Koronavirüs: Türkiye, maske ve plastik eldiven atıklarıyla nasıl başa çıkıyor?

Koronavirüs: Türkiye, maske ve plastik eldiven atıklarıyla nasıl başa çıkıyor?

Koronavirüsle mücadelede ve korunmada başlıca savunma gereçlerinden maskeler, eldivenler ve koruyucu önlükler dünya genelinde giderek büyüyen bir atık sorununa dönüşüyor.

Virüsün yayılmasını önlemek için maskeler, Türkiye dahil çok sayıda ülkede zorunlu tutuluyor.

Yüzeylerle temastan kaçınmak için plastik eldiven kullanımı da koronavirüsle hayatımıza giren "yeni normale" dahil.

Bir aşı ya da etkili bir tedavi bulunmadan, maske, eldiven ve diğer koruyucu ekipman atıklarının katlanarak büyümesi kaçınılmaz.

Alışveriş arabalarında, otoparklarda, sahillerde, yeşil alanlara atılmış maske ve eldivenlerin fotoğraflarını sosyal medyada görmek mümkün.

Toplanmayan atıklar rüzgarlar ve yağmurlarla sürüklendikten sonra, kanalizasyona girip suya karışabiliyor ve dünya genelinde zaten büyük olan plastik atık sorununu daha da ağırlaştırıyor.

Peki, Türkiye’de bu atık sorununu önlemek için neler yapılıyor?

72 saat bekletme kuralı

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, tek kullanımlık maske, eldiven gibi malzeme atıklarının yönetimi ve bertaraf edilmesine ilişkin bir genelge hazırladı ve 8 Nisan’da 81 ilin valiliğine gönderdi.

Bu genelgeye göre maske, eldiven ve diğer kişisel hijyen malzeme atıklarının diğer atıklardan ayrı biriktirilmesi gerekiyor.

Ayrı biriktirilen bu materyallerin, 72 saat bekletilmesi ve bu süre tamamlandıktan sonra bertaraf edilmesi gerekiyor.

Kurum, kuruluş ve işletmelerin bu süreçte neler yapması gerektiğine dair genel bir çerçevenin çizildiği genelgede belli başlı kurallar getiriliyor.

Buna göre her kurum, kuruluş ve işletmenin binasındaki ortak kullanım alanlarına biriktirme ekipmanı yerleştirmesi gerekiyor.

Sokağa atılmış maskeler.Sokağa atılmış maskeler

Atık biriktirme, toplama, taşıma ve depolama ekipmanlarının kapaklı olması, gri renkli olması veya üzerinde gri etiket bulunması, o ekipmanda sadece eldiven ve diğer kişisel hijyen malzeme atıklarının biriktirileceğini gösteren yazı veya görsellerin yer alması gerekiyor.

Kurum, kuruluş ve işletmeler de bu atıkların toplanıp depolanması için görevlendirilen personelin, atık torbaları sıkı bir şekilde kapatıp ikinci bir torbaya geçirdikten sonra ‘geçici depolama alanına götürmesi’ gerekiyor.

Genelgede atıkların belediyeye teslim edilmeden önce geçici olarak depolandığı yerlerin özellikleri de tarif ediliyor.

Bu alanların doğrudan güneş almayan, bina veya yerleşkenin giriş çıkış, otopark ve kaldırım gibi yoğun insan kullanımı olan yerler ile gıda depolama yerlerinden uzakta olan, daima kapalı tutulan ve herhangi bir hayvan, haşerat girmeyecek şekilde önlem alınan yerler olması kuralı kaydediliyor.

Atıklar geçici depolama alanlarında en az 72 saat bekletildikten sonra "diğer atık" olarak evsel atık kapsamında yönetilmek üzere belediyeye teslim ediliyor.

Sağlık kuruluşları ve karantina alanları tıbbi atık kategorisinde

Sağlık kuruluşlarında veya öğrenci yurtları gibi alanlarda oluşturulan karantina birimlerinde ortaya çıkan atıklar ise ‘tıbbi atık’ olarak yönetiliyor ve bu atıkların diğer atıklarla kesinlikle karıştırılmaması gerekiyor.

