* Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde 3 gün önce yaşanan ve 44 kişinin ölümüne yol açan saldırıda ailesinden 7 kişiyi kaybeden Ayşe Çelebi, ellerinde saldırıda yaşamını yitiren oğlu ve eşinin kan izlerini taşıyor. * Katliamın nedeninin, saldırı emrini verdiği öne sürülen Şıh Mehmet’in karısının yaşadığı yasak aşk olduğu öne sürüldü. * Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, katliamın Türkiye'de yeniden idam cezasının gözden geçirilmesi gerekliliğini ortaya koyduğunu söyledi. * Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eşi Hüyrünisa Gül'ün Bilge köyünü ziyaret edeceğini açıkladı.Şıh Mehmet'in karısına DNA testi Bilge köyü katliamında bir tutuklama dahaBilge köyü mağdurları için yardım kampanyasıÇiçek: Koruculuk kalkabilir70 çocuk öksüz ve yetimBilge köyünden göç başladı - FOTOGALERİİşte acının fotoğrafları - FOTO GALERİDüğün evine kanlı baskın - VİDEO 13 aile daha göç ettiSaldırıda, kocası Kenan, 4 yaşındaki oğlu Abdullah, kayınbabası ve kaynanası olmak üzere ailesinden 7 kişiye kaybeden Ayşe Çelebi'nin nasırlı elleri arasına sızmış kan izleri hala duruyor. Saldırının derin şokunu üzerinden atamayan Çelebi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, olay günü kayınbabası Mehmet Çelebi'nin evinde bulunduğunu, eşi, oğlu, kayınbabası ile diğer aile fertlerinin nişan törenin yapıldığı eve gittiğini söyledi. Kundakta bebeği olduğu için nişan törenine gidemediğini anlatan Ayşe Çelebi, şöyle konuştu: "Ben kundakta bebeğim olduğu için gitmedim. Bir süre sonra silah sesi duydum. Önce bunun nişan kutlaması olduğunu sandım. Ama sonra olayın saldırı olduğunu duydum. Koşarak nişan yapılan evine gittim. Odaya gittiğimde korkunç bir manzara ile karşılaştım. Herkes yerde ve kanlar içerisindeydi. Hepsi ölmüştü. Kocamı ve oğlumu kucağıma alarak, dışarı çıkarttım. Daha sonra diğerlerini çıkarmaya çalıştım. Ama hepsi ölmüştü. Ellerim kan içindeydi. Ellerimi yıkayamadım. Halen kocamın ve oğlumun kanı ellerimde duruyor. Olayda bizim ailemizden toplam 7 kişi öldü. Benim 3 çocuğum yetim kaldı. Şimdi bunlara kim bakacak, biz ne yapacağız. Sahipsiz kaldık. Büyük bir şok yaşıyorum. Bunun üstesinden nasıl geleceğimi bilemiyorum." Öte yandan, Mardin Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfınca köyün dışında, çocuklar için çadır kuruldu. Çadırda köylü çocuklar uzmanlar eşliğinde oyuncaklarla oyun oynuyor. Katliamın nedeni yasak aşk mı?Akraba olan aileler arasında geçmişe dayalı bir husumet olsa da Mardin'de yaşanan katliamın asıl nedeninin “namus meselesi” olduğu iddia edildi. Habertürk gazetesi, bir tanığın yetkililere verdiği bilgiye dayandırdığı haberinde, ölen taraftan bir kişinin, katliam emrini veren Şıh Mehmet lakaplı Mehmet Çelebi’nin eşiyle iki yıl boyunca yasak aşk yaşadığını yazdı. İlişki öğrenilince Şıh Mehmet ve yakınları, akrabaları olan diğer aileyi “tek bir ferdi kalmayacak şekilde” nişan gecesi öldürmeye karar verdi. Katliamda, 10 çocuklu kadınla ilişkisi olan kişinin de can verdiği iddia edildi. 10 zanlının 6'sı kardeş, 2'si baba oğulSavcılıktaki ifadelerinin ardından ölüm emrini verdiği öne sürülen Mehmet Çelebi’nin de aralarında bulunduğu 10 zanlı, “tasarlayarak adam öldürmek, sayı ve nitelik açısından vahim olan silahları alma, taşıma ve bulundurma” suçundan nöbetçi mahkemeye sevkedildi. Mehmet Çelebi (43), Abdulhakim Çelebi (33), Süleyman Çelebi (44), Ömer Çelebi, Mehmet Sait Çelebi (40), Mehmet Emin Çelebi (35) kardeşler ile Abdulkadir Çelebi (54) ve 14 yaşındaki M.