Köprüdeki gazeteci bu fotoğraf yüzünden linç ediliyordu: "Askerden sonra sıra size gelecek" dediler

Köprüdeki gazeteci bu fotoğraf yüzünden linç ediliyordu: "Askerden sonra sıra size gelecek" dediler

Hürriyet foto muhabiri Selçuk Şamiloğlu, Boğaziçi Köprüsü’nde gözaltına alınan darbeci bazı askerlere linç girişimlerini fotoğrafladı, ardından kendisi linç girişimine uğradı. Darbe girişimi gecesi yaşadıklarını anlatırken "Gazeteci olduğumu öğrenince daha çok vurmaya başladılar" diyen Şamiloğlu, "‘Askerlerden sonra sıra size gelecek’ dediler. En az 15-20 kişi aynı anda beni dövüyordu" ifadelerini kullandı.

Türkiye'ye kâbus dolu geceyi yaşatan 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, askerlerin linç edilmesi görüntüleri, sosyal medyada tepkilere neden oldu.

Hürriyet'ten İpek Yezdani'nin haberine göre, olayları görüntülemek üzere gazetecilik görevini yaparken dövülen Hürriyet foto muhabiri Selçuk Şamiloğlu, o gün sabah karşı yaşadıklarını şöyle aktardı:

 

"Gözleri dönmüştü"

 

“Sabah 05.30-06.00 sularıydı. Askerin Boğaziçi Köprüsü’nün Anadolu yakasında olduğunu, halkla çatıştığını duyunca Balmumcu’dan köprüye gittim. Herkes köprünün üstünde o tarafa doğru yürüyordu, ben de köprünün Avrupa ayağından Anadolu ayağına yürüdüm. Ancak oraya vardığımda ve oradaki öfkeli kalabalığı gördüğümde ‘Keşke gelmeseydim’ dedim. Polis, askerleri tutuklayıp çevik kuvvet otobüslerine bindirmişti. Yani ben gittiğimde asker zaten teslim olmuştu. Hatta köprüde yürüken bazı askerlerin polise ait Akrep tipi zırhlı bir aracın içinde olduğunu gördüm. O sırada kalabalık, aracın içerisindeki askerleri dışarı çıkarmak için aracı sallayıp devirmeye çalıştı. Çevik kuvvet polisine ait otobüslerdeki tutuklu askerleri tek tek dışarı çıkarıp dövüyor, tekmeliyorlardı. ‘Bunları bize verin, vatan hainlerini öldüreceğiz’ diye bağırıyorlardı. Gözleri dönmüş gibiydi.”

 

"Köprüden atlamayı bile düşündüm"

 

Boğaziçi Köprüsü’ndeki linç girişimini fotoğraflayan Selçuk Şamiloğlu yaşadıklarını şöyle anlattı: “Askerlerin indirilip dövülmesini ve linç girişimlerini çekiyordum. O sırada kalabalıktan birisi geldi, ‘Sen kimsin?’ dedi, ‘Gazeteciyim’ dedim. Fotoğraf makinemi gösterdim. Fotoğraf makinemi çekip aldı, sonra beni iteledi, sonra etraftaki herkes bana saldırmaya başladı. Birisi vurunca hepsi saldırdı. Gazeteci olduğumu öğrenince daha çok vurmaya başladılar. ‘Askerlerden sonra sıra size gelecek’ dediler. En az 15-20 kişi aynı anda beni dövüyordu. İki makinem vardı, birini parçaladılar. Polis ayırmaya çalışıyordu ama nafile, saldıran grubu polis de durduramadı. Ben darp edilirken bazıları ‘Bunu köprüden atalım, kurtulalım’ diyordu. Bunu duyunca köprüden kendim atlayayım diye düşündüm. Beni sürükledikleri son noktada bir askeri linç ediyorlardı, beni dövenler onu görünce o tarafa doğru gitti. O sırada bir polis beni bir nakliye kamyonuna bindirdi. Kamyoncuya ‘Bunu buradan götür yoksa öldürecekler’ dedi. Sonra kamyoncu beni hastaneye götürdü.”