Koç'un 2014 senaryosu: Türkiye'yi zor bir yıl bekliyor

Koç'un 2014 senaryosu: Türkiye'yi zor bir yıl bekliyor

Koç Holding CEO’su Turgay Durak’a göre 2014 yılı zor bir yıl olacak. “Çünkü” diyor Durak, “İhracat pazarlarımızda büyüme henüz yeni başladı; özellikle çevremizdeki ülkelerde belirsizlik ortamı devam ediyor. Ana senaryomuz Türkiye ve dünya ekonomisi açısından olumlu bir resim çiziyor olsa da, yıl içinde beklenmedik gelişmeler yaşanması ihtimalini de göz ardı edemeyiz.” Bu ortamda Turgay Durak için şirket performansında en belirleyici kriter, karlı büyüme olacak.

2013 yılında, mayıs ayının üçüncü haftasındaki Fed açıklamaları öncesi ve sonrası olarak bakıldığında, birbirinden farklı iki dönem yaşandığını anlatıyor Durak. Koç Holding’in faaliyet gösterdiği hemen her sektör de konjonktürden farklı etkilenmiş. Durak, “Ancak toplam netice değerlendirildiğinde, topluluk olarak 2013 yılını sene başındaki hedeflerimize paralel neticelerle kapatacağımızı söyleyebilirim” diyor ve geçtiğimiz yılı özetliyor.

Koç Holding CEO’su Turgay Durak, Özlem Ermiş Beyhan'ın sorularını yanıtladı.  Durak, Koç Topluluğu’nun 2014 iş programı oluşturulurken kullanılan senaryoyu payleştı. Düny gazetesinde yer alan söyleşinin ilgili bölümü şöyle:

“Dayanıklı tüketim ve otomotivde yılın ilk yarısında beklentilerin bir miktar üzerinde bir talep gerçekleştiğini gördük. Mayıs sonundan itibaren ise, gerek iç gerekse dış konjonktürdeki gelişmeler tedirginliğe yol açsa da, bunun talep üzerinde etkisi beklenen ölçüde olmadı. Bu gelişmede, faiz, kur ve dolayısı ile maliyetlerde meydana gelen ve gelebilecek artışların tüketici fiyatlarına gecikmeli yansımasına bağlı olarak, öne çekilen talebin de etkisi söz konusu olabilir. Neticede bu iki sektörde yıl toplamında sene başında beklenenin bir miktar üzerinde talep seviyesi gerçekleşmiş olacak diyebiliriz. Ancak maliyetlerdeki artışın fiyatlara gecikmeli yansıması, birim karlılık üzerinde olumsuz baskı yarattı.

Özellikle son dönemde Avrupa’dan gelen toparlanma işaretleri ve ihracattaki olumlu gelişmelerin, ülkemiz otomotiv ihracatının yaklaşık yarısını gerçekleştiren Ford Otosan ve Tofaş ile, Batı Avrupa’da beyaz eşyada pazar payında ikinciliğe yükselen Arçelik AŞ’nin faaliyetlerine olumlu yansımalarını bekliyoruz.”

 

Mevzuatta değişim kârda baskı yarattı

 

Turgay Durak, petrol fiyatında özellikle sene ortalarında yaşanan dalgalanma ve uluslararası piyasalardaki ham petrol ile rafine edilmiş ürün arasındaki fiyat makası hareketlerinin, karlılıklar üzerinde olumsuz etkileri olduğunu belirtiyor. Bankacılıkta ise, yıl içinde yapılan karşılıklarda artış, faiz oranlarının sınırlanması gibi  çeşitli mevzuat değişikliklerinin büyüme ve karlılıklar üzerinde baskı oluşturduğunu anlatan Durak, “Yılın ikinci yarısında faizlerdeki artışın da karlılıkları olumsuz etkilemesini bekliyoruz. Ancak bankalar hızlı bir şekilde gerekli aksiyonları alarak bu değişikliklere uyum sağlıyor. Önümüzdeki dönemde de bankaların gerek sağlıklı bilanço yapıları, gerek sağlam sermaye tabanı ve karlılık seviyeleri ile öncü sektörlerden olmaya devam edeceğini düşünüyoruz” diyor.

 

Çin’in yeni kararları bu dönemi etkiler

 

Turgay Durak, 2013 yılında dünyada beklenen ekonomik büyümenin hayal kırıklığı yarattığını belirtiyor.

Euro Bölgesinde sınırlı bir toparlanma yaşanırken gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarındaki yavaşlamanın altını çiziyor. Küresel büyümenin motorları Hindistan yüzde 3.8, Brezilya yüzde 2.5 büyüme ile yılı kapatacak. Durak bu noktada, kasım ayında Çin Komünist Partisi’nin merkezi komite toplantısında alınan kararların önümüzdeki dönemde önemli etkileri olacağını düşünüyor. Durak, “Çinli liderler büyüme oranlarının son 20 yılda alışageldiğimiz yüzde 10’ları aşamayacağının farkındalar. Bu nedenle, büyümeyi en azından şimdiki yüzde 7-8 bandında istikrarlı bir şekilde tutabilmek için, iç talebi canlandırmayı hedefliyorlar” diyor.

