-Kışanak: MGK'daki konuşmalar açıklansın TBMM (A.A) - 07.02.2012 - BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, 34 kişinin öldüğü Irak sınırında yaşanan olay günü toplanan MGK'daki konuşmaların kamuoyuna açıklanmasını istedi. Kışanak, patisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Uludere'de 40 gündür hala ne olduğunun anlaşılamadığını söyledi. ''Savaş uçaklarına kim emir verebiliyor? Bomba yağdırılmasına kim karar veriyor? Yabancı bir devlet mi bu emri verdi bulup çıkaramıyorlar?'' diyen Kışanak, ''Açık ve aleni bir durumla karşı karşıyayız. Bu ülkede Başbakan, Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı emir ve komutasında olan savaş uçakları insanları bombalayıp paramparça etti'' diye konuştu. Başbakan'ın Suriye'deki katliamla, Filistin'deki insanlık dramıyla ilgilendiğini, bunların da herkesin sorunu olduğunu ancak ''Uludere'deki olayı ağzına almadığını, alamadığını'' savundu. TBMM İnsan Hakları Komisyonunun Uludere'de inceleme yaptığını anımsatan Kışanak, ''Askeri ve sivil yerel yetkililerin açıklamalarından anlıyoruz ki; bu bombardımanın gerçekleşmesinde yerel güçlerin, yerel karar vericilerin dahli ve etkisi olmamıştır. Açıklamalar, talimatın Ankara'dan verildiğini gösteriyor'' dedi. Kışanak, şunları kaydetti: ''Bu konuda karar verebilecek makamlar bellidir. Bu talimatı ya Başbakan ya Genelkurmay Başkanı ya da ikisi birlikte verdi. Bunu kamuoyuna açıkça söylemeliler. Heronların uçmasına kim karar verdi? Görüntüler hangi merkezlere aktarıldı, kimler izledi, değerlendirmeyi kimler yaptı? İstihbarat raporları gerçek mi? Bilgi ve belgeleri kamuoyuna açıkça izah edin, anlatın. Böyle bir katliamı gizlilik perdesi arkasında soruşturuyormuş gibi yapıp gerçeğin üstünü örtemeye çalışmayın. Bu sorulara açıkça yanıt verilmediği sürece katliamın sorumluluğu siyasi iktidarın sorumluğu olarak doğrudan anılacaktır.'' Daha kimsenin görevden alınmadığını, soruşturmanın doğru yürüyeceğini kimin garanti altına alabileceğini soran Kışanak, ''(Üç paşayı güdemiyorsunuz) dedik diye birilerinin zoruna gitti. Bu sorunun muhatabı sesini çıkarmadı, birileri üstüne alındı. Onlar katliamcı sıfatıyla yargılansınlar, ben de katliamcılara hakaret etmek sıfatıyla yargılanmaktan gurur duyarım'' dedi. -''Özgürlülerimizi yaşamaya kararlıyız''- KCK operasyonlarıyla tutsak edilmeye çalışılan şeyin ''halkın iradesi'' olduğunu savunan Gültan Kışanak, ''Bizi cezaevine koyabilirsiniz ama bir halkın özgürlük sevdasını, iradesini, hak ve özgürlük arayışını hapsedemezsiniz. Buna gücünüz yetmeyecek'' dedi. Tutuklamaların, askeri ve siyasi operasyonların ''Kürtleri taleplerinden vazgeçirmek üzere yapıldığını'' öne süren Kışanak, ''Bu zihniyeti değiştirinceye kadar dilimize, kültürümüze, kimliğimize daha fazla sahip çıkacağız. Kürtçe gibi kadim, tarihe mal olmuş, edebi eserler vermiş bir dili asimile etme şansınız yok'' diye konuştu. Birilerinin özgürlüklerle ilgili ''dağa, taşa, ovalara sormaya davet ettiğini'' ifade eden Kışanak, ''Biz diyoruz ki gelin halka soralım. Dili olan, konuşan, politika üreten, çözüm üreten insanlar var. Ana dilde eğitimi Kürt halkına soralım. Hemen yarın Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı coğrafyada sandık koyalım, 'ana dilde eğitim sizin ihtiyacınız mıdır, ana dilde eğitim istiyor musunuz?' diye soralım. Soracak bir yer arıyorlarsa dağa taşa başlarını vurmasınlar.'' Kışanak, sözlerini Oran Veli'nin ''bedava'' şiirini okuyarak bitirdi. -''Köylüler son derece öfkeli''- Öte yandan, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi, BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, grup toplantısı öncesinde Uludere'de yaptıkları incelemeyle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gerek köylüler ve gerekse askeri ve mülki yetkililerin; olayın yerel olmadığını, ''Ankara'dan yönlendirilen bir hava saldırısına maruz kaldıklarını'' söylediklerini aktaran Kürkçü, ''Köylüler son derece öfkeliler. Kendilerinin sadece bir katliama uğratıldıklarını değil aynı zamanda hakarete uğradıklarını düşünüyorlar. Suçluların bir an önce ortaya çıkarılması ve cezalandırılması, değilse köyü ve ülkeyi terk etmekte haklı olduklarını düşünüyorlar'' dedi.