Kirk Hammett: Türkiye Metallica'yı çok iyi tanıyor

Kirk Hammett: Türkiye Metallica'yı çok iyi tanıyor

13 Temmuz'da İTÜ Stadyumu'nda Türk hayranlarıyla buluşmaya hazırlanan Metallica'nın gitaristi Kirk Hammett, "İstanbul bizim için önemli. Bir kere buradaki hayranlarımızı eskiden beri tanıyoruz, ne kadar heyecanlı ve tutkulu olduklarını biliyoruz. Müziğimizi iyi biliyorlar ve bu bizim görmekten hoşnut olduğumuz bir şey. Gerçekten bir şarkı çaldığımızda tepkiden anlarız hemen gerçekten müziğimizi biliyorlar mı yoksa öylesine mi tepki gösteriyorlar. Türkiye bizi çok iyi tanıyor" dedi.

Kirk Hammett, Hamburg'da Milliyet gazetesinden Mehmet Tez'e konuştu.

Mehmet Tez'in Kirk Hammett ile yaptığı söyleşi şöyle:

Sahnede çalacağınız şarkı listesini hayranlara yaptırma fikri nasıl çıktı?

Fikir menajerimizden geldi. Bizim de hoşumuza gitti. Daha önce bu tip şeyler yapanlar oldu ama bugün teknolojiyi kullanarak hayranlarınla daha yakın bir ilişki kurabiliyorsun. Konser günü de telefonlarını kullanarak oyladıkları üç şarkıdan birini o anda çalmamızı sağlıyorlar.

Biz aslında çok daha karanlık, daha önce çalmadığımız, albümlerimizde gölgede kalmış şarkıları bulur çıkarırlar diye düşünüyor, merakla bekliyorduk. Bir de baktık her zaman çaldığımız şeyleri dinlemek istiyorlar. Ülkeden ülkeye bir iki şarkı değişiyor ama liste genellikle aynı.

Hayal kırıklığı var mı?

Hayal kırıklığı denemez. Bu aslında biraz da şunu göstermiş oldu, bugüne kadar yaptığımız listeler doğruymuş demek ki. Ben kendi adıma daha karanlık, daha gizli şarkıları seçmelerini ve bize çaldırmalarını isterdim. Ama eğer birinin en sevdiği şarkı “Enter Sandman” ise tabii ki oyunu ona verecek. Mesela aynı şeyi Led Zeppelin yapsaydı ben “Kashmir”i seçerdim.

Normalde sahnede çalacağınız şarkıları neye göre seçiyorsunuz?

Lars’ın (Ulrich) hayli detaylı bir veri tabanı var. Hangi ülkeye kaçıncı gidişte neleri çalmışız nasıl tepki almışız hepsi kayıtlı. Diyelim ki İstanbul. Üç kez çalmışız, hangi şarkılara yer vermişiz bu sefer neleri koyalım neleri çıkaralım buna bakarız. “Şu şarkıyı en son 1993’te çalmışız bence şimdi tekrar çalalım” bu tip konuşmalar geçer. Daha önce İstanbul’da çalmadığımız şarkılara da öncelik veririz. Kafamız biraz böyle çalışıyor. Ama şu da var, Lars gelir, “Beyler bu akşam nasıl hissediyorsunuz, neler çalalım” diye sorar. Bazen de bu şekilde son 15-20 dakikada her şeye karar veririz. Hangi şarkıyı iyi prova etmişiz, hangisini çalarken kendimizden geçmişiz buna da bakarız.

Çalmayı diğerlerine göre daha fazla sevdiğiniz şarkılar var mı?

Metallica şarkılarının en iyi yanı hiç sıkıcı olmamaları. Her zaman eğlenceli bizim açımızdan ve inan çok fazla detay var. 10 dakikalık blues sololarından oluşan bölümler olmuyor pek bizde. Hızla sonuca giden şarkılar yapıyoruz. Sahnede her zaman eğleniyoruz o yüzden her birini çalarken.

Ne dinliyorsunuz şu ara?

Her şeyi, ama her şeyi. Dün Modern Jazz Quartet dinledim mesela. Dur dün ne dinledim hepsini saymaya çalışayım: The Pink Destroyer, Billie Holiday, Kiss, Portishead, The Police, Lamb of God, Alice Cooper, The Clash. Aslında şu ara en çok bossa nova ve tango’ya merak sarmış durumdayım. Bossa nova çünkü bu müziğin caz açılımlarını ve akor yapısını beğeniyorum. Tango çünkü Buenos Aires’teydik ve orada dinlediğim şeyler çok güzeli derin, karanlık ve hüzünlüydü. Bu beni etkiledi. Melodik, ruhu ve ritmi olan bir müzik.

