Kobani davasında ekonomi tartışması: Biz tutuklandığımızda dolar 6 liraydı

Kobani davasında ekonomi tartışması: Biz tutuklandığımızda dolar 6 liraydı

Eski HDP  Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 108 sanıklı Kobani Davası’nın 8. duruşmasında Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam ediyor. Eski HDP MYK Üyesi Bülent Parmaksız davada, "Şu anda Türkiye'de büyük bir devalüasyon yapıldı ama dolar geldiği yeri unutmaz. Verdigi zarar, yarattığı tahribat ortada. Bu iktidar gidecek. Bu iktidarın gitmesi için birçok neden var biri de bu. Devalüasyon bu iktidarı götürecek. 5 puan düşürüldü ve dolar 18 TL’ye çıkarıldı. Biz tutuklandığımızda 6 küsürdü ,18 TL’ye çıktı. Dün müdahale yaptılar. Üstü kapalı bir şekilde faizi artırdılar" dedi.

Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına, tutuksuz siyasetçiler Gülfer Akkaya ve Berfin Özgü Köse İstanbul’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) bağlandı. Siyasetçiler bulundukları cezaevlerinden duruşmaya SEGBİS ile bağlanırken, Sincan Cezaevi'ndeki siyasetçiler ise duruşma salonunda hazır bulundu. HDP milletvekilleri Erdal Aydemir, Abdullah Koç, Serpil Kemalbay ile tutuklu siyasetçilerin yakınları ve Ankara il ilçe yöneticileri duruşmayı takip ediyor. 

Müşteki sıfatıyla SEGBİS ile bağlanan Celaleddin Kaya, “Benim dükkânım hasar görmüştü. Bu davaya katılmak istemediğimi belirtmek için katılmıştım. Şikâyetçi değilim” dedi. 

"Bizi siyasetten yargılıyorsunuz tabii ki siyaset konuşacağız”

Söz alan önceki dönem HDP MYK üyesi Bülent Parmaksız“Savunma yapmayacağım ama davayı ilgilendiren bazı şeyler söyleyeceğim” sözleri üzerine mahkeme heyeti, “Esasa dair savunma yapın, buraya gelip siyaset yapmıyoruz” sözleriyle müdahale etti. Mahkemenin tutumuna Parmaksız “Bizi siyasetten yargılıyorsunuz tabii ki siyaset konuşacağız” sözleriyle yanıt verdi.

"Amaçları yüksek faiz düşük kur!"

Konuşmasına devam eden Parmaksız, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Faiz sebep enflasyon neticedir” sözlerini hatırlatarak, “Sonuç şu; faiz düşürüldü ama enflasyon sürekli yükseldi. Faizin sebep, enflasyonun netice olduğu tezinin doğru olmadığını gösteren veriler bunlar. Şu an tek dertleri cari fazla vermek. Görev alanları birbirine karıştı ve tezleri bir kez daha çöktü. Yeni model olarak ilan ettikleri şey ise şu; ‘düşük faiz yüksek kur.’ TL’nin değeri yabancı paralar karşısında düşüyor. Cari fazla verdiniz ama dolar düşmedi. Çünkü Merkez Bankası’nda döviz yok, dış borç çok fazla. Amaç faizi düşürmekti fakat kur yükseldi” ifadesini kullandı. 

"Biz tutuklandığımızda dolar 6 TL’ydi: Bu iktidar düşecek"

Bütçe görüşmelerinin yeni bittiğini hatırlatan Parmaksız, “Ama bütçe açığı şimdiden artmaya başladı. Bu nasıl aşılacak, borçlanarak. Bir açmaz daha. Türkiye’nin çok sıcak paraya ihtiyacı var. TL’yi basabiliyor ama dolar basamıyor. Türkiye şimdi parasını takas yapmak istiyor ama Amerika bunu yapmak istemiyor. Kimse Türkiye’yle swap (takas) yapmak istemiyor. Kim ki büyük devalüasyon yaparsa o iktidardan düşer. Bunu tarihi olarak söylüyorum. CHP yaptı düştü, Demokrat Parti yaptı düştü. 2001’de MHP-ANAP devalüasyon yaptı düştü ve AKP geldi. Şu anda Türkiye'de büyük bir devalüasyon yapıldı ama dolar geldiği yeri unutmaz. Verdigi zarar, yarattığı tahribat ortada. Bu iktidar gidecek. Bu iktidarın gitmesi için birçok neden var biri de bu. Devalüasyon bu iktidarı götürecek. 5 puan düşürüldü ve dolar 18 TL’ye çıkarıldı. Biz tutuklandığımızda 6 küsürdü ,18 TL’ye çıktı. Dün müdahale yaptılar. Üstü kapalı bir şekilde faizi artırdılar” diye belirtti. 

Dolara yapılan müdahalenin geçici olacağını vurgulayan Parmaksız, “Resmi enflasyon yüzde 20 gerçek rakam yüzde 50. arada büyük bir puan farkı var. Önümüzdeki dönem geçici olarak dolar düşürme çabası içindeler ama sonuçlar hep aynı. Bu üstü örtülü faizi de yine vatandaşın cebinden verecekler. Önümüzdeki dönem hiperenflasyon olacak borçlanma artacak. Bunlar son moda saçmalıklar” görüşünü savundu. 

