Köşe yazarları doların 8 TL'yi aşmasını yorumladı: Güçlü bir Türkiye için keyif çayı için

Köşe yazarları doların 8 TL'yi aşmasını yorumladı: Güçlü bir Türkiye için keyif çayı için

Haftanın ilk gününde doların 8 TL'yi aşıp 8.9'a kadar tırmanması bugün farklı gazetelerden birçok köşe yazarının yazılarına yansıdı. 

Birçok yazar doların seyrinin ve 'rekabetçi kur politikası' adı verilen değersiz TL'nin ekonomide ve reel sektör için olası risklerini konu aldı.

Köşe yazılarından Türk lirasının değer kaybına ilişkin dikkat çeken bölümler şöyle: 

Güçlü bir Türkiye için keyif çayı için

Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, dolardaki yükselişi, “Seçimlerde işsizlere iş vaat edeceğine, kıraathane çay ve kek vaat etti. “Alacaksınız çoluğunuzu çocuğunuzu yanınıza, gideceksiniz millet bahçesine bu arada onlarla beraber yatıp yuvarlanacaksınız” dedi. Başkan seçildi. Al demle işte… Dolar 8 lirayı, Euro 9.5 lirayı aşmış… Yaşamak çok pahalıymış, yeni zamlar sıradaymış, umurunda mı? Güçlü bir Türkiye için keyif çayı için…” diye yorumladı.

Karar yazarı Akif Beki ise iktidarın Türk lirasının güçleneceğine ilişkin hanehalklarına yaptığı çağrıları ele alarak, “Deneme tahtasındaki sonuç; doların 8 lirayı da aşması oldu. Bakanlığın 2023 hedefiydi bu kur. Nasılsa kazanacağız, talih bizden yana rahatlığından olsa gerek...Ekonomi yönetimi deneme-yanılma yönteminde sebat ediyor. Gelin görün ki TL’ye güvenenler, o gün bugündür kayıptan kayba koşuyor. Kendilerine güvenip dolardan TL’ye dönenler, birikimini ısrarla TL’de tutanlar zarar üstüne zarar etmiş. Umursayan, sorumluluğunu üstlenip özür dileyen var mı peki?” yorumunu yaptı.

Üç yıllık programın öngörüsü birkaç haftada çökmemeli

Dünya yazarı Alaattin Aktaş, dolardaki yükselişin reel sektöre etkisini inceledi: “Bu satırların yazıldığı dün öğleden sonra dolar 8.09’u, euro ise 9.56'yı aşmıştı. Bir günde yüzde 1’in üstüne çıkan bu artışın nedenleri apayrı bir konu. Biz ortaya çıkacak sonuca bakalım. Bu hızlı artış, hatta tırmanış reel sektörün işini çok ama çok zorlaştıracaktır. Konumuz reel sektör olduğu için böyle diyoruz, yoksa kur artışından etkilenmeyecek kesim tabii ki yoktur. Ancak çoğunluk olumsuz etkilenirken geliri döviz cinsinden olan kişi ve kuruluşlar adeta bayram edecektir. Kurlardaki bu artış öncelikle döviz borcu olan reel sektör kuruluşlarını zora sokacak ve önümüzdeki dönemde ne yazık ki iflaslar yaşanacak. O duruma gelinmese bile üretim maliyetinden tasarruf için işçi çıkarma yoluna gidilebilecek.”

Dünya yazarı Fatih Özatay ise doların Yeni Ekonomi Programı’nda temel alınan değerin üzerine çıkmasını eleştirerek şöyle yazdı: “Bu satırları yazarken bir dolar 8.06 liraya yükselmişti. Oysa birkaç hafta önce açıklanan 20212023 ekonomik programında 2022 ortalama kuru 7.88, 2023 ortalama kuru ise 8.02 olarak alınmıştı (Yeni Ekonomik Program, Ek Tablo 1’deki lira GSYH değerinin dolar GSYH değerine oranı). Kurun ne düzeyde olduğundan bağımsız olarak ortada önemli bir sorun olduğu açık. Üç yıllık bir ekonomik program açıklanıyor ve birkaç hafta sonra temel varsayımlarından biri çöküyor. Bu, olmaz. Olmamalı da.”

Bant 8.8-9.00 seviyelerine tekabül ediyor

Milliyet yazarı Zeynep Aktaş, dolar kurunda bandın 8.8-9.00 seviyelerinde olabileceğini kaydetti: “Dolar/TL kurunda yükselişin beşinci dalgası içerisindeyiz ve dalganın boyu 8.8-9.00 seviyelerine tekabül ediyor. Bu seviyeler görülmeden de bir dönüş yaşanabilir. Ancak olası hedef seviyeler dalga sayımına göre 9.00’a kadar bir marjın olduğuna işaret ediyor. Yeni gelişmeler yaşanması kurun atağını 8.00-9.00 lira bandında bitirmesini sağlayarak dönüşe geçmesini sağlayabilir. Bu seviyeler aşırı fiyatlamalara denk geliyor. Ancak mevcut durumda dolar kuru dokuz haftadır aralıksız yükseliyor. 10 aylık çıkış yüzde 35.82’ye ulaşmış durumda.”

Cumhuriyet yazarı Erdal Sağlam, hükümetin rekabetçi kur dediği değersiz TL’nin ihracata neden sınırlı etki edeceğini analiz etti: “Halbuki herkes biliyor ki sizin paranızın değerinin çok düşmesi her zaman rekabetçi bir kura sahip olacağınız, dolayısıyla ihracatınızı artıracağınız anlamına gelmiyor. İktisatçılar asıl ihraç pazarımız olan Avrupa’daki pandemi seyrinin yeniden yükselmesi ve talebin gerilemesinin kurdan daha belirleyici olduğunun altını çiziyorlar. Ekonomi yönetimi TL’nin değerini koruma beceriksizliği için rekabetçi kur savunmasını bulup, buradan kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Bunun da ihracat ve büyüme için yeterli olamayacağını yakında anlayacaklar ama yine çok geç olacak... Bu arada kurlar giderek daha tutulamaz hale geliyor. Bunun sonucu olarak enflasyon da tutulamayacak, ne kadar faiz artırsalar da yeni artırımlara gitmek zorunda kalacaklar.”