HÜLYA KARABAĞLI / T24 ANKARATBMM, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından sorgulandığı ve JİTEM tarafından öldürüldüğü iddia edilen kızı için kendi deyimiyle, “19 yıl dört ay 20 gündür ağlıyorum” diyen acılı baba Hıdır Öztürk’le buluşuyor. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan ‘Terörden Kaynaklı Yaşam Hakkı İhlalleri’ Alt Komisyonu yarın 17 yaşındaki kızı Ayten Öztürk ’ü işkenceden tanınmaz halde bulan Hıdır Öztürk’ü dinleyecek. “Gözleri oyulan, kulakları kesilen” kızını anlatırken sicim gibi gözyaşı döken Hıdır Öztürk, “Bir vatandaş olarak devletime, başbakanıma, bakanlarıma vicdanlarına sesleniyorum. Bundan sonra babalar, analar ağlamasın. Mehmet Ağar Tansu Çiller sorgulansın. JİTEM tarafından işlenen faili meçhul cinayetler açığa çıkarılsın”.
Meclis İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde kurulan terörden kaynaklı yaşam hakkı ihlalleri alt komisyonu, Abdülkadir Aygan’ın itiraflarında yer verdiği Ayten Öztürk cinayetini babası Hıdır Öztürk’ün ağzından dinleyecek. Babanın ‘yeşil’ ile karşılaşması, kazının kaçırılmadan önce Tunceli Jandarma Alay Komutanlığı’na çağrılmalarını ve Ayten Öztürk’ün fabrika çıkışından sonraki nasıl kaçırıldığını anlatacak.
Jandarma alay komutanı : Kızlarını getir göreyim
Acılı baba T24’e, 19 yıl öncesini hiç kapanmayan yürek yarasıyla anlattı. Kızı Ayten Öztürk’ün Tunceli Gıda Fabrikası’nda çalıştığını söyleyen Öztürk, “Hiçbir siyasi örgütle ilişkisi yoktu. Gariban temiz kalpli, insanları seven bir kişiliği var”. Kızının kaçırılmasından önce Tunceli Jandarma Alay Komutanlığı’nın kendisini makamına çağırdığını, ‘Kaç çocuğun var’, ‘Nerede görevliler’, ‘Onları görmek istiyorum’ dediğini anlatan Hıdır Öztürk, “ Onları görmek istediğini söyledikten sonra bana ‘Kızlarından biri dağa gidecek’ dedi. Ben de ‘kızlarım devlet kurumlarında çalışıyor’ dedim. Öyle bir şey yok dedim”.“Öyleyse, o zaman kızlarını getir göreyim” dedi. Ben de birkaç gün sonra üç kızımı alıp alay komutanına gittik. Kızlarıma, ‘nerede çalışıyorsunuz’ gibi sorular sordu.
‘Mahmut Bey ifade ve adresi alsın’
Alay komutanın bu sorgulamasından sonra binanın alt katına indirildiklerini ve kızlarının bir odaya alındığını anlatan Hıdır Öztürk, “Kızlarımı odaya aldılar. O’nu ‘Mahmut Bey’e gönderindedikten sonra sakallı ve sivil giyimli birisiyle görüştürülerek ifade ve adresimizi aldıktan sonra bizi serbest bıraktılar”.
O dönem devlet memuru olarak çalıştığını anlatan Öztürk, bu görüşmeden sonra 27 Temmuz 992 tarihinde kızının fabrika çıkışı saatinde komşusuna oturmaya giderken kaçırıldığını, “Saat 17.30’de beyaz bir araçla bilinmeyen kişilerce kaçırıldı” diye anlatıyor.
15 gün sonra cesedi mezarlıkta
Kaçırıldıktan sonra kızı Ayten’in 15 gün sonra mezarlıkta bulunduğunu anlatan Öztürk, “Elazığ asri mezarlık civarında küçük bir çoban tarafından bulunuyor. Muhtara, ondan de yetkililere haber verilerek Elazığ Devlet hastanesi morguna kaldırılıyor”.
‘Kızımın gözleri oyulmuş kulakları kesilmişti’
Hastaneden cenazeyi tespit için aradıklarını anlatan Öztürk, “Hastaneye akın ettik. Cesedi tanınmaz bir halde olduğu için çok zorlandık. Çünkü, her türlü vahşice işkence yapılmıştı. Budurum karşısında 20 yıla yakın bu acıyı kalbimde ve yüreğimde taşımaktayım”.
Annesi ayağındaki benden emin olamadı
“Bu esnada tanıyamadık. Annesi ayağındaki benden, dişini dolduran eniştemiz bile emin olamadı. Annesi, ‘bu kızım olamaz’ dedi. bir yandan feryat ediyor bir taraftan da, ‘kızım ne yaptı’ diye ağlıyordu. Dışarı çıkarken çok miktarda sivil polis vardı. Anası, ‘bu kızım olamaz’ derken bir polis, ‘O sizin kızınız. Sana benziyor’ dedi. Diğer kızlarım hemen polislere dönerek, ‘sen yapmışsın o zaman’ diye yanıt verdi”.
‘İkna olmamız için eşyalarını getirdiler’
“Tartışma sürerken ikna olmamız için kızımın özel giysilerini, kolye, yüzük, saç tokası ve eteğini verdiler. 19 yıl dört ay 20 gündür hep ağlayan, sızlayan, ciğeri parçalanmış bir babayım. Her gün sel gibi gözyaşı döktüm. Cesedin parçalanmış hali, gözleri çıkarılmış, kulakları kesilmiş bir genç kızın babası olarak ağlıyorum”.
‘Aygan’ın itirafında kızım var’
Basının kızının öldürülmesini gündeme taşımasına rağmen, ‘devlet hep seyirci kaldı’ diyen Hıdır Öztürk, JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan’ın anlattıklarına dikkat çekti ve “ JİTEM elemanı AbdüllkadirAygan tarafından yapılan açıklamada, ‘JİTEM’in Diyarbakır binalarında Ayten Öztürk’ü ün tutulduğu hücrede gördüğünü, Yeşil ve ekibi tarafından hücreden alınıp götürüldüğüne dair açıklama yaptı”.
‘1992 yılında devlet baskısı altındaydık’
“1992’de Devlet baskısı altındaydık” diyen Öztürk, “Telefonlarımız dinleniyordu. 10 Ağustos 1992’den itibaren bir yere ayak atamaz hale geldik. Hemşire olan Kızım Kars’a, Köy Hizmetlerinden çalışan kızım Çankırı’ya sürgün edildi. İzmir ZiraatFakültesi ikinci sınıf öğrencisi oğlum polis baskısına dayanamayarak okulu zorunlu olarak bıraktı. Yurtdışına gitti”.
‘Devletime, başbakanıma, bakanlarıma ve vicdanlarına sesleniyorum’
Bir vatandaş olarak devletime, başbakanıma, bakanlarıma, vicdanlarına sesleniyorum. Bundan sonra babalar analar ağlamasın. JİTEM tarafından işlenen faili meçhul cinayetler açığa çıkarılsın.
Mehmet ağar, Tansu çiller, Jitem kurucuları sorgulansın”.