Türkiye, 2016'da yaz-kış saati uygulamasını kaldırdı ve saat dilimini sabitledi. Ancak sabitlerken bulunduğu meridyenlerdeki kış saatini değil, geçici olarak kullandığı yaz saatini tercih etti.
Bu yüzden kış günlerinde gün ışığı azalırken tartışmalar büyümeye devam ediyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun sabit saat uygulamasından vazgeçilmesi çağrısına cevaben 6 milyar TL tasarruf sağlandığı açıklamasından sonra konu tekrar gündeme geldi.
Cambridge Üniversitesi'nden Dr. Sinan Küfeoğlu, 2012-2020 arasındaki elektrik tüketimi, elektrik fiyatları ve meteorolojik gerçek verileri kullanarak bir bilimsel makale yayımladı.
Araştırmaya göre, sabit yaz saati uygulamasının elektrik tüketimi üzerinde gözlemlenebilir veya ölçümlenebilir bir etkisi yok.
Küfeoğlu, araştırmasını şu şekilde özetliyor:
''Türkiye son 5 yıldır uyguladığı sabit saatle, doğal bir deney ortamı sunduğu için tüm dünyaya eşi bulunmaz bir fırsat sundu. Bizim araştırmamız, bu alanda gerçekleşmiş, tarihsel verilerle yapılmış ilk araştırma. Daha önceki araştırmalar, simülasyonlarla yapılmıştı. Başka ülkeler konuyu değerlendirirken bu araştırmadan faydalanabilecekler.''
''Örneğin, Türkiye örneğinden yola çıkarak, ABD, Hindistan gibi ekvatora nispeten daha yakın ülkelerde yaz-kış saati uygulamasının pek bir etkisi olmayacağını varsayabiliriz.
"Ancak, İngiltere, Almanya gibi daha kuzeydeki ülkelerde yaz-kış saatleri arasında uçurum artıyor. Dolayısıyla bu ülkelerde yaz-kış saati uygulaması enerji tasarrufu sağlayabilir.''
Bakan Fatih Dönmez'in açıklaması sonrasında görüştüğümüz Dr. Küfeoğlu, iddiaların bilimsel temellere dayanmadığı için güvenilir olmadığını söylüyor:
''Bahsedilen İTÜ raporuna zaten hala erişemiyoruz. Erişecek olsak bile bir raporun varolması o konunun bilimsel açıklığa kavuştuğu anlamına gelmez. İstenilen konuda, istenilen neticede herhangi bir rapor yazılabilir.
"Bir raporun muteber olması için, hakemli ve saygın bir dergide, hakem incelemesinden geçtikten sonra (peer-reviewed) makale olarak yayınlanması lazım. Elektrik Mühendisleri Odası'nın israf iddiasını dayandırdığı rapor da aynı şekilde. O da bilimsel bir çalışma değil.
"'Tasarruf yapıyoruz diyen de israf yapıyoruz' diyen de bilimsel olarak saygın çalışmalar değil."
Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, İstanbul Teknik Üniversitesi'nin raporuna dayanak elektrik tasarrufu amacıyla bu uygulamaya geçildiğini açıklamıştı.
Ancak bu rapora kamuoyu erişiminin olmaması eleştirilmiş, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası ise kararın israfa yol açtığını iddia etmişti.
Türkiye'nin yaz saatine sabitlenmesinin sebepleri hala tam olarak net değil.
BBC Türkçe, İstanbul Teknik Üniversitesi'ne ilgili raporu paylaşmaları talebinde bulundu.
Kimliğinin açıklanmasını istemeyen öğretim üyesi, rapora sahip olmadıklarını, raporun Enerji Bakanlığı'nda olduğunu söyledi.
İTÜ'deki öğretim görevlisi, 24-26 Ekim 2016 tarihlerinde düzenlenen 10. Uluslararası Temiz Enerji Sempozyumu'na dair bildiriler kitabını paylaştı.
Paylaşılan bildiride, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği bölümünden Nida Doğan, Ömer Akbal ve Ahmet Duran Şahin imzalı 'Kış Saati Uygulaması/Yaz Saati Uygulaması Elektrik Tüketimlerinin Belirlenmesi için Geliştirilen Saat Değişikliği ve Uygulamaları' başlıklı makalesinde konuya dair şu sonuç yer alıyor:
"Bütün iller için farklı yaklaşımlarla hesaplamalar yapılmış ve sonuçta kış saati uygulaması sürecinden dolayı %5,4-7,3 arasında ilave elektrik tüketimleri gerçekleşmektedir. Bu ilave elektrik tüketiminden kurtulmak için yaz saati uygulaması sürecinin bütün yıla yayılması gerekmektedir."