Durak’a göre 2013’te dünya ekonomisi açısından belki de en önemli gelişme, 22 Mayıs’ta Fed Başkanı Bernanke’nin ekonomide istikrarlı bir büyüme görülmesi durumunda tahvil alımlarını azaltacağını açıklaması olmuş: “Gelişmekte olan ekonomilerden sermaye çıkışları yaşanırken, tahvil faiz oranları arttı, borsalar ve ulusal para birimleri değer kaybetti. Her ne kadar eylül ve ekimdeki Fed toplantılarında tahvil alımlarının azaltılmasına yönelik bir karar alınmamış olsa da, önümüzdeki dönemde ABD’de genişlemeci para politikasının kademeli bir şekilde sona erdirileceği beklentisi sürüyor. Global finansal piyasalarda yatırımcılar pozisyonlarını yeniden belirliyorlar. Şimdiye kadar yüklü miktarlarda yabancı yatırım çekmiş olan gelişmekte olan ülkelerin cazibesi kısmen azalırken, yatırımcıların daha önceleri uzak durdukları gelişmiş ülke varlıklarına geri dönmeye başladıkları gözleniyor.”

Yeniden dengeleme değil dengeler baştan kuruluyor

“Konvansiyonel olmayan yöntemlerle düşük maliyetli gaz ve petrol üretimi ABD sanayiine müthiş bir rekabet avantajı kazandırma potansiyeline sahip. Bu alanda dışa bağımlılığın azalmasının ise, jeopolitik bakımdan çok önemli etkileri olacağı muhakkak. Avrupa ise çevreci kaygılarla bu tür üretime mesafeli duruyor. Avrupa’da yapısal sorunların çözümü konusunda doğru yönde bazı adımlar atılıyor olsa da, kısa vadede yaşlı kıtanın ABD karşısında rekabet gücü daha da zayıflayabilir. Çin ise ihracata dayalı büyümeyi sürdürmekte zorlanacağını gördüğü için, büyüme modelinde iç talebin ağırlığını artırmayı hedefliyor. Kısaca söylemem gerekirse, dünyada sıkça kullanılan bir terim olan yeniden dengelenme değil, dengelerin baştan kurulmakta olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu süreci doğru okumak, risklerden korunmak ve fırsatları da değerlendirmek için gerekli tedbirleri almak da bizlerin görevi.”

İşte Koç Holding’in 2014 senaryosu...

1- ABD ve Euro Bölgesi’nde 2013’e göre daha yüksek bir büyüme oranı bekliyoruz. Gelişmekte olan ülkelerde ise ancak sınırlı artışlar gözlenecek.

2- Türkiye’de 2014 yılında ekonomi politikalarında önceliğin finansal piyasalarda ve ekonomide istikrarı sağlamak ve makul ölçüde bir büyüme ve istihdam yaratmak olacağını tahmin ediyoruz. 2014 yılının yoğun politik takvimi nedeniyle hükümet ekonomi politikalarında büyümeden pek fazla taviz vermek istemeyecektir. GSYH büyümesinin 2014’te yüzde 4-4.5 olmasını bekliyoruz. Büyümeye özel sektör yurtiçi tüketim harcamalarının katkısının çok yüksek olmayacağını, kamu yatırım ve tüketim harcamaları, özel sektör yatırım harcamaları ve ihracatın ise büyümeye daha çok katkı vereceğini düşünüyoruz.

3- Ekonomiye duyulan güveninin alacağı seyir, yurtiçi talep koşullarının en önemli belirleyicilerinden biri olacak. 2014’te yurtiçi tüketim talebinin büyük ölçüde 2013’tekine benzer bir büyüme göstereceğini öngörüyoruz.

4- 2014’te enflasyonun, 2013 sonu için yüzde 7.5 olan tahminimize göre bir puan düşerek yüzde 6.5 olmasını bekliyoruz. Merkez Bankası’nın kasım ayındaki Para Politikası Kurulu toplantısında para politikasında önceliğin çok net bir şekilde enflasyon olduğunu vurgulamasıyla, önümüzdeki dönemde TL likidite ayarlamalarıyla faizlerin en azından bugünkü seviyelerde tutulacağı anlaşılıyor. Bizim de tahminimiz gecelik faizlerde zaman zaman artışlar olsa da, kredi faizlerinin mevcut düzeylerinde seyredeceği yönünde.

5- 2014’te ihracatta Avrupa’da beklenen toparlanmanın da etkisiyle artış bekliyoruz.

6- Beyaz eşyada iç talepte ekonominin genel büyümesi paralelinde bir performans bekliyoruz. Otomotivde ise iç talepte, 2013’teki beklentileri aşan performans, kur ve faiz artışlarının tüketicinin satın alma gücü üzerindeki etkisi dikkate alındığında 2014 beklentimiz daha temkinli düzeyde. Ülkemizin net ihracatçı olduğu bu iki sektörde, ihraç pazarlarımızdaki gelişmeler de, sektörün performansı açısından büyük önem taşıyor.

7- Bankacılık  hem uluslararası piyasalardaki gelişmelere, hem ülkemizdeki ekonomik aktiviteye, hem de regülasyonlardaki değişimlere hassas bir sektör. Ekonomik büyüme ve istikrar için kilit öneme sahip bu sektörün 2014’te de sağlıklı gelişimini ve karlılığını sürdürmesini umuyoruz.