T24 - Taraf gazetesi, Ergenekon'un tutuklu sanıklarından emekli binbaşı Levent Bektaş'ın ofisinde ele geçirildiği belirtilen CD'nin içinden çıkan “Kafes” adlı planın, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içindeki cunta oluşumunun katliam hazırlığı yaptığını ortaya koyduğunu duyurdu.Haber, medyada ''gerçekleri saklama-yargısız infaz yapma'' tartışması da yarattı. Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Taraf'ın haberini, planda adı geçen askerlerin pozisyonu açısından değerlendirdi. Ergin'in, "Koramiraller cinayet şebekesi yönetir mi?" başlıklı yazısı (24.11.2009) şöyle:Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü, geçen ağustos ayında yapılan Yüksek Askeri Şûra’ya (YAŞ) kadar Kuzey Deniz Saha Komutanı olarak görev yapıyordu.
* Koramiral Öğütçü, YAŞ’ta oramiralliğe terfi edebilmiş olsaydı, Donanma Komutanı görevine atanacak, bu atama da kendisini 2011 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı makamına taşıyacak yolun önünü açacaktı. YAŞ bir başka koramirali terfi ettirince, Öğütçü kadrosuzluktan emekliye ayrıldı.
* Koramiral Kadir Sağdıç, bu rütbeye 2008 yılı YAŞ’ında terfi etti ve geçen ağustos ayında Güney Deniz Saha Komutanı olarak İzmir’e gitti. Ayrıca, bugünkü konumu itibarıyla gelecekte Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na da aday bir isimdir.
* Tuğamiral Mehmet Fatih İlğar ise bu rütbeye 2008 YAŞ’ında terfi etti. Tuğamiral İlğar, halen Çıkarma Gemileri Komutanı olarak Foça’da görev yapıyor.
Cinayet hücrelerinin başında 2 koramiral mi?
* Taraf Gazetesi, geçen hafta “Kod Adı Kafes” manşetiyle verdiği bir haberde, Ergenekon’un Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içindeki uzantısı olduğunu öne sürdüğü gizli örgütlenmeye ilişkin bir liste yayımladı.
Gazetenin haberine göre, geçen nisan ayında başlayan Poyrazköy bombaları soruşturması çerçevesinde emekli Binbaşı Levent Bektaş’ın ofisinde polis tarafından yapılan aramada, “Kafes Eylem Planı” adında bir gizli belge ele geçirildi. Taraf, bu belgenin, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içinde suikast timleri de barındıran illegal bir örgütlenmeyi gün ışığına çıkarttığını yazdı.
* Taraf’ın iddiasına göre, bu organizasyonun içindeki hücrelerin başında iki koramiral ve bir tuğamiralden oluşan bir Danışma Kurulu bulunuyor. Başkanlığını geçen YAŞ’ta emekliye ayrılan Koramiral Öğütçü, yardımcılığını Koramiral Sağdıç ve üyeliğini de Tuğamiral İlğar yapıyor.
Gazetenin yayımladığı listede, çoğu halen görevde olan 41 subay ve astsubay yer alıyor.
Çok ağır iddialar
* Bu planda, organizasyonun AKP üzerinde iç ve dış baskı yaratılması için bir dizi cinayet ve tedhiş eylemi gerçekleştireceği, bu amaçla gayrimüslimler üzerinde korkutucu propaganda icra edeceği, ev, işyeri ve araçlarını kundaklayacağı ileri sürülüyor.
* Neresinden bakılırsa bakılsın, bunlar son derece ciddi iddialar. Buna göre, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın bazı eski ve yeni üst düzey komutanları aslında bir cinayet ve tedhiş organizasyonunun elebaşılarıdır. Ergenekon savcılarının mesailerini son günlerde bu iddialar üzerinde yoğunlaştırdığı anlaşılıyor. Başbakanlık, eleştirel bir açıklamayla habere “soruşturmanın gizliliği ve masumiyet karinesinin ihlali” tepkisini verirken, Genelkurmay Başkanlığı da gazete hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.
* Kuşkusuz, bir askerin koramiral rütbesine yükselmiş olması, onun suç işlemeyeceği, illegal bir organizasyon kurmayacağının kanıtını oluşturmaz. Ayrıca, hakkında ciddi şüpheler varsa, hangi rütbe ya da unvan sahibi olursa olsun her kamu görevlisinin soruşturulması esastır.
Ayrıca, Poyrazköy’de toprağa gömülü olarak bulunan lav silahları ve patlayıcılar da bize pekâlâ Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içinde kötü niyetli bazı yapılanmaların bulunduğunu gösteriyor.
Gerçek 2 olasılıktan biri
* Poyrazköy soruşturması çerçevesinde bugüne dek Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda subay ve astsubay düzeyinde toplam 38 asker sorgulanmış, 31’i ya savcılık ya da hâkim sorgusu aşamasında serbest bırakılmış, bazıları da sonradan terfi etmiştir. Poyrazköy soruşturmasından tutuklu Deniz Kuvvetleri personelinin sayısı 7’dir.
* Karşımızda iki olasılık bulunuyor. Bunlardan birincisi, Taraf Gazetesi’nin ileri sürdüğü gibi komutanların bizzat bu yasadışı tedhiş örgütlenmesinin içinde yer almış olmasıdır. Bu, çok vahim bir durum yaratır.
* İkinci olasılık ise iddiaların asılsız çıkmasıdır. Bu da daha az vahim değildir. Bu durumda, amiraller ve diğer subay ve astsubaylar kamuoyu karşısında tedhişçi olarak takdim edilmiş olmanın getirdiği bir mağduriyeti yaşamış olurlar.
* Gerçeğin nerede olduğunu görebilmemiz için savcıların soruşturmayı hızlandırıp bir an önce sonuçlandırmalarında yarar var.