İyi Parti Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, AKP ve MHP’nin seçim yasası değişikliği teklifini, “Seçimi kaybettiklerinin bir ikrarıdır” diyerek değerlendirdi; “İttifak sisteminin il bazında aleyhlerine işlediğini düşünen iktidar ortakları, aslında il bazında ve ülke genelinde geriye düştüklerini bu teklifle itiraf etmişlerdir” ifadelerini kullandı.
Sözcü’den Ruhat Mengi’ye konuşan Aydın’ın değerlendirmesi şöyle:
“İktidarın Seçim Kanunu ile ilgili değişiklik teklifi seçimi kaybettiklerinin bir ikrarıdır. Bir iktidar sırf iktidarda kalabilmek için seçim kanunlarıyla oynamaya başlamışsa o iktidar artık gidici demektir. AKP ve ortağının uzun zamandır üzerinde çalıştıkları teklif, dağın fare doğurması ve bir yönüyle de kendi getirdikleri ittifak sisteminin etkisiz hale getirilmesidir. İttifak sisteminin il bazında aleyhlerine işlediğini düşünen iktidar ortakları, aslında il bazında ve ülke genelinde geriye düştüklerini bu teklifle itiraf etmişlerdir. Teklifte ülke barajını yüzde 7'ye düşürmüşler, il bazında ittifakların oy avantajını da ortadan kaldırmışlardır. Seçim barajını şayet seçmen iradesinin en geniş şekilde parlamentoya yansıması ve temsilde adalet için indiriyorlarsa, bizim Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem teklifimizde önerdiğimiz gibi yüzde 3'e veya en azından yüzde 5'e indirmeleri gerekirdi. Cumhur İttifakı olarak önde olduklarını düşünüyor olsalar, il bazında ittifaklara avantaj sağlayan kuralı değiştirmezlerdi. Demek ki geriye düştüklerini kendileri de kabul ediyor.”
Aydın, seçim yasaklarından “başbakan” ibaresinin çıkarılmasını da şöyle değerlendirdi:
“Bu husus teklifteki en kritik husustur. İktidar ortakları getirdikleri teklifle milleti aptal yerine koyarak bir kurnazlık yapmışlar, Cumhurbaşkanı'nı seçim yasaklarından muaf tutmuşlardır. ‘Başbakan ve bakanlara ilişkin’ seçim yasakları maddesinde yapılan değişiklikle ‘Başbakan’ ibaresini yasa metninden çıkarmışlardır. Buna göre Cumhurbaşkanı, seçim propagandasının başlangıç tarihinden oy verme gününe kadar seçim propagandası ile ilgili gezilerde makam ve resmi araçları kullanabilecek, açılış törenleri yapabilecek, resmi ziyafetler verebilecek, devlet imkanlarıyla yapılan karşılama ve uğurlama törenlerine katılabilecektir. Ancak bakan, milletvekili ve diğer siyasi parti genel başkanları bu yasaklara uymak zorunda olacak. Böyle adalet, böyle düzen, böyle kanun olur mu? ‘Başbakan’ ibaresi çıkarılıyorsa yerine ‘Cumhurbaşkanı’ ibaresi konmalıydı. Cumhurbaşkanı ‘iktidar partisinin Genel Başkanı’ durumunda olduğu için yasak kapsamı daha da geniş olmalıdır. İktidarı milletten aldığımız destekle sandıkta yenecek, bu teklifi getirdiklerine pişman edeceğiz!”
Siyasi partilerin seçime girebilmesi için Meclis'te grubu olması yerine seçimden 6 ay önce 41 ilde örgütlenmeyi tamamlamış olmasının söylendiği gibi HDP için getirilen bir şart olup olmadığı yönünde de şu görüşünü aktardı:
“HDP'yi kapatsalar ne olacak? HDP'nin herhangi bir duruma karşı kurduğu bir başka parti var ve onun örgütlenmesini de tamamlamış vaziyetteler. Ki ben HDP'yi kapatacaklarını da düşünmüyorum, HDP onlara lazım. HDP üzerinden, sanki HDP ile kol kola girmiş izlenimi yaratarak bazı muhalefet partilerini sürekli dövüyorlar ve daha milliyetçi kitleyi kendi etraflarında bütünleştirmeye çalışıyorlar, onun için seçimden önce kapatılması büyük bir ihtimal değil. Siyasi partilerin seçimlere girebilmesi için TBMM'de grup kurmasının yeterli olmasını bir türlü hazmedemeyen iktidar, bu imkanı ortadan kaldırarak kurtulacağını sanıyor ama fena halde yanılıyor. Buradaki yarası, İYİ Parti'nin 2018 seçimlerine katılma hakkı kazanmasından kaynaklanıyor, onlara şunu hatırlatmak isteriz: İYİ Parti TBMM'de grup kurmamış olsa bile teşkilatlanma yönüyle de 2018 seçimlerine katılma hakkı kazanmış bir partidir. Nitekim, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 2018'de İYİ Parti'nin seçimlere girmeye hak kazanmasına ilişkin kararını hem grup kurma, hem teşkilatlanma yönüyle vermiştir. Uğradıkları şoktan, akıllarında grup kurduğumuz için seçimler katılma hakkı kazandığımız kalmıştır. Bir zahmet açıp ilgili YSK kararını okusunlar. İktidar ortakları, bu teklifle rakipleri için kurdukları her tuzağa kendileri düşecektir.”
Röportajın tamamını okumak için tıklayın.