T24 Haber Merkezi
Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) yeni tip Koronavirüs (Covid-19) pandemisi sürecinde sınavların çevrimiçi ya da yüz yüze yapılmasına ilişkin kararı üniversitelere bırakmasıyla, Bilkent Üniversitesi sınavlarını yüz yüze yapma kararı aldı. Önümüzdeki hafta başlayacak sınavlar için binlerce öğrencinin okula gitmek zorunda olduğu duyurulurken, öğrenciler duruma tepkili.
T24’ün ulaştığı Bilkent Üniversitesi öğrencileri, okul yönetiminin tüm önlemleri aldığını söylemesine karşın kendilerini güvende hissetmediklerini belirtirken, “Alınan önlemler okula geliş esnasında binlerce kişinin otobüs, metro, tren ve uçaklarda karşılaşacağı riskler açısından bir şey ifade etmiyor” dediler.
Okul yönetiminin bu kararına tepki olarak neredeyse 1000 öğrencinin imzaladığı bir dilekçe üniversite rektörlüğüne, dekanlara ve bölüm başkanlarına gönderilmesine rağmen herhangi bir sonuca varılamadı. Öğrenciler, Sağlık Bakanlığı ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğüne de durumu bildirdiklerini, ancak ‘yardımcı olamayacakları’ cevabını aldıklarını iletti.
7-15 Kasım arasında düzenlenecek sınavlar, sınıfların kapasitelerinin 4’te 1’i kullanılarak düzenlenecek. Okul yönetimi, saat farkı gözetmesiniz sınıf kapılarının ve pencerelerinin açık olacağını belirtirken, Ankara’da hava sıcaklığının önümüzdeki hafta 12 dereceye kadar düşmesi bekleniyor.
Öğrencilere ‘sınav sırasında maske çıkartmama’ zorunluluğu da getirilirken, okul yönetimi ‘sıkı giyinin’ uyarısında da bulundu.
Yurt dışından gelecek öğrencilerin, 14 gün izole olma şartı aranmadan doğrudan sınavlara gelebileceği öğrenilirken, sınıflarda da gözetmen hocalar yerine, kameraların olacağı aktarıldı.
Öğrenciler, 4 Kasım’da okul yönetimine ilettikleri dilekçede şu ifadeleri kullandı:
“Salgın dönemiyle başlayıp 30 Ekim 2020 tarihinde İzmir ve çevresinde etkisini gösteren depremle devam ettiğimiz süreç içinde, öğrenci olarak yaşadığımız deneyimlerin genel boyutta büyük sevinç ve beklentiyle girdiğimiz üniversitemizin prestijine ve misyonuna yakışmadığı kanaatindeyim. Zira insanlığa hizmet gayesiyle başlanan ve yarının liderlerini yetiştirme hedefiyle yürütülen eğitim ve öğretim kurumunun insanlığı böylesine derinden etkileyen durumlar karşısında ülke çapında atılan adımların yer yer gerisinde kalması, geleceğin liderlerine örnek teşkil edememesi bakımından düşündürücüdür. Üniversite yönetiminin misyonu yolunda vazifelerinin sevk ve idaresinde odak aldığı noktaların öğrenci güdümünden ayrıldığını gözlemlemek de değerli hocamız merhum Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın Bilkent Üniversitesi’nin dünyada emsal bir okul yapma hedefinden uzaklaşıldığının bir emaresidir.
