Gülsen Solaker
Kızılay, web sitesinde kendini "Kâr amacı gütmeyen, yardım hizmetleri karşılıksız olan ve kamu yararına çalışan gönüllü bir kuruluş" olarak tanımlanıyor.
Ancak Kızılay şu anda çadır ve gıda gibi acil yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine hemen ve doğrudan ulaştırmak yerine sattığı için tartışmaların odağında. Kuruluş 6 Şubat depremlerinin ardından bölgede evleri yıkılan ya da büyük hasar olan depremzedelerin kış şartlarında acil çadır ihtiyacı olduğu bir dönemde elindeki bir miktar çadırı bölgeye hemen göndermek yerine sivil bir yardım kuruluşu AHBAP'a sattığı için eleştiriliyor.
Kızılay'ın ayrıca depremzedelere yardım götürmeye çalışan yerli ve yabancı çeşitli sivil toplum kuruluşlarına sattığı malzemeler arasında sadece çadır değil aynı zamanda gıdanın da bulunduğu açıklandı.
1868'te kurulan ve tarihi Cumhuriyet'ten bile eski olan Kızılay'ın afet durumunda elindeki imkanları bölgeye bedelsiz göndermek yerine satması pek çok çevre tarafından eleştirilirken Kızılay'ın bünyesindeki şirketler yoluyla afetin sıcak günlerinde satış yapmasının hem kuruluş felsefesine aykırı hem de ahlaki açıdan yanlış olduğu yorumları yapılıyor.
Dernek statüsünde olan ve İçişleri Bakanlığı'nın denetimine bağlı olan Kızılay şu anda en az 11 şirket, 11 Genel Müdür ve bir CEO ile holdingleşmiş durumda.
Kızılay Tüzüğü'nün 5. maddesinde ise gönüllü hizmet hususuna yer verilerek "Kızılay hizmetlerinde hiçbir şekilde maddi ve manevi çıkar gözetmeyen, gönüllü bir yardım hareketidir" deniliyor.
Kızılay bir devlet kuruluşu değil ve bu nedenle devlet bütçesinden bir pay almıyor. Gelirlerinin tamamı ise bağış, fon ve Atatürk tarafından Kızılay'a verilen maden suyu tesisleri gibi gelir getirici şirket faaliyetlerinden sağlanıyor.
Peki topladığı bağışlarla insanlara yardım ulaştırması gereken Kızılay ne zaman ve neden bir holding haline dönüştü?
DW Türkçe'ye konuşan Kızılay Yönetim Kurulu'nun 2016-2019 dönemi üyesi Sabahattin Tezdiğ, 2019 yılının bir milat olduğunu belirterek kendisinin ve benzer düşünenlerin "holdingleşmeyi" doğru bulmadığı için yönetimden uzaklaştırıldıklarını söylüyor.
Tezdiğ'e göre Kızılay'ın önceliği kendi çadır stoğunu tamamlamak, ancak bunu yaptıktan sonra ise istemeleri durumunda belki başka sivil toplum kuruluşlarına satmak olabileceğini söyleyerek, şu eleştiriyi yöneltiyor:
"Bugün bir afet yaşıyoruz. İnsanlarımız dışarıda iken bunlar paranın hesabını nasıl yapabiliyorlar? Aklım benim ermiyor. Çocuk kumbarasındaki parayı çıkartıp afet bölgesine gönderiyor. Beyefendi ise çadırları (elinde) tutuyor bir müşteri çıksın diye. Böyle şey mi olur? Kızılay'ın asli görevi insan ızdırabını dindirmek ve yaraları sarmaktır."
Kızılay Yatırım Holding bünyesinde halen "Kızılay İçecek, Kızılay Sosyal Danışmanlık, Kızılay Portföy, Kızılay Sağlık, Kızılay Çadır & Tekstil, Kızılay Kültür & Sanat, Kızılay Sistem Yapı, Kızılay Bakım, Kızılay Lojistik" gibi şirketler bulunuyor.
Kızılay'daki şirketleşmenin gerekçesi kuruluş aşamasında "Gelişim açısından kısır döngü içerisinde bulunulması ve katma değer imkânı bulunmaması" olarak gösterilmişti.
Peki iktisadi ve hukuki açıdan durum ne?
İktisatçı Öner Günçavdı, Kızılay'ın her dernek gibi hukuku açıdan iktisadi işletme yani şirket kurmaya izni olabileceğini söyleyerek, ancak buradaki önemli nüansı şöyle aktarıyor:
"Kızılay'dakiler de böyle bir iktisadi işletme kurarak çadır ve benzeri işleri yapan anonim şirketleri buraya bağlamış ve bunlar üzerinden yapmışlar. Ancak bunların Kızılay'ın kuruluş felsefesine uygun şekilde işlemesi ve de o amaçla kurulmaları gerekiyor. O da nedir? Kızılay nihayetinde bu tür afetlerde bedelsiz bir şekilde afet bölgelerine gitmesi, yurt içi ve yurt dışında barınma, gıda ve sağlık yardımlarında bulunması gerekiyor."
