'Konserde evlendik'

'Konserde evlendik'
Ünlü piyanist Anjelika Akbar ve mühendis eşi Batu Tarman, aşklarını anlattı. Anjelika Akbar: * Konserim için İzmir'e uçuyorum. Uçak kalkmadan yukarıdan kocaman bir viski kutusu düştü kafama. O sırada her şey kapkaranlık oluyor. Ölüyorum zannediyorum. Bir yandan ağlıyorum. İki saat sonra sahneye çıkacağım. * İndim İzmir'e. Birini aramam lazım, annemi arayacağım, delirecek. Eski ortağımı aradım, bulamadım. Üçüncü arayacağım kişi Batu çıktı. Üçüncü sırada olacağını ben de beklemiyordum. Aradım, 'Merhaba, size şikâyet edebilir miyim?' diyerek ağladım. * 18 yaşındayken klinik ölümü yaşadım. Ameliyat esnasında kalbim durdu. O sırada ameliyat masasında yatan Anjelika'yı gördüm, üzerimde doktorlar beni uyandırmak için uğraşıyordu. * Bu deneyimden sonra hayatıma ve kendime çok güvenmeye başladım. Bana ilham çok cömertçe verildi. Batu Tarman:* Anjelika Akbar'ı takip ediyordum. Fakat hiç aklıma gelmemişti ders verebileceği. Beni zor bir sınavdan geçirdi. Öğrencisi olmayı hak ettim. * Anjelika ile evlendikten sonra, evde piyano çalmakta zorluk çekiyorum. Çünkü nerede olursa olsun Anjelika duyar 'Tizi kaçırdın,' der. * Anjelika sınırsız bir sevgi verdiği için, siz karşı koyamıyorsunuz. İlginizi ondan çekemiyorsunuz. * Baba olunca çok beklediğim bir şeye kavuşma hissini yaşadım. Bir eksik parçanın tamamlanması gibiydi... Sabah gazetesinin röportajı; Aşk ve evlilik konusundaki bilgisizliğimiz, bazen hayattaki mutsuzluğumuzun temeli olabiliyor ama biz onu bile fark etmiyoruz. Herkesin fikir yürüttüğü, belki en çok kafa yorduğu ama kendi beraberliği söz konusu olduğunda anlatmaya yanaşmadığı evliliği, bu sayfalarda anlamaya çalışıyoruz birlikte Anjelika Akbar bu günlerde bir yandan konser verirken, bir yandan da emziriyor. İkinci evliliğini yapan ve 40 yaşında bir bebek sahibi olan Akbar, eşine eşlik edebilmek için bir yandan da tango dersleri alıyor. Bazen her şey bizim dışımızda gelişir. Hayat beklemediğimiz mutluluklar getirir. Anjelika Akbar için mutluluk, telefonun diğer ucundaki adamın sesi olmuş. İkincisiyse, uçakta başına düşen içki şişeleri.... -İkinizin de ikinci evliliği. Yeniden evlenme kararını alırken bir kez daha düşünmüş müydünüz? -B.T: İlk evliliğim yedi yıl sürdü. Sonlandırdığım dönem hayatımda zaten neyi yapıp, yapmayacağıma karar verdiğim dönemdi. Yeniden piyano çalmayı kafama koymuştum. Uzun yıllar klasik piyano çalışmıştım. Bir gün 'Tekrar dönmem gerekiyor,' dedim. Hoca çok önemliydi. Anjelika Akbar'ı da takip ediyorum. Fakat hiç aklıma gelmemişti ders verebileceği. Bir arkadaşımla konuşurken, onu tanıdığını söyledi, telefonunu verdi. -Derdiniz aslında piyano öğrenmekti... -B.T: Tabii.. Anjelika Akbar'ı aradım. Ve beni kabul etmesi için sınavdan geçmem gerektiğini belirtti. 'Çalışayım mı?' diye sordum, 'Yok,' dedi, 'Benim kendime göre bir testim var onu geçmeniz gerekiyor.' -A.A: Sonuçta piyano öğretmeni değilim. Bu işe zaman ayırıyorsam çok sevdiğim için. -B.T: Birkaç ay daha bekledim. Sonbahar geldi. Sınav vardı önce. Heyecanlandım. Yapı gereği de bir karar aldıktan sonra devam etmek isterim illa ki. -Nasıl bir sınavdı bu? -A.A: Yarım saat süren konservatuar sınavı gibi. Rusya'da uygulanır. İçindeki doğal yeteneği ortaya çıkarır. Bir de kendime ait sınavım var. Farklı klasik müzik eserlerinden kısa parçalar soruyorum. Nasıl bir duygu verdiğini soruyorum. İlk karşılaştığımızda Batu'yu yetenekli buldum, kabul ettim. B.T: Zaman içinde dersleri oturttuk. Her şeyden memnundum kendi adıma. Son derece verimliydi dersler. Hoca öğrenci ilişkisi seviyeli bir şekilde devam ediyordu ve ben o çizgiye sadık kaldım. Ama bu arada kendimizi başka konularda da sohbet ederken bulduk. -A.A Kısa bir süre sonra Anjelika bana 'Konserde ne çalıyorsunuz?' dedi. -A.A: 'İlk defa konser verecek minik öğrencileri ben elinden tutarak sahneye çıkartıyorum,' dedim. Heyecanlanmasın diye.. Tabii koca adamı elinden tutup sahneye