Kırım'ın 'Ruslaşma' süreci

Kırım'ın 'Ruslaşma' süreci

Kırım yüzyıllar boyunca Orta Asya’dan göç eden halklara ev sahipliği yaptı. İskitler, Antik Yunan, ardından Romalılar ve Hunlar, Venedikliler, Osmanlılar, Ruslar…Yarımadada hüküm süren büyük devletlerin sadece birkaçı. Kırımlı Tatarlar’ın 15’inci yüzyılda kurduğu Kırım Hanlığı üç yüzyılı aşkın bir süre varlığını sürdürdü. Yarımada Osmanlı hâkimiyeti, kısa süren bağımsızlık ve Rus ilhakının ardından dönemin Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne devredildi.

Yaklaşık iki milyon nüfuslu Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin en büyük iki kenti, başkent Akmescit (Simferopol) ve liman kenti Akyar (Sivastopol). Karadeniz kıyısındaki Yalta kenti de, 1945 yılında İngiliz, Amerikan ve Rus liderler Winston Churchill, Franklin D.Roosevelt ve Josef Stalin'in katıldığı, Avrupa’nın dağılımına yönelik konferansla tarihe geçti.

Rusya'nın nüfus atağı

1774 yılında Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı’dan koparak bağımsız olan Kırım, hemen ardından 1783 yılında Rusya tarafından ilhak edildi. Çariçe Katerina, Kırım’a Rus nüfusu yerleştirdi, Kırımlı Tatarlar ülkenin iç kesimlerine sürüldü.

Ancak Kırımlı Tatarlar için asıl sürgün 1942'de başlayacaktı. 1942’de Alman orduları Sovyetler Birliği’ne bağlı Kırım'a girdiklerinde yaklaşık 20 bin Tatar Ruslara karşı Almanlara destek verdi. Stalin ise bunun intikamını ağır bir şekilde alacaktı. Kırımlı Tatarlar kitleler halinde Orta Asya’ya sürüldü. Tahminlere göre yollarda yaklaşık 200 bin kişi öldü, pek çoğu Türkiye'ye kaçtı. 1944-1979 yılları arasında yarımadada neredeyse Kırımlı Tatar nüfus kalmamıştı. Resmî olarak vatanlarına ancak 1989'da Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından dönebildiler. Günümüzde nüfusun yüzde 10 ila 12’lik kesimini oluşturuyorlar.

Ukrayna'nın Ukraynalı olmayan bölgesi

Kırım Yarımadası, 1954 yılında dönemin Sovyet lideri Nikita Kruşçev tarafından o dönemki Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne devredildi. Kruşçev’in Ukrayna kökenli olması Rusların bu hamleye hep şüpheyle yaklaşmasına neden oldu.

Kırım Özerk Cumhuriyeti, Ukrayna’da Rus kökenli nüfusun büyük çoğunluğu oluşturduğu tek bölge. Daha çarlık döneminde Kırım’a yerleştirilen Rus Karadeniz filosunun 2040’lı yıllara kadar burada kalması da anlaşmalarla garanti altına alınmış durumda.

Kırım’da halk arasında da Sovyet psikolojisi sürüyor. 2008’de yapılan bir kamuoyu yoklaması, Kırım nüfusunun neredeyse yüzde 15’lik bölümünün kendilerini kültürel açıdan ‘Sovyet’ olarak nitelendirdiklerini ortaya koymuştu. Ankete katılanların yarısından çoğu kendini kültürel açıdan Rus olarak görürken, soruya ‘Ukraynalı’ yanıtı verenlerin oranı yüzde 8,3’te kalmıştı.

Kırım Tatarları'na baskı sürüyor

Kırım’da kültürel sınır, uzun dönem Rus ve Ukraynalılar değil, Hristiyan Rus ve Ukraynalılar ile Müslüman Tatarlar arasında çekildi. Kırım halkı içinde 1942 olayları ile ilgili olarak tüm Tatarların Nazi işbirlikçisi olduğunu düşünenlerin sayısı hâlâ oldukça fazla. Son yıllarda çeşitli Rus politikacı ve medyanın, Kırım Tatarları arasında İslamcılar olduğu yönündeki uyarıları da önyargıları güçlendiriyor. Ukrayna yasalarına göre kendilerine ait bir merkez camisi kurma hakları bulunan Tatarlar buna rağmen cami için on yıl mücadele vermek zorunda kaldı ve sonunda 2011 yılında Akmescit'in (Simferopol) kenar mahallelerinden birinde kendilerine arazi tahsis edildi.

Kırım’da Tatarlar ile Rus Kozaklar arasında da sık sık olaylar çıkıyor. Rus milliyetçisi Kozakların bir kısmı izci grupları gibi, bir kısmı ise paramiliter birlikler şeklinde örgütlenmiş durumda.

Yaklaşık 800 kilometre uzaklıktaki Kiev'de Rusya yanlısı Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç protesto hareketiyle devrilirken, Kırım’da Tatarlar sokaklara dökülerek muhalif harekete destek verdi. Sürgünün taze hatırası ve günümüzde Kozaklarla yaşanan sıkıntılar ve dışlanma, Tatarların Ukrayna’daki Batı yanlısı muhalefeti desteklemesine neden oldu. Pek çok Tatar, Batı’daki Ukraynalılardan ne bekleneceğini bilmese de Kırım’ın Rusya’ya bağlanması seçeneğini felaket senaryosu olarak görüyor.