Parmaksız şu ifadeleri kullandı: 

"Biz direneceğiz bu iktidar düşecek"

“Türkiye ekonomisi geçici tedbirlerle ayakta kalmaya çalışıyor ama olmuyor. Türkiye toplumu yine mağdur olacak. Asgari ücret bir şekilde cebinden alınacak. Ne olacak muhalefet artacak. OHAL’i telaffuz etmeye başladılar. Siyasal İslam iflas etti artık. Türkiye’yi özelleştirmelerle parça parça sattılar. Toplumun kimyası bozuldu. Bu nedenle toplumsal muhalefetin artması lazım. Türkiye halkının iradesine güveniyorum. Türkiye toplumu işçileşti. Birçok insan asgari ücretle bile maaş alamayacak"

"Bu dava siyasi bir dava o yüzden siyaseten konuşuyoruz"

“Bunu kabul etmiyoruz. Biz bu toprakları patronlara yedirmeyeceğiz. Direneceğiz, mücadele yükselecek bu hükümet gidecek. Fırtınalı bir dönem bekliyor bizi. Bizi bırakmıyorsunuz rakamlar bu noktaya geldi. Anayasa ve AİHM kararlarına uymuyorlar ve rakamlar bu noktaya geldi. Hukuka uymak zorundasınız. Bu dava siyasi bir dava, hukuken söyleyecek şey yok, siyaseten söylemek lazım" ifadelerini kullandı.  

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş şu ifadeleri kullandı: 

"Bu koşullarda hiçbir şekilde savunma hakkımı kullanamayacağımı bilin. Duruşma periyotlarının bu sıklıkta yapılmasının yarattığı fiziki zorluklar, sağlık sorunları ve baskı savunma yapmamızı zorlaştırıyor. Duruşma sıklığı avukatlar açısından bir eziyete dönüşmüş durumda.

"Saatlerce 8 metrekarelik odada bulunup savunma yapmak da eziyettir"

Moralimiz yerinde evet, kendimizi güçlü hissediyoruz ama biz de insanız sağlık ve fiziki sorunlarımız var. Dünyanın en lüks sarayında yaşamıyoruz. Hücrede yaşıyoruz. Saatlerce 8 metrekarelik odada bulunup savunma yapmak da eziyettir.

"Bir yıldır delil topluyorsunuz"

Bir yıldır delil topluyorsunuz. Müşteki beyanları geliyor, hazırlık aşamasında dosyaya konulması gereken tanık beyanlarını yeni yeni koyuyorsunuz. Yani iddianame henüz tamamlanmamış. Teknik olarak tamamlanmamış bir iddianameye karşı savunma yapmaya zorluyorsunuz bizi.

"Bahçeli ile fotoğraf çektiren HSK üyesi sizi buraya atadı"

Bahçeli ile fotoğraf çektiren HSK üyesi sizi buraya atadı. ‘Bir an önce bitirin’ diye size talimat yağdırıyorlar. ‘Kimse mahkememize talimat veremez’ dediniz mi, demediniz. Tam tersine telaşlandınız. Siz telaşlandınız diye biz neden savunma hakkımızdan feragat edelim?

Siz bu talimatlara karşı bir duruş sergilemediniz bırakın biz sergileyelim. Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı ‘Davayı bitirin’ diyor. Kolaysa sen gel bitir. Bahçeli'yi, Soylu'yu da al gel bakalım kim kimi yargılıyor!

Dünya yargı tarihinde ilk defa görülen bir davaya dair devleti yürüten erk 500’den fazla açıklamada bulunuyor. Siz de diyorsunuz ki ‘Bizde siyasi baskı yok.’ İyi de bunları görmezden mi gelelim?

"Halkımızın iradesini kimseye ezdirmeyiz"

Halkımızın iradesini kimseye ezdirmeyiz. Burada olduğumuz her gün milletvekiliyiz, belediye başkanıyız, PM ve MYK üyesiyiz. Çıktığımız gün de partimizin neferiyiz. Bugün partimizin iradesiyiz. Bunu kimse elimizden alamaz. Halk verdi halk alır.

Her müşteki dinlenirken gününü ve saatini bize bildirmeniz gerekiyordu ama bunu yapmadığınız gibi ‘Biz dinledik oldu bitti’ diyorsunuz. Adil yargılama ilkelerine saygı duyuyorsanız bize bu fırsatı vermeniz gerekiyordu. Paris Ağır Ceza Mahkemesi'ni emsal olarak almanıza hayret ettim. Türkiye'deki bir Ağır Ceza Mahkemesi bir başka ülkenin yerel mahkemesi kararını emsal olarak kendi ara kararına yazdı. Bu ezikliktir.

İlle de Fransa'dan bir mahkemeyi emsal alacaksanız, Strazburg'da da bir mahkeme var adı AİHM. Üstelik onun bir kararı sizin dosyanızda var. Paris’i emsal alacağıza Strazburg mahkemesinin kararını tanıyın.

"Biz hapse atılmasaydık iktidar tek başına seçilmeyecekti, tekrar kazanmak için bizi içeride tutmaya ısrar ediyorlar"

Biz hapse atılmasaydık iktidar tek başına seçilmeyecekti. Şimdi tekrar kazanmak için bizi içeride tutmaya ısrar ediyorlar. Ülkenin ekonomik kaynakları peşkeş çekilirken HDP’nin kapatılma davasına ana dava olarak bu görülüyor. Burada yaşananlar 84 milyonu ilgilendiriyor.

Tüm arkadaşlar moralli olsunlar çözüm siyasi mücadelededir. Dirençle umutla birlikte başaracağız. Daha adil yargı önünde bu davalar da farklı bir seyir alacaktır.

Kalbimiz en yoksulundan, tecritte olana kadar herkesle birlikte atıyor. Arkadaşlarımızın intihara zorlanması, cinayet gibi bir şekilde hayatına son vermeye zorlanması ve hasta tutukluların ölüme terk edilmesi insanlık suçudur. Ama biz siyasi mücadeleyle sonuç alacağız."