Hayranlarla ilişkiniz nasıl, bazen grubu sizden fazla sevdiklerini düşünüyor musunuz?

Ben son zamanlarda şöyle bir söylem geliştirdim. “Bu sadece müzik” diyorum. “Yalnızca müzik”. Buna farklı anlamlar yüklemeyelim. Tutkulu olmayı anlıyorum çünkü ben de bazı gruplar, şarkılar için tutkuluyumdur. Bize çok büyük bir duygusallıkla bağlılar, müziğimizle büyüdüler. Şarkılarımız birçok insanın hayatının soundtrack’inde yer alıyor. Ama benim de hayatımın soundtrack’inde yer alıyor.

 

 İstanbul konserleri hakkında ne hatırlıyorsunuz?

Son seferde beni en çok şaşırtan, çevre ülkelerden ne kadar fazla insanın İstanbul’a geldiğiydi. İran, Irak, Lübnan, Suriye, Ürdün... Bütün bu ülkelere gidemedik ama oralarda hayranlarımız olduğunu biliyoruz. Neden gitmediniz derseniz, çok açık. Buraları çoğunlukla özellikle de Batılılar için tehlikeli yerler ve altyapıları yok. İstanbul bizim için önemli. Bir kere buradaki hayranlarımızı eskiden beri tanıyoruz, ne kadar heyecanlı ve tutkulu olduklarını biliyoruz. Müziğimizi iyi biliyorlar ve bu bizim görmekten hoşnut olduğumuz bir şey. Gerçekten bir şarkı çaldığımızda tepkiden anlarız hemen gerçekten müziğimizi biliyorlar mı yoksa öylesine mi tepki gösteriyorlar. Türkiye bizi çok iyi tanıyor. Üstelik bütün gidemediğimiz ülkelerin insanları da bizi görmeye İstanbul’a geliyor. Adeta bu bölgedeki merkez üssümüz İstanbul. Bu bizim için İstanbul konserlerini özel yapıyor.

Bu defa karımla birlikte daha uzun kalmayı planlıyoruz. İkimiz de Kapadokya’yı görmeyi ve güney sahillerine inmeyi istiyoruz.

Mavi yolculuk var mı?

Aslında bir arkadaşım, kendisi bir prens, beni davet etti. Dört beş gün bir gezinti yapmayı düşünüyoruz karımla beraber. Bakalım göreceğiz.

Denizi ve su sporlarını seviyorsunuz, sörf yaptığınıza göre?

Tam su insanıyım. Babamın teknesinde büyüdüm.

30 yıldır birlikte çalıyorsunuz, sahne performansı açısından neler iyiye gitti, neler kötüye gitti?

Kendimizi hep geliştiriyoruz. Zaman içinde çok iyi çalmaya başladığımızı söyleyebilirim. Şu anda her zamankinden daha iyiyiz. Yıllar geçse de motivasyonumuzu ve yeni şeyler öğrenmedeki açlığımızı koruyoruz. Bu gruba da yansıyor. Bir bakıyorsun 25 yıl geçmiş, “Vay be diyorsun” ama bu bizi oyundan düşürmüyor. Bütün bu yıllardan sonra kendimize karşı daha adiliz.

Sıkça turneye çıkıyorsunuz. Aileniz size eşlik ediyor mu?

Karımla birlikteyim şu anda. Çocuklar da bizleydi ama bu hafta onlara dadıları bakıyor.

Turnede olmanızı nasıl karşılıyorlar?

Henüz 5 ve 7 yaşındalar ama alıştılar. Genellikle iki haftadan uzun süre evden uzak kalmıyoruz. Böyle bir kuralımız var. Her iki haftada bir ara veriyoruz. Önemli olan şu, benim onları sevdiğimi biliyorlar. Nerede olursam olayım. “Baba ne kadar uzakta olursa olsun sizi seviyor”.

Baba olmak sizi nasıl değiştirdi?

Müziğe daha az zaman ayırabiliyorum çünkü evde iki canavar var. Aslında onlar sayesinde artık zamanımı daha iyi programlayabiliyorum. 

Yeni şarkılarınız ve yeni albüm hakkında ne söyleyebilirsiniz?

 

Çok şey değil. Çok erken. Bu turnede yeni bir şarkı çalıyoruz, “Lord of Summer”. Ama devamı henüz yok. Yeni bir albüm fikri ancak “Death Magnetic” (2008) tamamen geride kaldığında gündeme gelir. Bunun ne zaman olacağını bilemiyorum.

“Lord Of Summer” hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bence harika bir şarkı. Ama bunun ucu bir albüme doğru gider mi göreceğiz. Her halükârda daha iyi on iki şarkı daha yazmamız lazım.