Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde 2020 yılında yapılan ve Ersin Tatar'ın görevdeki Mustafa Akıncı'yı yenerek Cumhurbaşkanı olduğu seçimlere Türkiye'nin müdahalesine dair iddialar ile ilgili bir rapor hazırlandı.
Raporda Akıncı'yı seçimden çekilmesi için kendini Milli İstihbarat Teşkilatı(MİT) üyesi olarak tanıtan insanların tehdit ettiği ifade ediliyor.
KKTC'nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın oğlu Serdar Denktaş da rapor için yaptığı açıklamada MİT temsilcisi olduğu iddia edilen kişilerin kendisiyle gece yarısı özel bir konutta görüşerek seçimden çekilmesi yönünde telkinde bulunduğunu belirtti.
Akıncı’nın Özel Kalem Müdürü Cenk Gürçağ ve Basın Emekçileri Sendikası Başkanı Ali Kişmir, tehdit içeren mesajları iletmeleri için müşteriye kapatılmış bir mekana götürülüp baskı altına alındıklarını ifade etti.
Araştırmacı Mine Yücel, Akademisyen Abdullah Korkmazhan, İş İnsanı/Aktivist Orhan Erönen, Avukat Mine Atlı ve Uluslararası Danışman Derya Beyatlı tarafından hazırlanan raporun raportörlüğünü Avukat Tacan Reynar yaptı.
Raporu hazırlayan ekip 4’üncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 4’üncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Özel Kalem Müdürü Cenk Gürçağ, 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimine bağımsız olarak katılan DP Milletvekili Serdar Denktaş, Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı ve Milletvekili Tufan Erhürman ve gazeteciler Ali Kişmir, Pınar Barut ve Rasıh Reşat ile görüştü.
Rapor Özgür Gazete ve Gazedda Kıbrıs tarafından yayımlandı.
Dönemin Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Özel Kalem Müdürü Cenk Gürçağ, 6 Ocak 2021’de, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, hukukçular ve araştırmacılardan oluşan ‘Raporluyoruz’ grubuna konuşarak, seçimlere bir ay kala kendini MİT mensubu olarak tanıtan kişilerle yaptığı görüşmenin detaylarını anlattı.
Gürçağ yaptığı açıklamada, Eylül ayı başında Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığı için Türkiye tarafından uygun bulunmamasının ardından, 17 Eylül 2020 tarihinde Ahmet isimli MİT temsilcisi olduğunu söyleyen kişinin kendisini aradığını ve üst düzey amirleriyle görüşme konusunda kendisini davet ettiğini ifade etti. Gürçağ, kendileriyle kamuya açık bir yerde buluşmak istemesi üzerine Girne Archway Restoran’da randevulaştıklarını anlattı.
Gürçağ, anlaştıkları restorana gittiğinde MİT mensubu olduğunu belirten bir kadından toplantının Merit Park Hotel’e alındığını öğrendiğini ifade ederek, gittikleri Merit Park Hotel’deki restoranda, başka müşteri ve masanın olmadığı bir ortamda, kendilerini Ankara’dan gelen MİT Dış Operasyonlar Başkanı Kemal, MİT Yunanistan ve Kıbrıs Bölüm Başkanı Ali ve Uzman Hakan olarak tanıtan kişilerle karşılaştığını söyledi.
Gürçağ’ın ifadelerine göre, kendisinin ‘Neden buradasınız?’ diye sorması üzerine ‘Düşman kapıya dayandı. Bizim burada Türkiye’yi seven, Türkiye’ye ihanet etmeyecek, Türkiye ile işbirliği yapacak kişilerin başta olmasına ihtiyacımız var. Onun için buradayız.’ dediler.
Gürçağ’la görüşmelerinin nedenini de ‘Biz baktık, babanız, amcalarınız hepsi TMT’de hayatlarını tehlikeye atmış, milliyetçi insanlar’ diye açıkladılar.
Gürçağ, Akıncı için ‘Cumhurbaşkanım da savaşta yaralanmış biridir’ dediğini belirterek, bunun üzerine, ‘Bunu bilmiyorduk. Niye söylemiyor? Rumlara şirin görünmek için olmasın? Akıncı’nın zehirli bir dili var’ karşılığını aldığını söyledi.
Gürçağ, MİT görevlisi olduğunu belirten kişilerin, kendisine Akıncı’nın seçimlerden çekilmesi için şunları söylediğini kaydetti:
‘Biz Akıncı’yı orada istemiyoruz. Zaten kazanamayacak. Kazanamaması sağlanacaktır. Kazansa da hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır. Ona yakın olan herkesin aldığı nefese kadar haberimiz vardır. Mustafa Akıncı’ya iletmeni hassaten rica ederim. Adaylıktan çekilmesi başta kendisi için, ailesi için ve yakın çalışanları için en hayırlı olacaktır. Söyle bu akşam Facebook’tan yazsın. Biz en yukarıdan geliyoruz. Hiç kimse ve hiçbir şey Türkiye’nin bekasından önemli değildir’
Gürçağ, ‘Zaten kaybedecekse neden çekilmesini istiyorsunuz?’ sorusuna ise ‘Uğraştırmasın bizi’ yanıtını aldığını aktardı.
