Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, sosyal medyada plazma bağışı için ödül mesajlarına dikkat çekerek, "Kızılay, donör olabilecek bütün vatandaşlarımızla doğrudan iletişim kuruyor zaten. Hiçbir özel hastane ya da hasta yakını, plazma bağışında bulunacak kişiler için para ya da ödül vaadiyle çağrı yapmamalı. Bu hem etik değil, hem de müeyyidesi var. Lütfen vatandaşlarımız böyle şeylere tevessül etmesin. Zaten birinci dereceden yakını değilse bağışçı ve hasta kesinlikle bir araya gelmemeli ve bu süreç anonim bir şekilde yürütülmeli" dedi.
Koronavirüsle mücadelede plazma antikor tedavisi başladığından beri hastası için sosyal medya üzerinden plazma bağışçısı arayanların sayısı gittikçe artıyor. Bazı mesajlar ise maddi olarak ödüllendirme vaatleriyle yayılmasının ardından Demirören Haber Ajansı'na açıklamalarda bulunan Türk Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, bu yaklaşımın çok yanlış olduğunu ve hasta yakınları için de mağduriyetlere yol açabileceğini belirtti.
Kınık, "Yoğun bakımlarda Koronavirüs hastası olanların bağışçı arayışında bulunmasını anlayışla karşılıyoruz. Ama zaten o aradıkları donörlerin bilgilerinin tamamı Sağlık Bakanlığımız ve Kızılay'da mevcut. Bakanlığın Medula veritabanı içinde, yani hastane ve hasta bilgi yönetimi sistemlerinde Covid tedavisi görüp taburcu olan hastaların verileri tutuluyor. Bu bilgiler Kızılay'la da paylaşılıyor.
Kızılay, donör olabilecek bütün vatandaşlarımızla doğrudan iletişim kuruyor zaten. Bunların arasından ön eleme ile kriterlere tam olarak uygun hastalar seçiliyor. Yani 18-60 yaş arası, 50 kilo üzeri, bir yıl içerisinde ameliyat geçirmemiş, Hepatit, sifiliz, HIV gibi bulaşıcı hastalıkları taşımayan, kadınsa gebelik geçirmemiş (antikor uyuşmazlığı olabiliyor), kan ve plazma vermeye uygun donörler tespit ediliyor. Süreç anlatılarak plazma bağışı yapmaları konusunda ikna edilmeye çalışılıyor.
Yakında ihtiyaç duyan ve kriterlere uyan hastalarımıza yetecek kadar plazma temin etmiş olacağız ve tüm hastalarımız bundan faydalanacak" dedi.
Şu an bu bağışçı arayışlarının, iyileşen ve plazma bağışçısı olabilecek donör sayısının, bekleyen hastadan az olmasından kaynaklandığına işaret eden Dr. Kınık, "İmmün plazma ya da plazma antikor tedavisi ülkemizde de bütün dünyayla birlikte başlatılan, yıllardır aslında bildiğimiz bir tedavi metodu. Sağlık Bakanlığımızın tedavi algoritmalarını ve toplama kriterlerini belirlemesi, bilim kurulumuzun bu anlamdaki tavsiyeleri çerçevesinde Kızılay'ın eşgüdüm ve koordinasyondan sorumlu bir kurum olarak ilan edilmesinden sonra hasta grubunu bakanlık bizimle paylaştı ve plazmalarını almaya başladık. Bu sayı şu anda ihtiyacı karşılayabilecek durumda değil. Çünkü iyileşen her hasta plazma bağışı yapamıyor. 'Plazma aranıyor' ya da 'Hastamız için plazma bağışçısı arıyoruz' şeklindeki sosyal medya mecralarda yapılan anonslarla ilgili husus, bu süreçteki arz-talep dengesindeki sıkıntıdan kaynaklanıyor. Önümüzdeki günlerde iyileşen sayısı arttıkça bir donörün, üç kez plazma bağışı verebileceğini düşünürsek ve her plazmanın 2 hastaya, dolayısıyla iyileşen bir kişinin 6 hastaya şifa verebileceğini söyleyebiliriz. Bu nedenle önümüzdeki günlerde ihtiyaç duyulan bütün plazmaların hastalarımıza ulaşacağını düşünüyorum" diye konuştu.
Bağış sürecinin Sağlık Bakanlığı'nın yayınladığı genelge çerçevesinde hastalar açısından da aynı düzende işlediğini vurgulayan Dr. Kınık, "Türkiye'de Corona Virüsü hastası tedavi eden bütün kurumlar plazma taleplerini Kızılay'dan yapıyorlar. Ayrıca kendi hastanelerinde plazmaferez üniteleri olan yani plazma alabilecek kapasiteleri bulunan merkezler de gene Kızılay'dan ISBT 128 kodu dediğimiz bir provizyon alarak, kanın güvenli izlenmesine olanak sağlayan bir provizyon bu, bağışçısından kendi plazmaların alıp hastalarında kullanabiliyorlar. İyileşen hasta sayısının artması ile, ki önümüzdeki hafta binleri aşacak, bekleyen bütün hastalarımıza bunları ulaştıracağız" şeklinde konuştu.
Plazma bağışının da tamamen gönüllülük esasıyla işletilen bir süreç olduğunu belirten Kınık, bağışı yapan donör ile hasta arasında herhangi bir ilişki kurulmamasının etik açıdan zorunlu olduğunu söyledi. Kınık, "İlerleyen süreçlerde çok büyük mahsuru olabiliyor bu ilişkinin. Biz özellikle kök hücre bağışında bunu görüyoruz. Sağlık Bakanlığımız ile birlikte TÜRKÖK projesini 5 yıldır işletiyoruz ve 2 sene boyunca bağışçı ile alıcı arasında herhangi bir şekilde iletişim kurulmuyor kök hücre bağışında da örneğin. Plazma bağışının da buna benzer bir şekilde gönüllülük ve dayanışma esası ile yürütülmesi gerekiyor. Yakın zamanda da etkili bir kamu spotu ile Sağlık Bakanlığımızla birlikte Covid-19 tedavisi için plazma bağışını teşvik edeceğiz. Bu çerçevede vatandaşlarımız müsterih olsunlar, çok adil bir bekleme sırası listesi var ve bu çerçevede de uygun donörlerden alınan plazmalar, hastanelerimize ve hastalarımıza iletilmeye başlandı. Bizim şimdiye dek ulaşıp bağışa davet ettiğimiz vatandaşlarımızdan büyük bir kısmı tabii ki veririm, gönüllü olurum diyerek dönüş yaptı. Plazma bağışı, birer hafta arayla üç kez, alınma şekline göre 600 ya da 800'er mililitre şeklinde alınıyor. Donöre herhangi bir şekilde olumsuz bir etkisi de söz konusu değil" diye konuştu.