Suriye'de Koronavirüs nedeniyle ilk ölüm gerçekleşti. Ülkede salgınla mücadeleye yönelik önlemler alınsa da, 2011'den beri devam eden savaş nedeniyle sağlık hizmetlerinin ancak yarısı işler halde; hükümete karşı silahlı mücadele yürüten grupların kontrolündeki son yer olan İdlib eyaleti ise kötü yaşam koşullarına bağlı olarak özellikle risk altında.
Suriye Sağlık Bakanlığı, Pazar günü, Covid-19 hastalığına yakalanan bir kadının, hastaneye kaldırılmasının hemen ardından hayatını kaybettiğini açıkladı.
Ülkede teyitli Koronavirüs vaka sayısı şimdilik 9, ancak test sayısının sınırlı olması nedeniyle uzmanlar gerçek vaka sayısının daha yüksek olabileceği endişesini taşıyor.
Uzmanlar, Orta Doğu'da salgından en ağır etkilenen ülke olan İran'ın desteklediği ve Suriye ordusuyla birlikte silahlı muhaliflere karşı savaşan Şii milislerin virüsü bulaştırma riskine dikkat çekiyor.
Şam'da uluslararası uçuşlar durduruldu, ancak Reuters haber ajansı Batılı istihbarat kaynaklarına dayanarak, Şii milislerin, Irak sınırındaki El Kaim sınır kapısı üzerinden Suriye'ye girişlerinin sürdüğünü yazdı.
Virüs bulaştırma riski olduğu belirtilen bir diğer grup ise ülkedeki türbeleri ziyaret eden Şii hacılar.
Iraklı yetkililer Pazar günü, geçen hafta Suriye'den ülkeye dönen hacıların bazılarının Koronavirüs test sonuçlarının pozitif çıktığını açıkladı.
Ancak buna rağmen, başkent Şam'daki Seyyide Zeynep türbesini binlerce kişinin ziyaret etmeye devam ettiği bildiriliyor.
Uluslararası kuruluşlar, savaşta sağlık sisteminin ağır hasar alması, ekipman ve doktor eksikliği ile kötü koşullar altındaki yaşamın, salgının hızla yayılmasına zemin hazırladığı uyarısında bulunuyor.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi Suriye Sözcüsü Ingy Sedky, BBC Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "En korunmasız olanlar yerlerinden edilmiş olanlar, kamplarda yaşayanlar ve tutuklular. Düzenli olarak gıdaya, suya, temizlik malzemelerine ve sağlık hizmetlerine erişimleri yok" diyor.
Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, 2019 sonu itibarıyla Suriye'deki kamu hastanelerinin ve temel sağlık hizmeti merkezlerinin sadece yarısı tamamen faal durumda.
Çatışmaların yakın bir zamana kadar devam ettiği, muhaliflerin elinde kalan son bölge olan İdlib eyaleti, uzmanlara göre en riskli bölge.
Suriye'nin kuzeybatısında yer alan İdlib'de Moskova Mutabakatı ile birlikte Mart ayı başında ateşkes ilan edildi.
Ancak Aralık 2019'dan beri bölgede yüz binlerce kişi kişi çatışmalar nedeniyle evlerini terk etti. Bu kişilerin pek çoğu kamplarda zor koşullar altında yaşamayı sürdürüyor.
Sahadan gelen haberlere göre kamplarda su ve sabun bile bulmakta zorluk çekiliyor, mevcut koşullarda sosyal mesafelenme ise imkansız görünüyor.
İdlib'deki fiili yetkili kurum olan İdlib Sağlık İdaresi'nin müdürü Munzur El Halil, bölgede her 10 bin kişiye 1,4 doktorun düştüğünü söylüyor.
İdlib'de salgın yayılırsa, halkın bir panik halinde Türkiye'ye sınırına kaçması ihtimali de dillendiriliyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Ortadoğu Araştırmaları Merkezi'nden (ORSAM) Suriye Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, "Bu, Türkiye açısından sadece bir mülteci krizinin ötesinde, Türkiye'nin Suriye sınırındaki illerinde yeni salgınların oluşması anlamına da gelebilir" diyor.