çıkartacak değilim ya... Batu konserin sonunda hata yaptı. Sonra dedi ki 'Anjelika hanım bana söz verdiniz elimden tutacaktınız, tutmadığınız için hata yaptım.' -Çok romantik başlamış bu aşk..... -A.A: Çok romantik başlamadı aslında. Uçakta başıma içki şişeleri düşmeseydi, belki bu aşk da olmayacaktı. Başıma düşen şişelerden sonra başladı aşkımız. Konser için İzmir'e uçuyorum. Daha uçak kalkmadan yukarıdan kocaman bir viski kutusu düştü kafama. Her şey kapkaranlık oldu, 'ölüyorum' zannettim. Bir yandan ağlıyorum. Yürüyecek gibi değilim. İki saat sonra sahneye çıkacağım. Uçakta bir spor kulübünün doktoru varmış. Yanıma geldi. 'Sert hareketler yapmayın,' dedi. İndim İzmir'e. Birini aramam lazım. Annemi arayacağım, yurtdışında. Delirecek. Eski ortağımı aradım, bulamadım. Üçüncü arayacağım kişi Batu çıktı. Yani üçüncü sırada olacağını ben de beklemiyordum. Aradım. 'Merhaba, size şikâyet edebilir miyim?' diyerek ağlıyorum. İki ay içinde 10 konserimi iptal ettim. İstanbul'a döndüğümde elinde çiçeklerle Batu geldi ve o günden sonra ders yapamadık. 2007'de de evlendik. -Neden hemen evlendiniz? -A.A: Her şey çok netti. Evlenmeden önce Batu bana müthiş bir sürpriz yaptı.. Doğduğum şehre götürdü beni. Evlilik teklifini doğduğum şehir olan Karaganda'da yaptı. Bu çok etkileyiciydi benim için. Nikâh memuru konsere geldi -Evlendiğiniz neden duyulmadı? B.T: Anjelika, davetiye yaptığımız anda yakınlarımıza bile göndersek magazincilerin eline geçeceğini söyledi. 'İster misin magazin gazetelerinde boy boy yer alsın?' dedi. -A.A: Bir çözüm buldum. İnsanlara konser davetiyesi gönderdik. Çıktım sahneye, hayatımda beni en çok etkileyen eserlerimi çaldım. Sonra Batu çıktı. Bana yazdığı şiiri okumaya başladı. Herkes alkışlıyordu. 'Anjelika'ya uzun zamandır evlenme teklif etmek istiyordum,' dedi. Alkışlar sadece erkek tarafından geldi. Herkes şaşırdı. Nikâh memuru konserdeydi. 'Konser bitti farkında mısınız? Bu şaka değil,' dedi. Sonra 'evet'lerimizi piyanonun başında verdik. 40 yaşında yeniden anne oldum. Doğal yollarla! - Yaşınız kaç? -B.T: 42. Aramızda bir yaş fark var. -Çocuk ikinizin kararı değil mi? -A.A: Tabii. -Tüp bebek mi? -A:A: Hayır. Doğal yollardan. Timur'u 40 yaşında doğurdum. Şu an 10 aylık. İlk eşimden bir oğlum var. Yürek, 18 yaşına basmak üzere. -Vejetaryen olduğunuzu duydum. Şu an emziriyorsunuz. Bebeğiniz ve sizin için tehlikeli değil mi? -A.A: Şöyle bir şey var, çocuk zaten anneden alıyor proteini. Orada bir sorun yok. Önemli olan annenin proteinsiz kalmaması. Sadece sebze yemiyorum. Süt ve yumurta da yiyorum. Proteini oradan alıyorum. Bebeğimizi normal doğuracaktım ama gecikti gelmesi. Son ana kadar ağlayarak karar verdim sezaryene. Doğal olmayan hiçbir şeyi sevmiyorum.. Müzikle doğurdum. O önemli bir şey. Bach'ın Reminör piyano konçertosu.. -Baba olmayı nasıl yaşıyorsunuz? B.T: İstediğim, özlemini duyduğum bir şeydi. O yüzden çok beklediğim bir şeye kavuşma hissini yaşadım o anda. Bir eksik parçanın tamamlanması gibi bir his. Aslında kocaman bir oğlum daha var. O da buluğ çağında bir delikanlı. Sonuçta kendi uğraşı var. -Sizi kendine rakip olarak görüyor mu? -A.A: Hayır. Oğlum Batu'yu çok seviyor.. Korktunuz mu 40 yaşında anne olmaktan? -A.A: Korkmadım. Kendimi hiçbir zaman 40 yaşında hissetmedim ki. Ben kendimi 20 yaşında hissediyorum. İlk doğumumu da 21 yaşında yapmıştım. 18 yaşındayken klinik ölümü yaşadım. Ameliyat esnasında kalbim durdu. O sırada ben ameliyat masasında yatan Anjelika'yı gördüm, beni yaşatmaya çalışan doktorları gördüm. Dönmek istemiyordum mutluluktan uçuyordum. Diyorlar ki, 'Klinik ölümü yaşamış insan tekrar geri döndüğünde sıfırdan başlıyor.' Dolayısıyla şu an 22 yaşındayım. Öyle de hissediyorum. -Ne ameliyatıydı bu? -A.A: Apandist ameliyatı sırasında, orada narkoz verildiğinde alerjik şoka girdim ve kalbim durdu. -B.T: Anjelika'ınn algıları çok yüksek. Uzaktan yakından tanıdığı pek çok insanı daha iyi hissedebiliyor.