KONDA, Türkiye’deki gayrimüslim azınlıkların sosyal medya kullanımını ölçmek amacıyla yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır'ın sunumunu yaptığı basın toplantısında, katılımcıların sadece yüzde 21'inin sosyal medyada "Özgürce paylaşım yapabiliyorum, rahatım" dediği aktarıldı. Araştırmaya göre, gayrimüslim azınlık mensuplarının yüzde 41'i "Bazen tedirgin oluyorum", yüzde 15'i "Çekiniyorum, aslında çoğu zaman gerçek düşüncelerimi paylaşamıyorum", yüzde 23'ü de "Paylaşım ve yorum yapmıyorum, sadece izliyorum" dedi.
Sunumda, azınlık mensuplarının yüzde 15'inin paylaşımları yüzünden hakarete, yüzde 14'ünün aşağılamaya, yüzde 8'inin küfre, yüzde 6'sının da tehdide maruz kaldıkları belirtildi. Verilere göre, "Katılımcıların yüzde 80’i sosyal medyada hak ihlali veya ayrımcılığa karşı hukuki bir yaptırıma ihtiyaç olduğunu düşünüyor."
AB Bakanlığı tarafından yürütülen Sivil Toplum Diyaloğu Programı'ndan hibe desteği almaya hak kazanan ve yürütücülüğünü Yeniköy Panayia Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı’nın, koordinatörlüğünü Cemre Baytok'un üstlendiği “Sosyal Medya ve Azınlıklar” projesi kapsamında yapılan araştırma 746 katılımcıyla yapıldı. 30 Ocak - 17 Nisan 2015 tarihleri arasında yapılan araştırmada “cemaat içi iletişim ve örgütlenme gibi değişkenler nedeniyle cemaatlerin temsiliyetinin tam olarak sağlanamadığı” belirtilirken katılımcıların kendilerini nasıl tanımladıkları farklı açılardan soruldu.
Bekir Ağırdır'ın Karaköy'deki Rum İlköğretim Okulu'nda yaptığı sunumuna göre, “Katılımcılarından yüzde 51’i inancını Ortodoks Hristiyan, yüzde 32’si Musevi, yüzde 5’i ateist, yüzde 5’i Katolik Hristiyan, yüzde 4’ü deist-agnostik, yüzde 1’i Protestan Hristiyan olarak, yüzde 3’ü de diğer mezhepleri işaret ederek tanımladı.”
KONDA'nın yönelttiği “dinin gereklerini yerine getirme” sorusuna verilen yanıtlara göre, “Katılımcıların yüzde 5’i kendini çok dindar (sofu), yüzde 30’u dindar, yüzde 46’sı inançlı, yüzde 19’u ise inançsız olarak tanımladı.”
Araştırmanın "Hayat tarzı kümesi"nde, katılımcıların yüzde 41'i kendilerini "geleneksel-kültürel", yüzde 2'si "dindar muhafazakâr", yüzde 57'si de "modern" olarak tanıttı.
Ağırdır, “hangi cemaate mensup olduklarını” sordukları katılımcıların hem dini, hem etnik kimliklerine göre yanıt verdiklerini aktardı. Açıklamaya göre, aralarında ateist, deist ve agnostiklerin de bulunduğu kişilerin yüzde 34,5’i kendini Musevi, yüzde 26,9’u Ermeni, yüzde 18’i Süryani, yüzde 15’i Rum cemaatinden olarak tanımladı. 746 katılımcıdan 11’i aynı soruya “Katolik Süryani”, 8’i “Katolik Ermeni”, 5’i “Bulgar”, 2’si “Levanten”, 1’i de “Keldani” yanıtını verdi.
Grup mensubiyetleri ardından katılımcılara “kendilerini hangi iki öğe üzerinden tanımladıklarını” soran KONDA’nın sunumuna göre, “En yüksek oranda söylenen üç unsur kültür, aile ve din oldu.”
Katılımcıların yüzde 93’e yakınının İstanbul’da yaşadığı belirtilirken, yarısının “bireysel veya aileleriyle İstanbul dışındaki bir şehirde doğup İstanbul’a taşındığı” aktarıldı. Sunumda, KONDA’nın “Son 100 yıl içinde siz/ailenizle göç ettiniz mi” sorusu için sunduğu yanıt seçeneklerinden “100 yıldır burada yaşıyoruz” ifadesini işaretleyenlerin oranının yüzde 51 olduğu vurgulandı.
Araştırmada, katılımcılara sınıf ve eğitim durumlarını öğrenmek için de sorular yöneltildi. Sunumda paylaşılan bilgilere göre, “Katılımcıların yüzde 13’ü lise altı, yüzde 25’i lise, yüzde 62’si üniversite düzeyinde eğitim almış.” Çıkan eğitim seviyesinin Türkiye’nin ortalamasını aştığı belirtilirken bu durumun sebebi olarak bazı katılımcılara, eğitimli kesimin daha yoğun olarak kullandığı teknoloji aracılığıyla erişilmesi gösterildi.
Aktarılanlara göre, “Katılımcıların yüzde 35’i cemaat vakfına ait okullarda, yüzde 37’si özel okullarda, yüzde 28’i ise devlet okullarında eğitim aldı.”