WHO, ülkede en riskli olarak gördüğü kuzeybatı bölgesinde sınırlı bir şekilde de olsa yoğun bakım ünitelerini geliştirmeye, solunum cihazı sayısını artırmaya, sağlık çalışanlarına koruyucu ekipman temin etmeye ve sağlık çalışanlarını salgınla mücadele konusunda eğitmeye çalışıyor.
Örgüt, ülkenin kuzeybatısına da geçen hafta yaklaşık 1000 test ulaştırdı, henüz sonucu pozitif çıkan olmadı.
Sedky'ye göre şu an virüsün özellikle yerlerinden edilmiş ya da kamplarda yaşayan kişilere bulaşmasının engellenmesi hayati, bunun için de bu kişilerin temel ihtiyaçları karşılanmaya devam edilmeli.
"Bu önemli, çünkü evde kalma seçenekleri yok, evleri yok" diyor.
En kritik olanının ise temiz suya erişim olduğunu söylüyor:
"Suriye'de su kıtlığının yaşanması durumunda sonuçlar felaket olur. Temiz suya erişim olmazsa hijyen de sağlanamaz ve Koronavirüsle mücadele edilemez."
Diplomatik kaynaklardan BBC Türkçe'ye yapılan açıklamada, Barış Pınarı Harekatı bölgesindeki Resulayn ve Fırat Kalkanı Harekatı bölgesindeki El Bab'da ciddi boyutlarda elektrik ve su sıkıntısı çekildiği belirtildi.
Açıklama, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde yaklaşık yarım milyon kişiye su sağlayan bir kaynağı kestiğini öne sürmesinin ardından geldi.
Örgüte göre, Resulayn kenti yakınlarındaki Allouk su tedarik istasyonu Ekim 2019'dan bu yana Türkiye destekli güçlerin kontrolünde ve bu süre içinde en sonuncusu iki gün önce olmak üzere birkaç kez suyu kesildi.
Diplomatik kaynaklar ise, Resulayn bölgesinin elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayan Teşrin Barajı'nı kontrol altında tutan YPG'nin 23 Mart'ta elektrik tedariğini kestiği için su istasyonunun devre dışı kaldığını belirtti.
Allouk'tan Haseke bölgesine su tedariğinin elektrik enerjisiyle çalışan pompalar sayesinde mümkün olduğu ve elektriğin kesilmesi nedeniyle su aktarımının mümkün olmadığı belirtilen açıklamada, "Haseke bölgesine su tedariğinin kasten kesildiği yönünde Suriye Milli Ordusu ve ülkemizi hedef alan eleştiriler mesnetsizdir" denildi.
Açıklamada elektrik ve su sıkıntılarının "başta COVID-19 olmak üzere salgın hastalıklarla etkin mücadeleyi engellediği" kaydedildi.
Çeşitli sivil toplum örgütleri, virüsün yayılmasını engellemek için ülke çapında çalışmalar yürütüyor.
Sedky, Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin bir farkındalık kampanyası başlattığını, bu çerçevede Suriye'nin farklı eyaletlerinde broşürlerle halkın bilgilendirilmeye çalışıldığını ve kamu kurumlarının dezenfekte edildiğini anlatıyor.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın yönetimi altındaki yerlerde de Mart ayının ortasından itibaren bir dizi önlem alınmaya başlandı.
Orhan, "Alınan önlemlere bakıldığında, Suriye rejiminin ciddi bir salgınla karşılaşma beklentisinde olduğu anlaşılıyor" diyor.
Uluslararası kuruluşlar, İdlib'in yanı sıra Şam ve çevresini de, nüfusun yoğun olması nedeniyle riskli olan diğer bir bölge olarak görüyor. Bölgede yaklaşık 3 milyon kişi yaşıyor.
