BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, en kısa zamanda BDP'den bir heyetin İmralı'ya gideceğini, çalışmaların sürdüğünü belirterek, ''Teknik şeylerle ilgilenmek çok önemli değil. Başvuru gece de gündüz de yapılır hiç sorun değil'' dedi.
Kışanak, partisinin grup toplantısındaki konuşmasına, 21 Şubat'ın Uluslararası Anadil Günü olduğunu anımsatarak, Kürtçenin lehçeleri ile Hemşince, Lazca ve Ermenice ''Ana dilim, kimliğimdir'' sözleriyle başladı.
Ülkede hala ''Ana dil bölücülüktür'' diyen zihniyet olduğunu savunan Kışanak, ''Dünyada 7 bin ana dil, sadece 195 devlet var. Demek ki dil ile devlet arasında hiçbir bağlantı yoktur'' ifadesini kullandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''ana dilde eğitim böler'' diye bir cümle sarf edebildiğini dile getiren Kışanak, ''Üstelik kendi ana dili Zazaca olan, ana dili yok olmaya yüz tutmuş biri olarak bunu söylemiştir'' diye konuştu.
''Ne kadar devlet varsa o kadar dil olsun'' anlayışının, soykırım dili ve toplumu katletmek olduğunu öne süren Kışanak, ana dilde eğitim hakkının yasal güvence altına alınması gerektiğini savundu. Halkın Demokratik Kongresi (HDK) üyelerinin Karadeniz gezisi organize ettiğini anımsatan Kışanak, programın ikinci durağı Sinop'ta tam bir provokatif durumun içinde kalındığını kaydetti. Kışanak, sözlerini şöyle sürdürdü:'
'Bu program üç aydır kararlaştırılan program. İçişleri Bakanı'na bilgi verilmiştir, gün gün, tarih tarih programlar bildirilmiştir ve gerekli tedbirlerin alınması istenmiştir. Ancak Sinop'ta karşılaşılan durum, sorumlu olan kimsenin görevini yapmadığının açık tablosudur.
Sinop'un CHP'li Belediye Başkanı açıkça kışkırtıcı beyanlarda bulunmuştur ve CHP'den bu belediye başkanına bir uyarı gelmemiştir. Sinop'ta dün yaşanan çirkin tezgahlardan sonra da hala CHP'den böyle bir ses çıkmamıştır. Bu manidar durumu, CHP'nin sosyal demokrat parti olduğu zannedenlerin dikkatine sunuyoruz. Eğer demokratik siyaseti, görüşlerini her yerde anlatma hakkını bile savunamıyorsanız, size sosyal demokrat falan denilemez.
Sinop Valisi'nin o gün kentte bulunmaması, olası provokasyonlar konusunda sorumluluktan kaçma yaklaşımıdır. Kimse sorumluluğundan kaçamaz. En kritik gününüzde kentinizde olacaksınız, gelişmeleri kontrol edeceksiniz.
Gün boyunca İçişleri Bakanlığı nezdinde temaslarımız devam etti. 'Gereğini yapacağız' dendi ama Sinop'ta gerekli tedbir alınmamıştır, geç kalınmıştır. Gün boyunca orada kışkırtılmış, organize edilmiş, belli merkezler tarafından yönetilen bir küçük grubun yaptıklarıyla, sanki Karadeniz halkı barışa karşıymış gibi bir algı yaratılmıştır. Tam bir linç girişimidir, asla kabul edilemez, şiddetle kınıyoruz ama asıl hakaret Karadeniz halkına yapılmıştır. Biz biliyoruz ki Karadeniz halkı demokrasiyi, barışı isteyen bir halktır. Kışkırtılmış, provoke edilmiş bir grup, Karadeniz halkıymış gibi topluma lanse edilemez. Biz Karadeniz halkından da bu görüşü dillendirmelerini, demokratik siyaseti savunan sözleri duymak istiyoruz. Bundan sonra provokatif eylemleri engellemek istiyorlarsa görüntüleri iyi tahlil etsinler, içlerinden belki Ogün Samast'lar da çıkabilir.''
İmralı ile başlatılan görüşmeleri kıymetli, önemli bulduklarını ve BDP olarak bu görüşmelerin arkasında olduklarını, desteklediklerini söyleyen Kışanak, ''BDP'den bir heyetin İmralı'ya gitmesi tabii ki sürecin demokratik zeminde güçlü bir şekilde yürütülmesine katkı sunacaktır. Bu konuda parti olarak pozitif tutum içerisindeyiz. En kısa zamanda partimizden bir heyet İmralı'ya gidecektir, çalışmalarımız sürüyor'' dedi. 15 Şubat'ın Öcalan'ın ''uluslararası bir komployla yakalanmasının'' yıl dönümü olduğunu anımsatan Kışanak, ''Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması lazım. Yoksa birileri dönüp dolaşıp bu komployu güncelleme arayışı içinde oluyorlar'' diye konuştu. Paris'te üç PKK'lı kadının öldürülmesiyle ilgili ortada henüz yeterli, tatmin edici soruşturma olmadığını dile getiren Kışanak, ''Beklentilerimize yanıt bulamadık. Fransa birinci derecede sorumludur ama bu cinayet Türkiye'den bağımsız olarak yapılmamıştır. Türkiye'nin de bu cinayeti aydınlatma sorumluğu vardır. Başbakan'a Ömer Güney'in kim olduğu ve bağlantılarıyla ilgili bilgi gitmiş. Bu bilgiyi kamuyla ve Fransa ile paylaşmalılar. Ucu nereye giderse gitsin açığa çıkartılmalıdır'' diye konuştu. Bugün kamu çalışanlarına yönelik yapılan operasyonları kınadıklarını ifade eden Kışanak, ''Bu operasyonlar asla kabul edilemez. operasyonları, yasa dışı örgüt adı altında yapıyormuş gibi gösterip, meşrulaştıramazsınız'' dedi. KCK ana davasında Diyarbakır'da 10 kişinin serbest bırakıldığını ve buruk bir sevinç yaşadıklarını söyleyen Kışanak, ''On binlerce arkadaşımız tutuklu. 4. yargı paketini doğru düzgün çıkartalım, bu hukuk garabetini ortadan kaldıralım'' ifadesini kullandı.
Kışanak, Terörle Mücadele Kanunu'nun tamamının kaldırılmasını isteyerek, gerekli düzenlemelerin TCK'da da bulunduğunu öne sürdü. Diyarbakır'da Şahin Öner'in ölümüyle ilgili vali ve emniyet müdürünün görevden alınması gerektiğini savunan Kışanak, İnsan Hakları Uludere Alt Komisyonu'nun raporunu tamamlamamasını da eleştirdi. Toplantının ardından İmralı'ya gidecek heyetle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kışanak, ''Bu konuda çalışmamız devam ediyor. Teknik şeylerle ilgilenmek çok önemli değil. Başvuru gece de gündüz de yapılır hiç sorun değil'' dedi.
Partide hiçbir zaman isim krizi olmadığını dile getiren Kışanak, ''Gidecek heyete partimiz karar verecek, Adalet Bakanı da izin verecek. Biz bu süreci sorunsuz ve sıkıntısız aşmak istiyoruz'' diye konuştu.