Mustafa Akıncı aynı rapordaki ifadelerine göre, Özel Kalem Müdürü Cenk Gürçağ’dan bu yaşananları öğrendikten sonra Büyükelçi’yi makamına çağırdığını, ancak ‘Ankara’nın talimatıdır, gelemem’ yanıtını aldığını da söyledi.
Ardından Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nı makamına çağırarak, ‘Sen bu ülkenin güvenliğinden sorumlusun, polis sana bağlıdır. Sınır ve iç güvenlik. Bunları anlatıyorum, bilgin olsun. Normal bir ülke olsak sana bu gelenleri ve bizi tehdit edenleri tutuklaman için emir verdirdim’ dediğini anlattı.
Akıncı, geçmişte bu tarz müdahalelerin hep saklı kaldığını ancak Gürçağ ile yaptıkları görüşme sonrası bütün riskleri göze alarak bu tehditlerin gizli kalmaması gerektiğine karar verdiklerini de raportörlere anlattı.
Seçime bağımsız olarak katılan Mustafa Akıncı ile 15 Ocak 2021 tarihinde bir görüşme gerçekleştirildi. Yapılan görüşmede, Akıncı’dan seçim sürecinde yaşadıklarını paylaşması istendi. Konuyla ilgili açıklama yapan Akıncı, Türkiye’nin seçimlere ağır bir şekilde müdahalesi olduğunu, Crans Montana müzakerelerinden (Dönemin Kıbrıslıtürk lideri Mustafa Akıncı ve dönemin Kıbrıslırum lideri Nikos Anastasiadis arasında, 2017 yılında 10 gün süren 5’li resmi müzakereler) sonra başlayan bir itibarsızlaştırma süreci yaşandığını ve bunun Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik olduğunu söyledi.
Akıncı, ifadelerine yönelik sistematik bir tahammülsüzlük olduğunu da söyleyerek, Suriye’de (Türkiye’nin Afrin’e yönelik müdahalesiyle ilgili Akıncı: “Barış Pınar’ı da desek, akan su değil kandır”) diyalogla çözüm bulunması yönündeki görüşünün çarpıtılarak saldırı malzemesi haline dönüştürüldüğünü kaydetti.
Akıncı seçimin yaklaştığı dönemde, TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin Türkiye’ye gidip döndükten sonra, Beyaz Ev’de (Beyaz Ev: Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na ait askeri gazino) bazı Ulusal Birlik Partisi (UBP) milletvekillerini çağırdığını söyledi. Akıncı, kendilerine ‘Karşınızda sadece büyükelçi değil TC devleti var’ dediğini bildiklerini ifade etti.
Basına sadece elçinin orada olduğunun yansımış olmasına rağmen, o toplantıda Kolordu Komutanı ve buradaki MİT (Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı) sorumlusunun da bulunduğunu belirten Akıncı, toplantıda ‘Türkiye Cumhuriyeti kesinlikle Tatar’ı istiyor. Akıncı’yı istemiyor. TC için bu bir beka sorunudur. Siz de Tatar’ın seçilmesi için uğraşacaksınız’ denildiğini kaydetti.
Akıncı, Beyaz Ev’deki görüşmenin ardından, milletvekillerinin takip altında tutulduğunu da ifade ederek, her birine somut görevler verildiğini (konvoya şu kadar araba getir veya sorumlu olduğun sandıktan şu kadar oy çıkacak gibi) gözlemlediklerini söyledi.
Seçime bağımsız olarak katılan Serdar Denktaş ile 2 Aralık 2020 tarihinde bir görüşme gerçekleştirildi. Yapılan görüşmede, Denktaş’tan seçim sürecinde yaşadıklarını paylaşması istendi. Konuyla ilgili açıklama yapan Denktaş, seçimden önceki Cuma günü bazı yurttaşların banka hesaplarına ödemelerin yapıldığı ve Merkez Bankası’ndan bankalara bir talimat gönderilerek, tüm ödemelerin en geç Cuma gününe kadar hesaplara geçirilmesi yönünde bir emir verildiğini belirtti.
Denktaş, bu olayın ardından kendisinin seçimden çekilmesi yönünde bazı arkadaşlarının öneride bulunduğunu da ifade ederek, kendisinin arkasında yürüyen insanları ve seçmenlerini yüzüstü bırakmak istemediği için seçimden çekilmediğini anlattı.
“MİT ile görüştüm, adaylıktan çekilmemi söylediler”
Denktaş, 4 Eylül 2020’de Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklamadan 3 gün önce, Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı temsilcileri ile görüştüğünü kaydederek, bir arkadaşının evinde yapılan görüşmede, kendisini MİT görevlisi olarak tanıtan bir kişinin kendisine, “Eğer adaylıktan çekilirseniz Türkiye ile kuramadığınız ilişkileri (Recep Tayyip Erdoğan ile) bundan sonra kurabileceksiniz” dediğini de söyledi.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz