Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, MHP'den istifa ederek Meral Akşener'in öncülüğünde kurulacak yeni partiye katılan Koray Aydın'ın "Teşkilatı ben kuracağım" ifadesiyle ilgili olarak "Eğer bu cümle 'eş başkanlı parti' yapılanması öngörüldüğünün ilanıysa, ideolojik partiler dışında tutması zor" dedi. Sarıkaya, sözlerinin devamında "En iyi örneği de ANAP-DYP bütünleşmesinde yaşandı. Eş başkanlık yoksa da bu kez, örgütlenmenin tek elde toplandığı anlamına gelir, ötekinin gelişini engeller, merkezin oluşumunu güçleştirir" ifadesini kullandı.
Muharrem Sarıkaya'nın "Hareket mi partiler mi?" başlığıyla yayımlanan (23 Ağustos 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Meral Akşener ve arkadaşları, yeni partinin ilk resmi adımını dün itibarıyla attı.
Koray Aydın’ın da yeni parti örgütlenmesine katılması için düzenlenen törende Akşener bunu, “Bir büyük yürüyüşü bugün başlatıyoruz”cümlesiyle açıkladı.
Partinin siyaset zeminindeki adresi “merkez” diye açıklanıyor.
Ancak, Aydın’ın katılım töreninde bulunanlara bakarak tanım yapanlar, yeni partiyi “MHP’den uzaklaştırılan ya da ayrılanların örgütlenmesi”diye okurlarsa yanılırlar.
Çünkü MHP’ye yıllarını vermiş Aydın’ın katılımında böyle bir görüntünün olması normaldir.
Ayrıca Akşener’in sosyal demokrat ve sol hareketler içinde yer almış kişilere teklif götürdüğü de biliniyor.
Dolayısıyla yeni partiye MHP’de siyaset yapmışların yeni oluşumu gibi bakılmasından kuruluş çalışmasına katılanlar da rahatsız.
Çünkü siyaset yelpazesinde kendilerini “Sağa dayalı, sola da açık” diye tanımlıyorlar; siyasetin de merkezine koyuyorlar.
Akşener ve arkadaşlarının bu yeni konumlanmasının kamuoyunun ilgisini ve dikkatini çektiği de ayrı bir gerçek.
Ancak, Hikmet Kıvılcımlı’nın siyasi tarihe mal olmuş “Parti kurmak turşu kurmaya benzemez” sözü de ortada; yani yeni parti kurmanın güçlükleri de oldukça fazla.
Hele ki Akşener ve arkadaşlarının ilke haline getirdiği, “Ömrü siyasetin cambazlıkları içinde geçmiş kişiler olmasın, yeni isimlerle yola çıkalım” arayışı hâkimse...
Bu arayışın, iyiler kadar siyaseti zorlayan yüksek egolu kişilere de kapı araladığı yaşanmış gerçek.
En güzel örnek de Deniz Baykal’ın 1993’te CHP’yi yeniden kurarken “Yeni ve genç simalar olsun” diyerek bazı yerlerde il teşkilatını teslim ettiği kişilerin, 9 saat toplantı yapıp seçmeni unuttukları dönemdir...
Koray Aydın’ın parti kurma çalışmasına katılmadan kamuoyuna açıkladığı, “Teşkilatı ben kuracağım” söylemi ise bir başka zorluk.
Eğer bu cümle “eşbaşkanlı parti” yapılanması öngörüldüğünün ilanıysa, ideolojik partiler dışında tutması zor.
En iyi örneği de ANAP-DYP bütünleşmesinde yaşandı.
Eşbaşkanlık yoksa da bu kez, örgütlenmenin tek elde toplandığı anlamına gelir, ötekinin gelişini engeller, merkezin oluşumunu güçleştirir.