T24 Ankara
KKTC Anayasa Mahkemesi’nin, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükûmetin büyük tepkisine yol açan Kuran kurslarına yönelik kararı ile ilgili tartışmalar sürüyor. Ancak tartışılan karar, KKTC’den yapılan açıklamalarda da belirtildiği gibi kursların kapatılması ile ilgili değil, “denetim ve gözetiminin” kimde olacağına yönelik. Kararda, KKTC Anayasası’ndaki “Denetim ve gözetim Milli Eğitim Bakanlığı’ndadır” maddesinden dolayı, denetim ve gözetimin yeni kurulan Din İşleri Komisyonu’na bırakılmasını anayasaya aykırı bulunuyor. KKTC Meclisi’nin, gerekçeli karardan sonra, zaten açık olan kursların denetim ve gözetimi konusunda yeni bir düzenlemeye gitmesi bekleniyor.
KKTC Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar, Hizmet Sendikası’nın, yeni yapılan bazı düzenlemelere karşı açtığı iptal davasında verildi. Anayasa Mahkemesi, öncelikle, sendikanın dava açmaya yetkisi olup olmadığını savundu ve yetki yönünden yapılan itirazları reddetti.
Kararda, yeni kurulan Din İşleri Komisyonu’nun belirlenmesine yönelik düzenlemeler, belirsiz bulunarak, önce bu konudaki bazı düzenlemeler iptal edildi.
Kararın devamında ise Türkiye’nin de tepkisine yol açan iptallere imza atıldı. Ancak bu iptal kararları, sanıldığı gibi KKTC’deki Kuran kurslarını ve hafızlık eğitimini engellemiyor.
Kararda, anayasaya göre, KKTC’deki tüm eğitim faaliyetlerinin denetim ve gözetimin yetkisinin Milli Eğitim Bakanlığı’nda olduğu anımsatılıyor. 2017’de, 1993’te çıkartılan bir yasaya eklenen dava konusu maddeyle, Din İşleri Komisyonu kurulduğu, beş üyeden oluşan bu komisyonun Din Hizmetleri Eğitimi ve Halkla İlişkiler Birimi bünyesinde faaliyet göstermesinin kararlaştırıldığı ifade ediliyor. Kararda, komisyona, Eğitim İşleriyle Görevli Bakanlığın izni ile yapılan hafızlık eğitimi kurslarını düzenlemek, sınav yapmak ve başarılı olanlara hafızlık belgesi vermek, yasa tahtında işe alınan memurlar dışındaki din görevlilerinin yer değiştirme işlemlerini yapmak, Din Hizmetleri Yeterlik Sınavını yapmak ve Yasada verilen diğer görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak yetkilerinin tanındığı da anlatılıyor.
Kararda, din eğitiminin anayasaya göre devletin gözetimi ve denetimi altında yapılması gerektiği, gözetim ve denetim faaliyetinin de sadece “izin vermek, izin iptali” faaliyetlerini içermeyeceğinin altı çiziliyor. Kararda, denetim ve gözetim faaliyetinin Din İşleri Komisyonu’na bırakılmasının, devletin bu alandaki yetkisini ortadan kaldıracağı ifade ediliyor. Buna gerekçe olarak da Din İşleri Komisyonu’nun ve bağlı olduğu Din İşleri Dairesi’nin, devlet organizasyonunun parçası olmaması, vakıflar statüsünde bulunması gösteriliyor. Kararda, Türkiye’deki durumun KKTC’dekinden farklı olduğuna işaret edilerek, Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devlet organizasyonunun parçası olduğunun da altı çiziliyor.
İptal kararı da Din İşleri Komisyonu’na bu yetkileri veren maddeye yönelik. Anayasa Mahkemesi, anayasadaki açık hükme rağmen, kanunla bu yetkinin devredilemeyeceğini vurguluyor.
Türkiye’nin tepkilerinin aksine kararda, Kuran kursları ve hafızlık kurslarının laiklik ilkesine aykırı olduğuna yönelik bir ifade bulunmuyor. Aksine, Din İşleri Komisyonu’nun kurulmasının, bu kurslarla ilgili yetkilendirilmesinin, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması kuralı gereği, laiklik ilkesine uygun olduğu belirtiliyor.