Kurum, kuruluş ve işletmeler için tarif edilen bu süreç, evlerde de benzer bertaraf yöntemlerini öneriyor.

Maske, eldiven ve kişisel hijyen malzemeleri genelge kapsamında "evsel atık" olarak değerlendiriliyor ve 72 saat bekletildikten sonra belediyeye teslim ediliyor.

Atık üzerinde virüsün hayatta kalma olasılığını en aza indirmek için atık torbalarının en az 72 saat süreyle diğer insanların ve hayvanların erişemeyeceği oda veya balkonlarda bekletilmesi gerekiyor.

Türkiye, maske ve plastik eldiven atıklarıyla nasıl başa çıkıyor?

Evlerden ve iş yerlerinden kaynaklanan tek kullanımlık maske, eldiven, mendil gibi kişisel hijyen malzemesi atıklarının ise yırtılmaya dayanıklı plastik çöp poşetlerinde küçük miktarlar halinde toplanması ve iki kat çöp torbasına koyulması gerekiyor.

Evlerden ve işyerlerinden çıkan atıkların toplanması, taşınması, işlenmesi ve bertarafı ile görevlendirilen personelin, çalışma sırasında eldiven ve maske gibi kişisel koruyucu malzeme kullanması, toplama ve taşıma işlemleri sırasında ise özel iş elbisesi giymesi gerekiyor.

Toplanan atıklar doğrudan düzenli depolama veya yakmaya gönderiliyor.

İSTAÇ: Evsel atık olarak gelen maske ve eldivenleri geri dönüştürme şansımız yok

Maske ve eldiven kullanımındaki artışla, büyüyen tıbbi ve evsel atık yükünü karşılamak belediyelerin görevi.

Bu noktada İstanbul’da sorumluluk İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Çevre Yönetimi Sanayi ve Ticaret A.Ş'ye (İSTAÇ) düşüyor.

BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İSTAÇ Teknik Genel Müdür Yardımcısı Fatih Hoşoğlu, koronavirüs salgınıyla birlikte, tıbbi atıklarda ağırlık olarak değil, hacim anlamında yüklerinin arttığını belirtiyor.

Fatih Hoşoglu, “Sırf eldiven, maske ve tulum kullanımından dolayı hacimsel olarak bir artış oldu. Miktar düştü ama hacim çoğaldı. Sonuçta biz bu atıkları taşırken, sıkıştırmıyoruz, ellemeden, olduğu gibi aldığımız için. Bu yüzden sefer sayılarımız arttı” diyor.

Salgın sürecinin ilk günlerinde eldiven ve maskelerin sokaklara atılması sorununu gözlemlediklerini söyleyen Hoşoğlu, son dönemde bu sorunla karşılaşmadıklarını anlatıyor.

İSTAÇ yetkilisi Fatih Hoşoğlu Çevre Bakanlığı’nın yönergesine dikkat çekiyor ve “Zaten belli yerlerde, hemen hemen kamu binalarının tamamında eldiven ve maskelerin ayrılması için küçük konteynerler konuldu, gri renkte” diyor.

Türkiye, maske ve plastik eldiven atıklarıyla nasıl başa çıkıyor?

Hoşoglu, bakanlığın da bir süre bekledikten sonra maske ve eldivenlerin evsel atık olarak değerlendirilmesini istediğini ve bunların İSTAÇ’ın depolama sahalarında bertaraf edildiğini ifade ediyor.

Gözlemlerine göre, birkaç ilçe belediyesinin de maske ve eldivenlerin ayrıştırılması için çalışmalar yaptığını söyleyen Hoşoğlu, kaynağında ayrıştırılmış olsa da evsel atık olarak gelen maske ve eldivenleri geri dönüştürme şansları olmadığını belirtiyor.

Fatih Hoşoğlu salgın süreciyle birlikte, teması önlemek için evsel atıkların ayrıştırılması işlemini tamamen terk ettiklerini ve durum normalleşene kadar başlatmayı da düşünmediklerini söylüyor.