Enerji Bakanlığı'nın 5 yılda elektrikte 6,82 milyar kilovatsaat tasarruf sağlandığını ve bunun parasal karşılığının 6 milyar lira olduğu açıklamasının buna dayanıp dayanmadığı net değil.
Konu ile ilgili sorularımızı ilettiğimiz Enerji Bakanlığı'ndan yanıt alamadık.
Dr. Küfeoğlu, kalıcı yaz saati uygulamasının israf veya tasarrufu etkilemediği için, karar vericilerin konuyu sosyal ve psikolojik etkilerle değerlendirmesi gerektiğini vurguluyor.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz psikiyatrist Uzman Doktor Arzu Erkan Yüce, biyolojik saatin insan sağlığı açısından öneminin altını çiziyor:
''Sirkadiyen ritmimizi düzenleyen biyolojik saatimizin, ruh ve beden sağlığımız üzerinde büyük etkisi vardır. Beden, gece karanlıkta uyku mesajı alır. Sabah uyanınca bu uyku mesajını alarak güne başlamak çok zorlayıcı olabilir ve pek çok rahatsızlığa zemin hazırlayabilir.
"Ayrıca, karanlıkta insanın güvenlik algısı düşük olur. İşte bu sebeple, gece dışarı çıkmak birçok kişiye tehlikeli gelebilir. Sabah saatlerinde henüz hava karanlıkken dışarıda olma mecburiyeti, özellikle kadın ve çocuklara endişe kaynağı olabilir.
"Bedensel ihtiyaçların ve tıbbın işaret ettiği şekilde, kış aylarında da sabahın aydınlık olduğu şekilde bir saat ayarlaması önemli."
Kış ve yaz saati uygulaması, sadece Türkiye'de değil, dünyada da sorgulanıyor.
Rusya, Türkiye ve İzlanda gibi ülkelerin ardından Avrupa Birliği de yaz saati uygulamasından vazgeçeceğini duyurdu.
Vazgeçme sebeplerinden en önemlisi, uygulamanın çıkış sebebi olan 'gün ışığından daha fazla faydalanarak enerji tasarrufu' tezinin netliğini kaybetmesi.
Aydınlatma maliyetleri, 20. yüzyıl başında en önemli harcamalardan biriyken günümüzde ışıktan bağımsız sanayi, iklimlendirme gibi enerji tüketimlerine göre geride.
Ülkeler, bulundukları enlem ve boylamlara, ekonomik, sosyal ve kültürel önceliklerine göre yaz veya kış saatini seçip sabitliyorlar.
Türkiye'nin aksine, saat ayarlamasını rafa kaldıran ya da kaldırmayı düşünen birçok ülkenin doğusu ile batısı arasında bu kadar fark yok. Saat farkı olan ülkelerde ise birden fazla zaman dilimi var.
Türkiye nüfusunun çoğunluğu batıda yaşarken, saatleri doğu meridyenine göre ayarlı.
Bu sebeple kış aylarında Türkiye'nin doğusundaki illerde saat 7 civarında doğan güneş, İstanbul'da saat 8'de doğuyor.
İstanbul'da sabah trafiğinde yola erken çıkmak gerektiği de hesaba katılınca milyonlarca kişi gün doğmadan yolculuk ediyor.
Özellikle, karanlıkta uyanmak, hatta derse girmek zorunda kalan okul çağındaki çocuk ve gençlerin üzerindeki psikolojik etkiler konusunda uzmanlar endişeli.
Saatleri ayarlama fikri ilk kez, Amerikalı mucit Benjamin Franklin tarafından Paris'te yaşadığı dönemde ortaya atıldı. Hedef gün ışığından daha fazla yararlanmaktı.
Yazın tüm Parisliler güneşle birlikte uyanırlarsa, mum ışığı yerine güneş ışığı kullanacaklar, böylece yılda 30 bin ton mum tasarrufu sağlanacaktı.
Fikrin çeşitli ülkelerde hayata geçmesi ise 19. yüzyıl sonlarında oldu, Yeni Zelandalı George Hudson'ın girişimiyle uygulanmaya başlayan yöntem 20. yüzyılda tüm dünyaya yayıldı.
Sonbaharda saatleri geri, ilkbaharda ise ileri alarak hem enerji tasarrufu sağlamak hem de sabahın erken saatlerinin gün ışığından faydalanarak yapılan tarım, hayvancılık gibi iş kollarında verimlilik hedefleniyordu.