Kolombiya'daki barış, iki düşman ülkeyi de bir araya getirdi

Kolombiya'daki barış, iki düşman ülkeyi de bir araya getirdi

Kolombiya'da FARC ile devlet arasında imzalanan barış anlaşması iki düşman ülke arasında da uzun bir sürenin ardından ilk temasa yol açtı. Törene katılan Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry bir araya geldi. Maduro'ya ülkedeki muhalefetle birlikte çalışması çağrısı yaptığını açıklayan Kerry, "Çatışmacı değil, yapıcı olmak istiyoruz" dedi. İkili görüşmelerin sürdürülmesinde mutabakata varıldı.

Eski lider Hugo Chavez'e karşı 2002'deki darbe girişiminin arkasında olduğu iddiası Venezuela ile ABD ilişkilerinin hasmane bir sürece sürüklenmesini hızlandırmıştı. Küba ile anlaşmasının ardından Latin Amerika'daki sol iktidarlarla ilişkilerinde yeni bir sayfa açan Obama yönetiminden Venezuela ile ilgili de yeni bir adım geldi. Kolombiya'da Devrimci Silahlı Güçler (FARC) ile hükümet arasında 52 yıllık savaşı bitiren anlaşmanın imzalandığı törene katılan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, törende bulunan Hugo Chavez'in halefi Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile görüştü.

 

‘'Çatışmacı değil yapıcı olmak istiyoruz’'

 

Maduro ile Kerry, Kolombiya barış anlaşmasının imzalandığı Cartagena kentinde ilk kez bir araya geldi. Kerry, görüşme öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, "çatışmacı değil, yapıcı olmak istedikleri" belirterek, Venezuela'daki olaylardan derin endişe duyduklarını söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby ise, ikilinin görüşmesine ilişkin açıklamasında, ABD yönetiminin Venezuela halkının iyiliğini istediğini ifade etti.

 

Görüşmeleri sürdürmede mutabık kaldılar

 

Bakan Kerry'nin milyonlarca Venezuelalıyı etkileyen ekonomik ve siyasi zorluklarla ilgili ABD'nin endişelerini dile getirdiğini aktaran Kirby, "Devlet Başkanı Maduro'ya bu zorlukları aşmak için muhalefet liderleriyle yapıcı şekilde çalışma çağrısı yaptı" ifadesini kullandı. Kirby, Kerry ve Maduro'nun ikili görüşmeleri devam ettirme konusunda mutabık kaldıklarını bildirdi. Venezuela Devlet Başkanı Maduro, ülkesinin içinde bulunduğu ekonomik krizin sorumluluğunu ABD'ye yüklüyor. Maduro, Washington yönetiminin Venezuela'ya karşı "ekonomik savaş" yürüttüğünü, hükümetini devirmek istediğini savunuyor.

 

Muhalefet Maduro'yu eleştiriyor

 

Muhalefet ise, ülkedeki ekonomik ve siyasi krizden sorumlu tuttukları sosyalist devlet başkanının bir an önce görevden ayrılmasını ve erken seçime gidilmesini istiyor. Görev süresi gelecek yıl sona erecek Maduro, yardımcılığını yaptığı sosyalist lider Hugo Chavez'in hayatını kaybetmesinin ardından 15 Nisan 2013'teki seçimde 7,5 milyon oy alarak iktidara gelmişti. Politikaları, yüksek enflasyon ve artan şiddet olayları nedeniyle eleştirilen Maduro yönetimine karşı 12 Şubat 2014'te patlak veren gösterilerde 43 kişi yaşamını yitirmişti.

 

Karşılıklı büyükelçi bulundurmuyorlar

 

ABD, Venezuela'nın en büyük ticaret ortağı konumunda bulunuyor ancak iki ülke arasında diplomatik ilişkiler son yıllarda gergin seyrediyor. Hugo Chavez'in 1999'da iktidara gelmesinden sonra ABD ile Venezuela arasında ilişkiler dönem dönem gergin devam etti. ABD ile Venezuela, karşılıklı olarak büyükelçi bulundurmuyor, ilişkileri maslahatgüzar seviyesinde sürüyor.

 

Venezuela'da 2002 askeri darbe girişimi ve ABD

 

Venezuela'da 1998 yılında devlet başkanı seçilen Hugo Chavez, yeni bir anayasa hazırlayarak halkçı bir program izlemiş, devlet petrol şirketi PDVSA'yı da kamulaştırarak gelirleriyle yoksullara yönelik programları finanse etmişti. Bu adımlarıyla ülkedeki hakim sınıfların ve siyasi temsilcilerinin tepkisini çeken Chavez'e karşı 11 Nisan 2002'de başarısız bir darbe girişiminde bulunulmuştu. İşveren sendikasının yönlendirdiği bir genel grev sırasında Chavez yönetimine karşı olanlar saraya yürümesiyle organize bir şekilde tanklar da başkanlık sarayının etrafını kuşatmış, generaller başkanın istifasını istemişti. Generaller bu dayatmayı kabul etmeyen Chavez'i görevden alarak yerine işveren sendikası başkanı Pedro Carmona Estanga'yı başkan olarak atamışlardı. Ülkenin ana akım medyası ve Katolik kilisesinin de destek verdiği darbede iş başına getirilen Estanga, birkaç saat kalabileceği bu işgal edilmiş makamında hızla yeni anayasayı lağv etmiş, Chavez'in atadığı tüm vali, belediye başkanları ve hakimleri görevden aldığını açıklamıştı. Bütün bunlar yaşanırken yüzbinlerce taraftarı da Chavez'i yalnız bırakmamış ve destek amacıyla onlar da sarayın önüne gelmişti. Ve onların desteğiyle saray muhafızları kontrolü yeniden ele alarak darbe girişimini çökertmişti. Çok sayıda kişi hayatını kaybettiği çatışmalar yaşanan darbe girişimi, Chavez'in halktan gördüğü destek karşısında başarısız kalmış ve generaller 14 Nisan sabahı Chavez'i serbest bırakmak zorunda kalmış ve yenik düşmüşlerdi. Darbe yenik düşünce Carmona ülkeden kaçtı, atadığı hükümet üyeleriyle darbeye katılanlar tutuklandı. Chavez yönetimi sürekli olarak darbenin dönemin ABD Başkanı George W. Bush tarafından desteklendiğini gündeme getirmiş ve darbeci askerlerden Amiral Carlos Molina da ABD'nin kendilerine destek verdiğini açıklamıştı. ABD Başkanı Bush da "Chavez'in darbeden ders alması gerektiğini" söylemişti.