KONDA Başkanı Tarhan Erdem: Bu sonucu tahmin etmiyordum, ama hiç şüphem yok, halk doğru bir karar verdi

KONDA Başkanı Tarhan Erdem: Bu sonucu tahmin etmiyordum, ama hiç şüphem yok, halk doğru bir karar verdi

KONDA araştırma şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı ve Radikal yazarı Tarhan Erdem, AKP’nin kesin bir seçim zaferi kazandığı 1 Kasım seçimlerinin ardından “Seçmenlerin çoğunluğu, var olan büyük ve çözülmesi zor sorunların sorumluluğunu koalisyon hükümeti yerine, tek partinin omuzlarına yüklemeyi doğru buldu” değerlendirmesinde bulundu. AKP’nin bu derece yüksek bir oy alacağını tahmin etmediğini ifade eden Erdem, “Halk başka açıdan baktı, hiç şüphem yok, doğru bir karar verdi” dedi.

Tarhan Erdem’in Radikal’de “Niçin Ak Parti?” başlığıyla yayımlanan (2 Kasım 2015) yazısı şöyle:

Okuyucularım biliyorlar ben; Ak Parti’nin bu düzeyde oy alacağını; halkın iktidarı Ak Parti’ye vereceğini de inanmıyordum. Pek çok araştırma kurumunun sonuçları da, Ak Parti’nin tek başına iktidar olabileceğine işaret etmiyordu.

Dün gece ortaya çıkan sonuçlar, iktidara bir başka partinin ortak edilmesini de halkın kabul etmediğini gösterdi.

Halk başka açıdan baktı, hiç şüphem yok, doğru bir karar verdi; halk her seçimde olduğu gibi Pazar günü sabahı kalktı, durumu ve siyasal partileri değerlendirdi; tabiatıyla geçerli kararı.

Halkın şunları düşünerek oyunu verdiğini sanıyorum:

Seçmenlerin çoğunluğu, var olan büyük ve çözülmesi zor sorunların sorumluluğunu koalisyon hükümeti yerine, tek partinin omuzlarına yüklemeyi doğru buldu.  

Ekonomi, dış politika, kamu düzeni gibi, özelikle son yıllarda sıkıntı yaşadığımız sorunları, halkın tek bir siyasal partiye emanet etmesi anlaşılabilir doğru bir karardır.

Halk Ak Parti’nin önüne çözmesi için birçok klasör koymuştur. Bunlardan birinin kapağındai “Kamu Yönetimi” yazılıdır. Bu kapak açıldığında, yerinden yönetime geçiş politikaları, Kürt Meselesi, devlet personel reformu ilk görülen alt dosyalardır. İnsan hakları, demokratik yönetim, yargı ve diğer hususlar ; bozulan kamu düzeninin acil ama zor olan bölümleridir.

İkinci klasör ekonomik sorunlardır. 2014 başından başlayarak, hemen hemen iki yıldan bu yana, “seçim sonrasına” bırakılan ekonomik meselelerin, Hükümeti hangi imkansızlıklarla karşılaştıracağını henüz bilmiyoruz; ama hükümet bu klasörün içindekileri, yarından tezi yok masaya koymak zorunda kalacaktır.  

Koalisyon ile bu sorunların çözülemeyeceğini halk gördü ve mevcut siyasal hayat içinde, eksiklerini ve hatalarını görerek hükümeti Ak Parti’ye verdi.

Halkın endişeleri ve şüpheleri  çoktur. Fakat halk çözüm için Ak Parti’ye sorumluğu bırakmaktan başka çare bulamamıştır.

Ak Parti’nin, içindeki yapısal bozuklukları, yukarda işaret ettiğim sorunların gerçekçi çözümünün önündeki büyük engeldir. Bu bozukluklar giderilemeden, önündeki dosyaları açması söz konusu olamaz. Cumhurbaşkanı-Parti- Meclis ilişkilerinde görünen anayasa dışı ilişkiye işaret etmek istiyorum. 

Ak Parti son kampanyayı, kendisinin yarattığı bir düşmanı göstererek yürütmüştür. Aynı düşmanı göstererek 4 yıl sonraki seçimlere kadar yaşanabilir mi? Bence yaşanamaz!

Ekonomik konular da öyledir. “Faiz lobisi”, dışarının para babaları benzeri bahaneler ileri sürülerek, yakında kapımızı çalacak parasal sorunlar geçiştirilemeyecektir.

Halkın bu tercihiyle, muhalefet partilerine bir kapı açılmıştır. Halk muhalefete, partilerini demokratikleştirme için önemli bir fırsat yarattı. Programlarını ve tüzüklerini halkla birlikte tasarlamak ve yazmak için önlerinde yeter zaman vardır. 

Belki de, Türkiye’nin gerçek demokrasiye geçmesi için gerekli olan parti içi demokrasi reformu, halkın dünkü tercihinin bir sonucu olarak gerçekleştirilecektir