“Sonu öngörülemeyen salgın sürecinde eğitimde sürekliliğin sağlanmasına yönelik çabanızın farkında olarak yine gelen talep yoğunluğu çerçevesinde istek dahilinde derslere yüz yüze katılım sağlanmasının önünü açtığınızın bilincindeyim. Fakat bu süreçte aldığımız eğitimin değerlendirme ayağı çerçevesinde düzenlenen sınavların böyle bir talepte bulunmayan öğrenciler için de zorunlu tutulmak suretiyle yüz yüze düzenlenmesini doğru bulmamaktayım. Farklı bölgelerden katılım sağlanan, kişisel tercihe göre yurt veya kendi imkanları dahilindeki hanelerde ikamet eden öğrenci arkadaşlarımızın son günlerde Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı’nın açıklamalarından da anlaşılabileceği üzere yayılımı artan salgın hastalığı taşıyıp taşıyamayacağının sağlıklı bir tayin yolu bulunamadığından zorunlu tutulan katılımlar sebebiyle oluşacak sağlık sorunlarından kişisel fikrimce okul sorumludur. Sağlık Bakanı’nın açıklamalarında İstanbul’da bulunan kişilerin mümkün olduğunca şehir dışına çıkmaması gerektiğini vurguladığını eklemek isterim. Sağlık Bakanlığı yetkililerinin bu hususa dair ilave açıklamalarını ekte sunuyorum. Sınavlara şehir dışından katılım sağlayacak öğrenci arkadaşlarımızın kullanacağı ulaşım metodlarının da temasa oldukça müsait olduğu gerçeğini de inkar edemeyiz. Maske kullanımı sağlıklı bireylerde bile psikolojik olarak rahatsızlığa sebebiyet veriyor. Zorunlu olarak maske kullanacak kronik solunum yolları hastası öğrencilerin bu açıdan da eşit olamayacağı aşikar. Sınav saatlerinin erken veya geç saatlere uzayacağını düşünerek kapı ve pencerelerin açık olmasıya düşen sıcaklığın gerek sağlıksal gerekse sınavın olağan koşulları açısından olumsuzluk yaratacağı da cabası.
“Salgın beraberinde tüm ülke genelinde derin üzüntüye sebep olan İzmir Depremi, toplumsal algı genelinde yeterince moral bozucu olmasının beraberinde İzmir’de ikamet eden veya İzmir ile bağlantısı olan birçok öğrenci arkadaşımızı da direkt etkiledi. Sayısız kurum ve kuruluşun yanında Türkiye’nin ilk ve en köklü vakıf üniversitesi olan okulumuzun dersler konulu elektronik posta atmak suretiyle duyarlı tavır takınmakta geciktiğini düşünüyor, ardından gelen deprem konulu elektronik posta için de teşekkürlerimi sunuyorum. Fakat sınav hazırlık süreci sekteye uğradığı muhtemel öğrenciler için de ulaşım, eğitim ve konaklama gereksinimlerini kapsayan bir yardım paketinin sunulmasını da öğrenci arkadaşlarımın ivedi suretle maddi ve manevi toparlanması için zaruri görüyorum. Bu noktada desteğe ihtiyacı olan öğrencilerin tespiti ve sağlık önceliği önem arz etmektedir.
“Son olarak belirtmeliyim ki, alıştığımız normallerin fazlasıyla dışına çıkmak zorunda kaldığımız bu dönemde normalleşme ve ayak uydurma çabanıza saygı duysam da Avrupa ve ülkemizde yeniden yükselme eğiliminde olan bulaşıcı hastalığa karşı bireysel önlemlere güvenerek toplu ölçme değerlendirme mekanizmalarını benimsemek yönünü geleceğe çevirmiş bir okula kesinlikle uymayan bir tavır olsa gerek. Şuanki sistemde yüz yüze olan birtakım derslerin yoğunluk ve sürelerinin sınavlar ile bir olmadığından iki temas ve bulaş ihtimalinin bir tutulmaması gerektiğini hatırlatarak take-home olarak tabir ettiğimiz metod başta olmak üzere çevrimiçi ölçme değerlendirme yöntemlerinin hem koşullarımıza daha uygun hem de doğru kullanıldığında kişisel düşüncelerin ortaya koyulmasında etkili olduğu düşüncesindeyim. Bütünüyle uzaktan eğitim ile geçirdiğimiz bir dönemin ardından kazandığımız deneyimler çerçevesinde yine aynı usül ve düşünce çerçevesinde sınavlarda uzaktan eğitime tabii olma dileğimi sizlere arz ederim. Bu yöntemle sağlanacak güvence ve sağlık benim gözümde üniversitemin en büyük ayrıcalığı ve prestij unsuru olacaktır. Her daim öğrencilerini önemseyen ve dinleyen üniversite olarak atacağınız somut adımların takipçisi olacağımı temin eder, husus ve taleplerimin etki altında kalmaksızın sonuna kadar arkasında olduğumu taahhüt ederim.”