Başçavuş Osman Hancı tarafından başına miğferle vurulması sonucu hayatını kaybeden er Gökhan Kılıç’ın son bir saatini asker arkadaşları anlattı. G.A. ifadesinde, "Bir ara eşinin ismini ‘Berna’ diye fısıldadı. Kendi ismini sorduğumuzda cevap veremeyince durumunun kötü olduğunu anladık" dedi.
Komutanının miğferle kafasına vurarak ölümüne neden olduğu askerin son sözü, eşinin ismi oldu
Er Gökhan Kılıç, 7 Ekim 2017’de başına miğferle vurulduktan sonra beyin kanaması geçirmiş ve 29 Kasım’da can vermişti. Bu ölüm sonrası Başçavuş Hancı tutuklanmıştı.
Hürriyet'ten İsmail Saymaz'ın haberine göre, Bursa Gemlik’teki Askeri Veteriner Okulu Köpek Üretim ve Eğitim Tabur Komutanlığı’ndaki nöbet sırasında cep telelefonuyla konuştuğu için Başçavuş Osman Hancı’nın başına miğferle vurduğu ve ölümüne neden olduğu er Gökhan Kılıç’ın son bir saatini asker arkadaşları anlattı. İddiaya göre Kılıç yaralandıktan sonra döndüğü koğuşta, “Başım ağrıyor” dedi ve fenalaştı. Lavaboya götürülerek yüzü yıkanan Kılıç bilincini yitirdi. Kılıç en son eşi Berna’ın adını sayıkladı. Savcılıkça ifadesi alınan tanık askerler, son bir saati şöyle anlattı:
M.A.S.: “Osman Hancı başçavuş beni ve bölük yazıcısını çağırdı. Bize ‘Gökhan’ı nöbette telefonla konuşurken yakaladım. Tutanağını tutun’ dedi. Biz de tutanak düzenledik. Kontrole gittim. Gökhan’a, ‘Kardeşim, telefonu yakalatmışsın. Tutanağını hazırladık, haberin olsun’ dedim. Gökhan ‘Evet yakalattım. Hem tutanak yedim hem de Osman başçavuş kafama kompozit başlıkla (miğfer) vurdu’ dedi. ‘Ağrın var mı’ dedim. Eliyle kafasının ve yüzünün sol tarafını gösterdi. Bölüğe döndüm. Saat 19.30 sıralarında koğuşta Gökhan’ı gördüm. ‘Midem bulanıyor, kafamın sol tarafı ağrıyor’ dedi. Tuvalete götürüp yüzünü yıkadık. Çıktığımızda kendisini yere bıraktı. Kendinden geçmeye başladı. Bilincini kaybetmeye başladığını görünce ismini sordum, söyleyemedi.”
G.A.: “Gökhan, ‘Osman başçavuş kompozit başlıkla kafama vurdu. Başım çok ağrıyor. Biraz yatacağım’ dedi. Bitkindi. Üç-beş dakika sonra doğrularak, “Beni lavaboya götürün” dedi. Lavaboya götürdük, yüzünü yıkadık. “Ölüyorum” diye sessizce konuştu. Lavabodan sonra birkaç adım attı ve yere yığıldı. Söylediğimiz sözlere cevap veremiyor, dili dolanıyordu. Bir ara eşinin ismini, ‘Berna’ diye fısıldadı.”
D.Y.: “Lavabodan çıktıktan sonra koridorda düştü. Tekrar koğuşa götürüp yatırmak istedik. Gökhan konuşamıyor, kekeliyordu.”
B.K: “Gökhan’ı yerde çökmüş ağlamaklı gördüm. “Başım çok kötü” dedi. Kısık sesle “Kafamı vurdum” veya “Kafama vurdu” dedi. Sözleri anlaşılmıyordu. Koluna girdim. Ambulansa bindirilene kadar kolumda yattı. Nöbetçi astsubay Hancı’ya haber verdik. İlk önce gelmedi. İkinci seferde geldi. “Yatsın uyusun, bir şeyi yok” dedi. Üçüncü sefer, Gökhan bayıldığında bayağı bir ses olunca geldi, yanına eğildi. “Neyin var” dedi. Gökhan konuşamıyordu. “Ambulansı arayın” dedi ve odasına gitti”
Er Gökhan Kılıç, 7 Ekim’de başına miğferle vurulduktan sonra komaya girmiş ve 29 Kasım’da hayatını kaybetmişti. Kılıç’ın ölümünden sonra Başçavuş Hancı tutuklanmıştı.