Kızılay, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda gözaltına alınan ve hakkında takipsizlik kararı verilen Reza Zarrab'ın adamı Abdullah Happani'nin 55 bin liralık bağışını kabul etti. Sosyal medyada Zarrab’ı eleştiren müdürün işene ise son verdi.
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında gözaltına alınan Reza Zarrab 'ın adamı Happani el konulan 1 milyon TL, 800 bin Euro ve 60 bin dolar ve 2 kilo altını mahkemenin emanetinden almış ve el konulan parası için Happani'ye 55 bin TL de faiz verilmişti. Happani aldığı 55 bin TL faizi Kızılay’a bağışlamıştı. Zarrab 'ın adamının bu bağışını kabul eden Kızılay, sanal alemde aralarında işadamı Reza Zarrab’ı eleştiren karikatürün de olduğu bazı paylaşımlarda bulunan Isparta Kan Bağış Merkezi Müdürü Dr. Şerafettin Kılınçel’i işten attı.
Hürriyet'ten Nurettin Kurturt'un haberine göre kan bağışını yüzde 70 artıran, bölgede sürekli birinci olan ve başarılarıyla yerel gazetelere manşet olan Kılınçel, konuyu yargıya taşıdı.
Yaklaşık 6.5 yıldır Kızılay’da görev yapan emekli yarbay Kılınçel’in sosyal medya hesabını kurumun son bir yıldır takip ettiği de işten atılmasıyla birlikte ortaya çıktı. Kurum, Kılınçel’in paylaştığı bildirimleri liste haline getirerek savunmasını istedi. Kızılay yönetimi, toplam yedi paylaşımda hakaret olduğu sonucuna vardı. Suç unsuru kabul edilen paylaşımlardan üçü, ulusal gazetelerde yayımlanan Kızılay haber; biri karikatür, biri Zaytung haberi, ikisi ise Rıza Zarrab ve Tayyip Erdoğan ile ilgili paylaşım. 22 Aralık 2014 tarihli toplantıda Kılınçel’in işten çıkarılmasına karar veren yönetim, gerekçesini de tutanağa şöyle yazdı: “Paylaşımları incelenmiş olup, adı geçen personelin işlemiş olduğu fiiller, işçinin davranışlarından kaynaklanan iş akdinin geçerli nedenle feshedilmesi hükümlerine denk gelmesi nedeniyle iş akdinin fesih edilmesine karar verilmiştir.”
Kılınçel’in avukatı Hasan Ulvi Öztürk, İş Mahkemesine dava açarak müvekkilinin işe iadesini talep etti. Kendisine telefonla ulaştığımız Dr. Kılınçel, “Yarbay emeklisiyim, paylaşımlar benim şahsi hesabım, kimseye hakaret ve rencide edici bir söz yoktur. Öyle olsa savcılık tarafından zaten hakkımızda soruşturma açılır. Hiç bir mahkeme kararı olmadan bazı işgüzar yöneticiler beni işten attı. Halbuki, en başarılı bölgelerden biriyiz. Kızılay’ın resmi istatistiklerinde kan bağışı açısından Türkiye genelinden üçüncü, bölgede birinciyiz. Bizzat 1989 yılından beri kendim kan veririm. Toplam 51 defa kan verdim, bronz, gümüş ve altın madalya ayrıca plaket aldım. Başarılar dikkate alınmıyor ki, muhalefet yaptığım için beni atmayı kafalarına koymuşlar. Amacım kurumu zedelemek değil. Ben yine kan vereceğim, yine Kızılay’cı olacağım, bunu yapan bir kaç tane işgüzar. Mahkeme sonuçlansın verilen madalyaları iade edeceğim” dedi.
Kılınçel’in avukatı Öztürk dava dilekçesinde, Kızılay’ın “anayasal suç işlediğini” savunarak, “Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebeple olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. Bir kişinin düşünce ve kanaatlerinin, işverenin düşünce ve kanaatlerine uygun olmaması, iş akdinin feshini gerektirmez. Paylaşımlar, gazete ve dergelerden elde edilen alıntılardan ibarettir. Bu paylaşımlarla ilgili bir soruşturma ya da yasaklama söz konus değildir” görüşüne yer verdi.