Ş.Ç. tutuklandı, Mustafa (25) ve Ahmet Çelebi (41) ise serbest bırakıldı. Daha sonra gözaltına alınan Ali ve Mehmet Ali Çelebi’nin de cezaevine gönderilmesiyle tutuklananların sayısı 10’a yükseldi. Tutuklanan 10 kişiden 6'sının kardeş, 2'sinin ise baba ve oğlu olduğu belirtildi. Muhtar atandı Öte yandan, Mazıdağı Kaymakamlığı, saldırıda hayatını kaybedenlerin arasında Muhtar Hacı Halim Çelebi'nin bulunması nedeniyle köydeki vatandaşların sıkıntı yaşamaması amacıyla köylülerden Abdurrahman Çelebi'yi, geçici olarak Bilge köyü muhtarlığına atadı. SP: İdam cezası gözden geçirilsinParti genel merkezinde Mardin'deki katliamı değerlendiren Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ise, insanın kanının donduğu, tarif edemediği bu insanlık dışı saldırının basit sözler ve lanetlemelerle geçiştirilemeyeceğine dikkat çekti. Olayın Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan masum insanların durumunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Bir taraftan yoksulluk, çaresizlik, kimsesizlik. Diğer taraftan anlamsız ve acımasız geleneklerle, yıllardır baskı altında tutulmaktadır. Ayrıca, terör belası ve karanlık ölüm kuyularında sonlandırılmış faili meçhul cinayetler yetmiyormuş gibi kimin, hangi dinin, inancın, düşüncenin ve medeniyetin olduğu belli olmayan bir töre dayatması bu bölgenin insanını canından bezdirmektedir. Bu katliam, bütün çıplaklığıyla bunu ortaya koydu" dedi. '10-15 sene yatıp çıkacaklar' Devletin bu konuda çözüm için gerekli tedbirleri alması gerektiğini belirten Kurtulmuş, töre cinayetlerinde ağırlaştırılmış ceza ve müeyyidelerin yeniden bir kere daha gözden geçirilmesini istedi. Bu vesileyle idam cezasının bir kere daha Türkiye gündeminde tartışılması ve ortaya konulması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:"Adamın biri ya da bir kaçı elini kolunu sallayarak, dağdan aşağı inecek. 45 tane masum vatandaşımızı, acımasızca; hem de bütün sülalesinin kökünü kurutacağız diyerek öldürecek. Siz bunları muhtemelen yakalayacaksınız. Zanlıların yakalandığı söyleniyor. Ve bu insanlara en iyimser ihtimalle, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vereceksiniz. 10-15 sene sonra da infazdan yararlanarak, bu insanlık dışı caniler yeniden ortada gezecekler. Türkiye'nin bunu da bir kere düşünmesi lazım. Bu olay idam cezasının gözden geçirilmesini gündeme getirmelidir." Ağalık ve koruculuk da tartışılsın SP lideri Kurtulmuş, bu olayla birlikte ağalık sistemi ile ona güç veren koruculuk sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğinin bir kez daha ortaya çıktığına dikkat çekti.Kurtulmuş, "Bölgedeki ağalık sistemi; devletin imkanlarını da kullanarak, koruculuk sistemini sıradan masum ve kimsesiz vatandaşın üzerinde baskı unsuru olarak kullanıyor. Öyle anlaşılıyor ki, bu kadar çok ağır silahın kullanıldığı bu katliam, devletin ülkeyi korusun diye verilmiş olan silahların kendi kişisel cani amaçları için kullanabileceği kadar serbest olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor. Bunları herkesin düşünmesi lazım. Olayın şokunu atlattıktan sonra, her şeyin normale dönmüş gibi devam etmemesi