Suriye yönetimi, geçen hafta salgınla mücadele amacıyla akşam 18.00'den sabah 06.00'ya kadar sokağa çıkma yasağı ilan etti ve vatandaşların eyaletler arası geçişlerini yasakladı.
İş yerleri, okullar ve camiler kapatıldı, kamu kuruluşlarına saat ve çalışan kişi sayısı sınırlaması getirildi, toplu taşıma durduruldu.
13 Nisan'da yapılacağı açıklanan parlamento seçimleri, 20 Mayıs'a ertelendi.
Ülkeden gelen haberlere göre, sokağa çıkma yasağı öncesinde bazı gıdalarda stoklar azaldı ve fiyatlar arttı. BM ve DSÖ'nün bir raporuna göre, yüz maskesi ve el temizleyici jel yüzde 5000'e kadar zamlandı.
DSÖ, Suriye Sağlık Bakanlığı ile Koronavirüsün yayılmasının önlenmesi için ortak çalışmalar yürütüyor; Şam, Halep, Humus, Deyr ez Zor, Latakya ile Kamışlı'da birlikte karantina birimleri oluşturuluyor; Esad yönetimi altındaki bölgelere de test kitleri sağlanıyor.
Ancak savaş yorgunu ülkede Koronavirüsle mücadele ekonomik açıdan da zor görünüyor.
BM, Suriye'nin de aralarında olduğu dünyanın en yoksul ülkelerinde Koronavirüs salgınıyla mücadele için 2 milyar dolar küresel insani yardım kampanyası başlattı.
Suriye'de Esad yönetimi altındaki bölgelerde bile henüz tam istikrarın sağlanamadığını söyleyen Orhan, "Suriye rejimi büyük bir ekonomik krizle de şu an başetmek durumunda. Hem yaptırımlar söz konusu, hem de genel olarak yaşanan ekonomik krizden Suriye de etkileniyor. Bu, sağlık altyapısını olumsuz etkiliyor" diyor.
Suriye'nin altyapısı savaş nedeniyle çoktan büyük hasara uğramış durumda.
Özellikle Rusya destekli Esad rejiminin hava saldırılarında hastane ve sağlık merkezlerinin hedef alındığı çokça haberlere yansıdı.
DSÖ, "Dünya çapındaki savaşlar arasında Suriye, yıllardır sağlık hizmetlerini etkileyen şiddetin en yoğun yaşandığı ülkelerden biri" diyor.
Örgütün verilerine göre, son 4 yılda, sağlık kuruluşları 494 kez hedef alındı ve bu saldırılarda 470 hasta ve sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Bu saldırılardan yüzde 68'i Suriye'nin kuzeybatısında gerçekleşti, saldırılardan en çok İdlib, Halep ve Hama etkilendi.
DSÖ'nün Mart'ta yayımladığı bir rapora göre, bu yıl içerisinde şimdiye kadar sağlık hizmetlerini etkileyen 9 saldırı meydana geldi. Bunların hepsi ülkenin kuzeybatısında gerçekleşti, saldırılarda 10 kişi hayatını kaybetti, 35 kişi de yaralandı.
BM yetkilileri, salgınla mücadeleye yoğunlaşabilmek için Suriye'nin tamamında ateşkes çağrısı yapıyor. Şimdilik sadece ülkenin kuzeydoğusunda YPG'nin ana gövdesini oluşturan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ateşkese uyacağını açıkladı.
Ülkedeki çatışmaların yoğunlaştığı İdlib eyaletinde Moskova Mutabakatı ile birlikte halihazırda ateşkes ilan edilmiş durumda.
Ateşkese şimdilik büyük oranda uyulduğunu söyleyen Orhan, ancak bu durumun uzun süreli olmayabileceği uyarısında bulunuyor.
Orhan, "Ateşkesi bozan sadece rejim olmayabilir. İdlib'deki radikal grupların, salgınla baş etmeye yoğunlaşılmasından faydalanıp, ateşkes ortamını bozması ihtimalini de gözardı etmemek gerekiyor" diyor.