Hoşoğlu, eldiven ve maske gibi atıkların doğaya, özellikle de suya karışmaması için yaptıkları çalışmaları da şöyle anlatıyor:

“Depolama sahalarımızın altında sızdırmaz tabakalar var. Onun altında da bir metreye yakın kil tabakası var. Çöp suyunun yeraltı suyuna karışması zaten engelleniyor. Bunun dışında, depolama sahasının etrafında gözlem kuyuları var. Suyun karışmaması için rutin kontroller yapılıyor. Çöpte biriken su da depolama sahalarımızdaki arıtma tesislerinden geçiyor. Arıtıldıktan sonra İSKİ’nin kanalında tekrar bir arıtmaya tabi tutuluyor. Yani, denize direkt karışması mümkün değil.”

Ankara Büyükşehir Belediyesi: Süreç iyi işlemiyor

Ankara Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanı Seyfettin Aslan ise Ankara Belediyesi tarafından toplanan tıbbi atığın tamamının yüksek ısıda yakılarak imha edildiğini, evsel atıktan ise enerji üretildiğini söylüyor.

Seyfettin Aslan, maske ve eldivenlerin kuralına uygun bir şekilde depolanması ve bertarafı için kamuoyunun konuyla ilgili daha çok bilgilendirilmesi gerektiğini savunuyor.

Aslan, Çevre Bakanlığı genelgesindeki tedbirlerin teorik olarak yapılabilecek en doğru adımların olduğunu, ancak pratikte vatandaşların bu kurallara ne kadar uyduğu konusunda şüpheleri olduğunu ifade ediyor.

Evsel ve tıbbi atıkların bertarafı konusunda Türkiye’deki en başarılı belediyelerden biri olduklarını söyleyen Aslan, maske ve eldivenlerin tıbbi atık olarak değil evsel atık olarak değerlendirilmesinin de en uygun yöntem olduğunu anlatıyor:

“Maske ve eldivenlerin tıbbi atık olarak kabul edilip ona uygun prosedürlerle bertaraf edilmesi mümkün değil. Bakanlık da bunu bildiği için direkt olarak bunları evsel olarak kabul etti ama bazı kurallar getirdi. Bu atıkların evsel atıklardan farklı bir yerde toplanması, ayrı bir poşete koyulması, çamaşır suyunda tutulması ve bekletildikten sonra evsel atık olarak teslim edilmesi gerektiğini söyledi. Fakat vatandaş bunu ne kadar yapıyor derseniz, bence çok az. Bu süreç maalesef iyi işlemiyor.”

Aslan, vatandaşların maske ve eldivenlerin bertarafı ilgili olarak yeterince bilgilendirilmediğini düşünüyor.

Sadece maske ve eldivenler konusunda değil, virüsü toplumsal yaşam için tehlikeli hale getirebilecek her türlü atıkla ilgili daha çok kamuoyu yaratılması gerektiğini şöyle anlatıyor:

“Bu konunun önemi basında yeterince işlenmiyor. Örneğin ben sokakları gezdiğimde yerlerde çok sayıda izmarit görüyorum. Biz belediye olarak birkaç yerde söylüyoruz ama gündeme gelmiyor.

Peki, belediyenin sokaklara gri etiketli çöp konteynırları koyması etkili olamaz mı?

Aslan, maskeler evlerde vatandaşlar tarafından ayrı tutulup bekletilmedikçe bu işlemin anlamlı olmayacağını savunuyor:

“Maske ve eldivenler evsel atık şeklinde kabul edildiği için her evde ayrı tutulmaları gerekiyor. Yoksa sadece belli yerlere konteynır konulması çok da anlamlı olmaz. Kurum, kuruluşlar ve işletmeler buna uyuyor, genelge gereği ayrı toplanmaları için binalara gri çöp kutuları koyuyorlar. Biz de belediye olarak ayrı topluyoruz. Fakat bunları vatandaşların da yapması gerekiyor.”