gerekir." Çocuklara maneviyat eğitimiOlayın başka bir yönünün ise, bir insanın canice başka bir insanın canına nasıl kıydığı sorusu olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:"Bu kadar insanlıktan, maneviyattan, sıradan bir insanda, hatta sıradan bir vahşi hayvanda dahi olan asgari düzeyde bir insani şarta; bu insanlar nasıl sahip değil. Bu insanlar nasıl bu kadar maneviyatsız, insaniyetsiz hale geldi? Türkiye'nin bu vesile ile maneviyat eğitimini bir kez daha ciddiye alması ve gözden geçirmesi gerekir. Bir insanın canına kıyan, bütün insanlığı öldürmüş gibidir, bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir ruhuyla yetiştirilecek yeni nesillere ihtiyaç var."Meclis komisyonu Mardin’e gidiyor Bu arrada Bilge köyünde yaşanan saldırı olayını araştırmak üzere, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde alt komisyon oluşturuldu. Komisyon, haftaya bölgeye giderek, incelemelerde bulunacak. AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül başkanlığında toplanan komisyonda, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, Bilge Köyü'nde 44 kişinin yaşamını yitirdiği saldırı olayını gündeme getirdi. Tartışmaların ardından, bölgeye gitmek üzere 5 kişilik bir alt komisyon oluşturulmasına karar verildi. Alt komisyonda, Komisyon Başkanı Zafer Üskül, Komisyon Başkanvekili ve MHP Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici, AK Parti Bingöl Milletvekili Kazım Ataoğlu, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve DSP İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş yer alıyor.En büyük etki çocuklarda Bilge köyünde meydana gelen saldırı da 48 çocuğu yetim ve öksüz bıraktı. Göç etmek zorunda kalan 12 ailenin yaklaşık 50 çocuğu da çok sevdikleri köylerinden ayrılarak, hiç bilmedikleri mekanlarda yaşamaya mecbur bırakıldı. Mardin Sosyal Hizmetler İl Müdürü Fevzi Hamidi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Valiliğin talimatıyla köydeki çocuklara destek vermek amacıyla çalışma yaptıkları bu kapsamda özel bir ekip oluşturduklarını anımsattı. Saldırının ardından korunmaya muhtaç çocukların tespitini, sosyal hizmet uzmanı ve psikologlar eşliğinde yaptıklarını ifade eden Hamidi, şöyle dedi: ‘Çocuklar rehabilitasyona alınacak’ "Devlet olarak her türlü imkanlarımızı seferber ettik. Kurulan çadırda bakıcı anne, psikolog, çocuk doktoru ve sosyal hizmet uzmanı bulunacak ve rehabilitasyonları yapılacak. Tespit ettiğimiz çocukları koruma altına alacağız. Şimdilik aile bireyleri çocukları vermek istemiyor. Ancak olay henüz çok yeni olduğu için ailelerin bu tepkisi normal. Ancak orada hiçbir çocuğumuz sahipsiz değil. Koruma altına alınması gereken tüm çocuklarımızı koruma altına alacağız. Diğerleri için de tüm imkanlar kullanılacak. Ayrıca dul kalan kadınlar ile yaşlılara ayni ve nakdi yardım yapılacak. Evi onarılmaya ihtiyacı olanların evi de onarılacak." ‘Yıllarca kabus görecekler’ Dicle Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aytekin Sır ise "Olayı yaşayan çocuklar var. Annesine, babasına ateş edildiğini duymuş. Günlerce, yıllarca bu korkuyu yaşayacaklar, kabuslar görecekler. İlk bir ay içinde ciddi bir destek sağlanırsa topluma uyumları daha kolay olur. Ancak kendi hallerine bırakılırsa travma sonrası stres bozukluğu yaşayabilirler. Bu kişiler topluma uyum gösteremeyebilir. Tedavi