaman zaman bardağın dibi tokuşturulur. Bu aslında Ömer Hayyam’dan kalan bir şey. İçilen içkinin bütün duyulara hitap etmesi gerekir. Özellikle de göze, buruna ve kulağa. Dolayısıyla ses çok önemli. Bu nedenle bardakların dibi tokuşturulur. Bizim rakı bardağımızın alt kısmında da cam biraz daha geniş ve kalın. Bunu, insanlar bardağı vura vura, rahatlıkla tokuşturabilsinler diye bu şekilde tasarladık. Yani kırılacak diye korkmalarına gerek yok.