Günçavdı, bu amaçla yapılacak harcamaların da kamuoyundan bir şekilde bağış alınarak toplanması gerektiğini belirterek bu tür derneklerin temel problemini yapacakları kamu hizmetinin bedelini bir şekilde karşılayabilmek için kaynak bulmak olarak gösteriyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Anladığım kadarıyla bu son zamanlarda kurumun başına geçenler biraz hinlik yaparak hiç kimsenin bugüne kadar düşünmediği yöntemleri düşünmüşler ve bu kaynakları millete el avuç açmak yerine, ticari bir işletme kurarak kar elde edip bir şekilde finansman ihtiyacını karşılama yoluna gitmişler. Bu hukuki olabilir ama kuruluş amacı itibariyle ahlaki değildir, hatta ahlak dışıdır."
Kızılay'ın afet durumunda bedelsiz yapması gereken hizmetleri "paraya çevirdiğinin" anlaşıldığını ve "krizi fırsat olarak" görmenin derneğin kuruluş amaçlarına ve tüzüğüne aykırı olduğunu vurgulayan Günçavdı, "AHBAP bu çadırları böyle bir afet olmadan satın alsaydı kimse bir şey demeyebilirdi. Ama afet gerçekleşmiş ve Kızılay böyle bir hizmetten kaçınarak ya da bunu fırsat bilerek durumdan kâr çıkartma noktasına gelmiş" diyor.
Bu arada sosyal medyada ve muhalefet partilerinde Kızılay Başkanı Kerem Kınık'ın istifa etmesi gerektiği dillendiriliyor.
Günçavdı, İçişleri Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Dernekler Masası'nın bu konuyu hemen incelemesi gerektiğini belirterek sadece Kınık'ın değil Kızılay Yönetim Kurulu'nun diğer üyelerinin de sorumluluğu bulunduğuna işaret ediyor ve şöyle konuşuyor:
"Yapılan bu işin yanlış olduğunun net bir şekilde hukuk vasıtasıyla ortaya konması lazım. İstifa işin kolay kısmı. İçtihat öyle oluşturmalıyız ki sonraki gelenlere referans olsun."
Öte yandan Kızılay Derneği Genel Başkanı olan Kınık "gönüllü olarak çalıştığı için" herhangi bir maaş almıyor. Ancak Kınık'ın Kızılay bünyesindeki her şirketten ayrı ayrı "huzur hakkı" adı altında önemli miktarda gelir elde ettiği ve bu miktarın aylık en az 200 bin liraya dayandığına ilişkin muhalefetin iddiaları bulunuyor.
Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel, hafta sonu Kızılay'ın depremin ilk günlerinde sanatçı Haluk Levent'in kurucusu olduğu AHBAP Derneği'ne 46 milyon lira tutarında çadır sattığını duyurdu.
Tepkiler üzerine AHBAP haberi doğruladı, Kızılay da eleştirilere karşı yaptığı açıklamada satış işleminin 'afetzedelerin barınma ihtiyacının bir an önce çözülmesi' için yapıldığını, 'çadır üretiminin devamını sağlamak amacıyla da hammadde bedelinin kabul edildiğini' bildirdi.
Kızılay'a tepkiler devam ederken Türk Eczacılar Birliği'nin (TEB) de Kızılay'dan parayla çadır almak zorunda kaldığı öğrenildi. TEB Başkanı Arman Üney, tanesi yaklaşık 140 bin lira fiyatla 76 metrekare büyüklüğünde beş adet çadırı Kızılay'dan satın aldıklarını kaydetti.
Pazartesi sabahı FOX TV'de İlker Karagöz'ün konuğu olan AHBAP Başkanı Haluk Levent de Kızılay'dan depremzedeler için sadece çadır değil gıda da satın aldıklarını söyleyerek "Kızılay kurumunun alt iştiraki olan Kızılay Lojistik A.Ş den 30 bin adet 4 kişilik bir ailenin 3 öğünlük yemeğini karşılayan ve 1 yıl bozulmayan gıda satın aldık" dedi.
Kızılay Başkanı Kerem Kınık ise Kızılay'ın kendisine gelen bağışları ihtiyaç sahiplerine ulaştırdığını söyleyerek, "Kesinlikle satmamaktadır. Basında yer alan konu Kızılay'a sürdürülebilir gelir üreten insani yardım afet alanında uzmanlaşmış şirketlerimizin faaliyetleridir” dedi. Kınık, AHBAP Derneği ile tesis edilen ticari ilişkinin Kızılay Cemiyeti ile değil Kızılay iştiraki olan Kızılay Lojistik Şirketi ile geliştirildiğini kaydetti.
Kahramanmaraş depremlerinin ilk günlerinde arama kurtarma çalışmalarının yetersiz olması nedeniyle AFAD da eleştirilerle karşı karşıya kalmıştı.