Katılımcıların yüzde 25’inin 14-28 yaş aralığında, yüzde 37’sinin 29-43, yüzde 38’inin 44 yaş ve üzerinde olduğu söylenirken “Cemaatten olan bireylerin sadece yüzde 1,9’u devlet kademelerinde iş imkanı bulabildiği” not edildi.
Ağırdır, sunumda “katılımcıların üçte birinin özel sektörde çalıştığı, beşte birinin ticaret ile uğraştığını" söylerken "onda birlik bir kesimin doktor, mimar, avukat gibi serbest meslek alanlarında çalıştığına, yüzde 8,8’inin ev kadını, yüzde 6,3’ünün de işsiz olduğuna” dikkat çekti.
KONDA’nın hane geliri tespitlerine göre, “Katılımcıların yüzde 10’unun evlerine giren aylık gelirin 2000 TL ve altında, yüzde 12’sinin 2000-3000 TL aralığında, yüzde 28’inin 3000-5000 aralığında, yüzde 50’si de 5000 TL üzeri bir gelire sahip.”
Gayrimüslim azınlıkların sosyal medya kullanımlarına odaklanan araştırmada, katılımcıların yüzde 61,5’i internet kullanımı sorulduğunda “Telefonumda veya önümdeki bilgisayarda sürekli açık” yanıtını verdi. Yüzde 1’lik bir kesim dışında tüm katılımcıların “iyi birer internet tüketicisi” olduğu belirtilen sunumda, “İnternetin özellikle iş, arkadaş ve akrabalarla sohbet, bankacılık ve haber takip için kullanıldığı” aktarıldı. İnternet kullanım amaçları arasında yer alan “Siyasi içerikli siteleri takip etmek ve siyasete katılım” maddesi, son sıralarda yer aldı.
Araştırma sonuçlarına göre, “Katılımcıların yüzde 80’e yakını Facebook’u kullanırken, Facebook arkadaşlığını tamamen cemaatle sınırlama yüzde 5 oranında görülüyor.”
Facebook’tan sonra katılımcıların tercih ettiği sosyal medya araçları sırasıyla Instagram, Youtube, Twitter ve Linkedin. KONDA’nın araştırmasına göre, “Daha çok kişisel olarak kullanılan bloglarda siyasi ya da cemaatlerle ilgili içerik üretimi yüzde 20’yi geçmiyor.”
Araştırmada çıkan veriler, “Sosyal medyada kendi ismiyle hesap açan azınlık mensuplarının oranının yüzde 86, hem takma, hem de gerçek ismiyle hesapları olanların oranının yüzde 12 olduğunu” gösterdi.
Sunumda gerçek isimleriyle hesap açanların sadece yüzde 22'sinin "Özgürce paylaşım yapabiliyorum, rahatım" dediği aktarılırken, yüzde 40'ının "Bazen tedirgin oluyorum", yüzde 15'inin "Çekiniyorum, aslında çoğu zaman gerçek düşüncelerimi paylaşamıyorum" dediği belirtildi.
Tüm katılımcıların yaklaşık yüzde 21'i "Rahatım" derken, yüzde 41'i "Bazen tedirgin oluyorum", yüzde 15'i "Çekiniyorum", yüzde 23'ü "Paylaşım ve yorum yapmıyorum, sadece izliyorum" dedi.
Katılımcılara azınlık yayınlarından en çok hangilerini takip ettiklerini sorduklarını söyleyen Ağırdır, araştırmaya Ermeni cemaatlerinden katılımın düşük olmasına karşın en yüksek Agos’un bilinirliğinin olduğunu aktardı. Araştırmada Agos’tan sonra en çok okunan yayın Şalom çıktı. Şalom'u Paros, Marmara, Apoyevmatini, Jamanak, Sabro ve İho takip etti.
En çok okunan yayın sorusunu takip eden “Bu gazete ve dergiler beni yansıtıyor” ifadesini yüzde 28'nin onayladığı, yüzde 10'unun reddettiği, yüzde 62'inin ise kararsızlık gösterdiği belirtildi.
Araştırmada katılımcıların sosyal medyaki kişisel olmayan paylaşımlarının cemaatlerine ilişkin olaylardan ziyade “ülke yaşamını etkileyen olaylarda zirve yaptığı” belirtildi.
Azınlık mensuplarının yüzde 65'i "Sosyal medyada paylaştığı haber/görüş yüzünden maruz kaldığı bir hak ihlali var mı" sorusuna olumsuz yanıt verirdi. Ancak yanıtlarından yola çıkılarak katılımcıların paylaşımları yüzünden hakarete yüzde 15, aşağılamaya yüzde 14, küfre yüzde 8, tehdide yüzde 6 oranında maruz kaldıkları aktarılırken, Ağırdır bu duruma ilişkin olarak şunları söyledi:
"Bunlar çok ciddi rakamlar. Eğer bir ülkede, herhangi bir kesimin, vatandaşlarımızın üçte biri doğru veya yanlış, şu veya bu nedenle yazdıkları yüzünden sosyal medyada bu tür baskılara ya da doğrudan hakarete, tehdide uğruyorsa burada devlete düşen çok şey vardır."
Katılımcıların yüzde 80’i “Sosyal medyada hak ihlali veya ayrımcılığa karşı hukuki bir yaptırıma ihtiyaç olduğunu” savundu.