'Korku ruhu kemiriyor'

'Korku ruhu kemiriyor'

"Nürnberger Zeitung", Fransa'daki son saldırı ışığında İslam dinini şu sözlerle yorumluyor: 

"Dehşet saçan, yaşamsal yardım ve manevi destek sunmayan bir din misyonerlik gücünden de yoksundur. Bu yüzden birçok Avrupalının Batının İslamlaşması korkusu aslında yersizdir. Şiddet eylemleri düzenlemeleri için kandırılan Müslüman gençler kendi dinlerine zarar veriyor. En büyük hasımları, kanlı eylemlere göz yuman, barbarlığı teşvik eden, liberallikten uzak, insanlık dışı ve korkunç bir İslam'dır. Kriz bölgelerinde gençlere perspektif sunan, değer kazandıran ve militanların beyin yıkama faaliyetlerine karşı mücadele veren ılımlı Müslümanların çabaları ise maalesef pek cılız durumda."

"Frankfurter Allgemeine Zeitung", Almanya'daki saldırılarla birlikte iltica yasasının tartışmaya açılmasını eleştiriyor:

"Dur duraksız gündeme gelen İltica Yasası'nı daha sert, daha iyi ve daha hızlı hale getirme girişimlerinin ardında bıktırıcı bir Alman ütopyası yatıyor. Ne kadar 'iyileştirilirse' iyileştirilsin Alman iltica yasası üçüncü sınıf bir göç düzenlemesidir. Bu yasa, başta ülkeye iltica için gelip de yeniden gitmek zorunda kalanlar olmak üzere ilgili tüm tarafları zorluyor. Daha fazla ilticacıyı başından atmak isteyenler bunu daha önceden düşünmeli. Ancak koşullara uygun bir iltica yasası hazırlamaktan çekiniliyor. Bazılarının buna yeterince cesareti yok. Bazıları yaratıcılıktan yoksun. İnsanlıktan nasibini almamış başkaları ise radikal adımlar atılmasından yana. Hangi adımı atarsanız atın, terör yine terör olarak kalacaktır."      "Pforzheimer Zeitung", teröre karşı özgürlükleri feda etmeye çağırıyor:"İstatistiksel açıdan bakıldığında bir kişinin bir terör saldırısına kurban gitme ihtimali hemen hemen hiç sözkonusu değil. Ancak korku ruhu kemirmeye başladığında bu bilginin de pek önemi kalmıyor. Hele ki Europol'un Avrupa genelinde yüzlerce potansiyel terörist karşısında uyardığı bir dönemde. Bize başka şeyler yardımcı olabilir. Örneğin gündelik hayatımıza daha yüksek güvenlik standartları getirebiliriz. Somut olarak söylecek olursak, daha fazla polise ve polisin kamuya açık yerlerde daha fazla boy göstermesine ihtiyaç var. Polisin varlığı kalabalıkların toplandığı yerlerin dışında da artırılmalı. İkilem gibi gelebilir ama özgürlüğümüzü daha güçlü bir kontrole feda etmeliyiz."      

Berlin'de çıkan "Neues Deutschland", AB – Türkiye ilişkilerine özetle şu sözlerle değiniyor: "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği, birliğin özgürlükçü, demokratik niteliklerinde vücut bulan değerler topluluğu dikkate alındığında şimdiye kadar mümkün görünmüyordu, bu kanı şimdi daha da pekişmiş durumda. Ancak Juncker ve Merkel, gerçeği tüm netliğiyle dile getirmekten kaçınıyor. Kontrolden çıkan Erdoğan, AB liderleri ile vardığı kirli anlaşmaları ifşa edebilir. Erdoğan bu kartı dilediği gibi oynuyor. Bir yandan kendi vatandaşlarının seyahat özgürlüğünü kısıtlarken, diğer yandan Avrupa Birliği'nden vize özgürlüğü istiyor. Buna yanıt ise en fazla feryat figanla sınırlı kalıyor. Bu, utancın da ötesinde."