Dikkatlerin TBMM Genel Kurulu’ndaki İnfaz Paketi’ne odaklandığı dönemde, TBMM Milli Eğitim Komisyonu’ndan sessiz sedasız geçirilen düzenlemeyle, üniversitelerde OHAL döneminde yapılan ihraç uygulaması yasaya taşınıyor. Komisyondan geçen düzenlemeye göre, terör örgütünün propagandasını yapmak eylemi, kamu görevinden çıkartılmanın gerekçesi haline getirildi. Bu kararı ise rektör yardımcısı başkanlığında oluşturulan disiplin kurulları verecek. Düzenlemedeki “propaganda” tanımına, muğlak olduğu gerekçesiyle, teklifin imzacılarından olan AKP milletvekili de itiraz etti ancak sonuç değişmedi.
YÖK Kanunu ile farklı 5 kanunda değişiklik öngören teklif, geçtiğimiz hafta, Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda görüşülerek kabul edildi. Dikkatlerin İnfaz Paketi’ne çevrildiği dönemde, sessiz sedasız getirilerek komisyonda görüşülen teklifte kritik düzenlemeler yer alıyor.
Anayasa Mahkemesi’nin 2019’da iptal ettiği, kamu görevinden çıkarma ile ilgili maddelerin yerine getirilen teklife göre, üniversite öğretim üyeleri, ‘terör örgütü propagandası’ yaptığında kamu görevinden çıkarılacak. Teklifte, ihraç maddeleri arasında şunlar sayılıyor:
“Terör örgütlerinin propagandasını yapmak, bu örgütlerle eylem birliği içerisinde olmak veya yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak...”
Düzenlemedeki “propaganda” ifadesinin muğlak olduğuna yönelik muhalefetten gelen itirazlara, sürpriz bir biçimde, kanun teklifinin ilk imzacısı olan, AKP Milletvekili Orhan Atalay da katıldı. Atalay, “Ceza ağır yani öğretim mesleğinden ihraç gibi ağır bir ceza. Dolayısıyla bu cezanın subjektif ifadelerle getirilmemesi gerekir kanaatindeyim. Mesela o “propaganda” kavramı sana bana göre değişen bir şey, adam kendi özgün düşüncelerini açıklar ama bir başkası sen bu düşüncelerin, bu konuşmalarınla şu terör örgütüne müzahir bir imada bulundun ya da ifade de bulundun denilebilir ve hakikaten de ağır bir cezada verilebilir. Komisyonumuzun takdirine bırakıyoruz ama bu propagandayı çıkartsak doğrudan terör örgütleriyle eylem birliği… Şimdi ilk şekli daha nesnel bir şey çünkü propaganda nedir? Size göre değil, bana göredir; o sıkıntı yaratabilir. Bir adamı, diyelim doçent oldu, doktor oldu, profesör oldu, ama şimdi subjektif bir yorumdan dolayı kapı dışarı etmek gerçekten doğru değil diye düşünüyorum. Bu propagandayı kaldırabiliriz…” dedi.
MHP’li Kamil Aydın ise komisyonda verilen Barış Akademisyenleri ve Edward Said’in İsrail’e tepki göstermesi örneklerine karşı çıkarak, Türkiye’de terör örgütlerinin kimlikleri ve propagandanın nasıl yapılacağına ilişkin tanımların net olduğunu söyledi. Aydın, “Dolayısıyla, ben yani, imza koyan komisyonda imza sahibi arkadaşımızın da yani burada affına sığınarak burada bir müphemlik olmadığını, kişiye göre bir şey söz konusu değil, bunun böyle kalması yönünde ben şahsi düşüncelerimi ifade ettim” dedi.
Teklif, itirazlara rağmen değişmeden komisyondan geçti. TBMM Genel Kurulu’nda bu şekliyle yasalaşması halinde, Barış Akademisyenleri’nin sonradan beraat ettiği bildiriye benzer eylemler söz konusu olduğunda, rektör yardımcılarının başkanlığında kurulan disiplin kurulu, ihraç kararı verebilecek.
Şehir Üniversitesi’nin kapatılmasının yolu açılıyorTeklifte, kritik başka düzenlemeler de yer alıyor. Bazıları şöyle: Açık öğretimde 2 milyon öğrencinin pasif biçimde kayıtlı olduğu gerekçesiyle, dört dönem boyunca harç ödemeyen ve kayıt yaptırmayanların ilişiği kesilecek. Vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim üyelerinin maaşları, devletteki emsallerinin altında olamayacak. Böylece asgari ücretle öğretim üyesi çalıştıran vakıf üniversiteleri zam yapmak zorunda kalacak. Faaliyet belgesi 3 yıl süreyle ardı ardına iptal edilen ve yönetimi kayyıma devredilen vakıf üniversitelerinin kapatılması ve kayyım yönetiminin de son bulması sağlanacak. Faaliyet belgesi iptal edilen vakıf üniversitelerine taşınmazlarla ilgili tanınan irtifak hakkı da kalkacak. Bu durum, özellikle kayyıma devredilen Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun da kurucularından olduğu İstanbul Şehir Üniversitesi gibi vakıf üniversitelerinin kapatılmasının yolunu açabilecek. |