edilmeleri gerekir. Yeniden güvenli bir ortam sağlamak gerekiyor." Olayda anne ve babalarını kaybeden köydeki çocuklar, gelişmeleri ve köye gelenleri şaşkınlıkla izliyor ve yaşananları algılamaya çalışıyor. Bazı çocuklar ise çevrede topladıkları kır çiçeklerini saldırıda yaşamını yitirenlerin mezarlarına bıraktığı görülüyor. Eğitimleri üstlenildi Kimse Yok Mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, saldırının ardından öksüz ve yetim kalan 48 çocuğun eğitim masraflarını karşılama kararı aldı. Dernek, olay sonrasında öksüz ve yetim kalan toplam 48 çocuğun (anne ve babasını kaybeden 31, annesi kaybeden 10 ve babasını kaybeden 7 çocuk) üniversite mezunu oluncaya kadar tüm eğitim ve burs masraflarını karşılayacak. Dernek tarafından ayrıca köyde yaşanan acıyı paylaşmak amacıyla her aileye "Kardeş aile" ve her öğrenciye "Kardeş öğrenci" bulma kararı verildi. Bu arada, Mardin Valiliği, köydeki vatandaşların sıkıntılarını kısa sürede öğrenmek ve çözüm üretmek amacıyla bir çadırda "İrtibat bürosu" oluşturdu. Geceleri korkuyla uyanıyorlar Saldırıda hayatını kaybeden köylülerden Halil Çelebi'nin, komşu köyde vekil öğretmenlik yaptığı ortaya çıktı. Çelebi'nin öğrencileri ile öğretmen arkadaşı hala olayın şokunu yaşıyor. Saldırıda ölen Halil Çelebi'in görev yaptığı Atlıca İlköğretim Okulu öğretmeni Mehmet Koç şöyle dedi: "O köyde her ailenin, taşımacılık yaptıkları kamyonları ve arazileri var. Mardin'de minibüs hattı olan var. 4 aile balık tesisi işletiyor. Ayrıca koruculuk yapıyorlardı. Bilge köyü, buraların en huzurlu köylerindendi. Olay nedeniyle Halil'in ders verdiği 2 ve 3. sınıf öğrencilerinin psikolojileri bozuldu. Velilerde gelip bize anlatıyor. Çocuklarının geceleri korkuyla uyandıklarını belirtiyorlar. Öğrenciler olayın etkisinden kurtulamadı. Geceleri korkuyla uyanıp anne ve babalarına (bizi de öldürecekler) diyorlarmış. Hepsinin psikolojik desteğe ihtiyacı var." Eker: Korucu sistemi durumun parçası Tarım Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Mardin'deki silahlı saldırı olayının göründüğünden çok daha karmaşık ve patolojik bir durum olduğunu söyledi. Saldırının çok sayıda sebebinin olduğunu belirten Eker, "Ortada bir plan var. Bu plan 50 kişiyi yok etmek için yapılmış. Eğer bunu 1 kişi yapmak istese (delidir, cinnet getirmiş) derim. İçinde 6-10 kişinin bulunduğu bir grubun topluca delirmesinin tek bir sebebi olamaz. Sevgisizliğin, merhametsizliğin, şiddetin hüküm sürdüğü yerlerde bunlar olabiliyor" diye konuştu. Bakan Eker, saldırının töre ya da namus cinayeti olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Töreye de namus cinayetine de elbette karşıyız. Ama bunların da kendine göre kuralları var. Hangi törede hamile kadını öldürmek, camide dua eden adamı öldürmek var? Bu vahşeti tarif etmek için sözlükte uygun bir kelime yok. Bu olayın tek bir sebebi de yok. Toplumun her kesimi, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, hepimiz düşünmeliyiz. Nasıl olur da insanlar toplu halde cinnet getirir? Sebepleri nelerdir? Bunu ne besliyor?" Korucu sistemiyle ilgili bir soruya Bakan Eker, "O da bunun bir parçası. Salt bu sisteme indirgemek de doğru değil. Bu insanlar korucu. Ellerinde silahlar var. Zanlılar da korucu, öldürülenler de korucu. (Korucu olduğu için cinayet işledi) demek doğru değil" yanıtını verdi.